MART2021
ARİF BUZ - AYVALIK RESİMLERİ
At arabaları, arka sokaklar, eski yapılar, romanlar, yörükler... Arif Buz Ayvalık'ı tuvale yansıtıyor.
Ayvalık’ın arka sokakları, daracık, kaldırımsız ve zar taşlarıyla kaplı. Eski yapıları ise öyle anılar, öyle güzellikler barındırıyor ki, görülmeye değer. Her sokağın, her evin bir öyküsü var. 1800’lü yıllardan günümüze kadar korunabilen bu yapıları genellikle sanatçılar tercih ediyor. Ayvalık’ı mesken tutan sanatçılar eski yapıları atölye olarak kullanıyor. O mistik havada birbirlerini tamamlıyor gibiler. 9/8'lik olunca Ayvalık’ı mesken tuttuğum tarihten bugüne kadar Ayvalık Belediyesi Orhan Peker Sanat Galerisi’nde çok sayıda sergiyi izledim. Geçtiğimiz yıl ağustos ayında, bir sergi vardı ki tadına doyamadım. Hiç eğitim almadan, kişisel girişimleriyle resim tekniğini öğrenerek kendi tarzını oluşturan Ayvalıklı ressam Arif Buz’un, Romanların renkli yaşamından kesitlerin yer aldığı kişisel sergisi muhteşemdi. Serginin adı 9/8 olunca, açılış da canlı müzik eşliğinde 9/8’lik coşkuyla yapılmıştı. Sergiyi gezdikten sonra sanatçı ile ayaküstü sohbet etmiştik, beni atölyesine davet etmişti, ama gitmek kısmet olmadı. Araya pandemi de girince süre uzadıkca uzadı. Nihayet geçtiğimiz günlerde telefon ile randevulaştıktan sonra buluşmaya karar verdik. Arka sokaklarda hava değişiveriyor Sanatçının atölyesine giderken, Talatpaşa Caddesi’nden Arabacılar Meydanı’na döndüğümde yağmur ince ince yağmaya başladı. Meydana geldiğimde, sağanağa dönüştü. Çınarlı Camisi (Ayos Yorgis) sokağına ulaştığımda sokakların havası bir anda değişti. Cami sağımda kalırken, sanatçının atölyesi solumda sıralanan tarihi yapılardan birindeydi. Beni sanatçının eşi Cemile Hanım karşıladı. Atölyeye giriş yapacağımı düşünürken kendimi kuaför salonunun ortasında buldum. Ama öyle cafcaflı bir salon gibi düşünmeyin. 1800’lü yıllardan kalma yapının konseptine uygun, koltuklar, aynalar, duvarlarda sanatçının resimleri... Bir anda iki yüz yıl geriye gitmiş gibi hissettiren bir ortam. Kiremit, bez, çivi, alçı tercih nedeni Kendini figüratif ressam olarak nitelendiriyor, diğer mesleği kuaförlük olan alaylı ressam. 1957 yılında Ayvalık'ta doğan sanatçı Arif Buz akademik eğitim almamasına rağmen kendi olanaklarıyla resim tekniği öğrenip kişisel çabasıyla tarzını oluşturmuş. Resim serüvenini klasik anlayışla Ayvalık evleriyle başlatan Arif Buz, daha sonra empresyonist ve sürrealist akımları, natürmort, figüratif ve soyut tarzlarla devam ettirmiş. Klasizmi ve modernizmi aynı potada eritip kendinden bir şeyler katmayı yeğleyen sanatçı çalışmalarında orijinal materyalleri (kiremit, bez, çivi, alçı vb.) tercih ediyor, değişik boya ve boyama tekniklerini kendine has bir üslupla kullanıyor. Atölye ve yatak odası Sanatçı, askerlik dönüşü İstanbul’a göçüyor, orada resim çalışmalarını hızlandırıyor, yaşamını sürdürmek için kartpostallar yapıp satıyor. 1979 yılında Ayvalık’a dönen ressam o ilk günlerin nasıl geçtiğini şöyle anlatıyor: “Burada ilk önce atölyem yoktu. Evlenince evin bir odasını yatak odası, arka odayı da atölye yaptık. Fakat orada olmadı, etraf batıyor, kirleniyor diye hanımla biraz sorunlar yaşadık. Sonra aşağıdaki pasajdan bir dükkan tuttum, uzunca bir zaman orada çalıştım. Burası eski bir yapı, tabi şimdi hanımlar düzgün yer istiyor. Çatısı akmaya başladı, tadilatını yaptık. Arkadaşım Mustafa Sevinç’in atölyesi yoktu. Bir süre iki arkadaş çalıştık. Evin giriş katı kadın kuaförü, üst kat tamamen atölye.”