SUBAT2019 Gülhan Berkman Yakar
Aşk yeniden!
On yıl geçtikten ve iki çocuk sahibi olduktan sonra evliliklerinde ciddi değişiklikler olmuştu. Yaşamları sürekli bir telaş içerisinde geçiyordu. Can uzun saatler boyunca işyerinde çalışırken, Sibel de iş yaşamından ayrılıp tüm gününü, çocuklarına ve ev işlerine adamıştı. Bu süreç içerisinde birbirlerine ayıracakları çok az zaman ya da enerji kalıyordu. Hemen her günün sonunda, evde tükenmiş iki insan olarak televizyon karşısına yığılıp uykuya kadar zaman geçiriyorlardı. Böylece yıllar geçti ve aşk ile bir araya gelmiş iki insan, aynı evde ama ayrı ayrı büyüdüler.Bu kısa öykü size de tanıdık geldi mi? Öyküyü devam ettirecek olursak; şiddetli tartışmalarla birlikte başka gelişmeler olmadıkça (Türkiye koşullarında, bu olsa bile fark etmeyecektir.) çocuklar üniversiteyi kazanıp evden uzaklaşacak, böylece Can ile Sibel aynı evde yaşan, ortak noktaları pek kalmamış, iki mutsuz yabancı olduklarının farkına varacaklardır. İlişki uzmanı Dr.John Gottman’ın araştırmalarına göre evliliklerin bitmesinin sebeplerinden % 80 lik bir oranı, çiftler arasındaki olumlu duyguların ve yakınlığın eksikliği oluşturmaktadır. Etrafınıza baktığınızda boşanmaların çoğunun benzer koşullarda gerçekleştiğini siz de görebilirsiniz. Çiftlerin artık birlikte paylaşacak ve konuşacakları pek bir şeyleri kalmamıştır; sonunda çocuklar gider ve ortaklık bozulur. Peki, bu ilişkilerin, iş işten geçmeden başlangıçta olduğu gibi gelecekte de gerçekten mutlu bir şekilde yürümesi mümkün mü? Diye sorarsanız, ilişki koçu şapkamı giyer ve öncelikle ilişkilerinin sorumluluğunu üstlenmeleri gerektiğini söylerim. Ardından da bunun için 3 alanı dikkate almalarını öneririm: Birincisi arkadaşlık ve yakınlık; birbirini güncel olarak tanımak, saygı duymak, sevgi ve şefkat göstermek, ona hayranlık duymak ve bunu ifade edebilmek, ilişkilerindeki romantizmi güçlü tutabilmek. İkincisi tartışmaları yapıcı bir biçimde gerçekleştirmek. Tartışmalar, çatışmalar her ilişkide kaçınılmaz durumlardır ama yapıcı bir şekilde gerçekleştirildiğinde ancak o zaman problemler olumlu bir şekilde sonuçlanır. Üçüncüsü ise evlilikte çocuklar dışında, birliktelik ile ilgili “ortak anlam” ve “amaç” geliştirebilmektir. Birbirinizin yaşam hayallerine inanmak hatta onlarla gurur duymak çok değerlidir. Mahşerin dört atlısı denilen (eleştiri, aşağılama, savunma ve duvar örme) gibi, ilişkileri yıkıma götüren pek çok davranıştan uzak durabilmek de ayrıca çok büyük önem taşır. Öykü kahramanlarımız Can ve Sibel’e ne önerirsiniz? Diye sorarsanız öncelikle Dr. Gottman'ın “Sevgi Haritaları” tekniğini öneririm. Bu çalışma çiftlerin birbirleriyle yeniden bağlantı kurmaları ve eşleriyle ilgili bilgilerini, ilgilerini güncellemeleri için çok değerli bir çalışmadır. Aslında çiftler, bunu kolayca zaman zaman oynadıkları eğlenceli bir oyuna da dönüştürebilirler. Nasıl mı? Sevgi Haritalarınızı geliştirmek için, önce eşiniz hakkında bildiğiniz bazı gerçeklerin bir listesini yapacaksınız. Yaş, boy veya kilo demek istemiyorum, diğer şeyler: umutları, hayalleri, hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeylerin listesi gibi olacak bu örneğin; En yakın arkadaşları, iş arkadaşları kimler? Güvendiği kişiler kim, düşman olarak algıladığı kişiler kimler? En sevdiği kitaplar, filmler, gitmekten hoşlandığı restoranlar hangileri? Nerelere seyahat etmek istiyor? Hayalleri neler? Umutları, kâbusları, geleceğe dair beklentileri neler? Geçmişinde utanç duyduğu anlar, ya da en mutlu olduğu anıları hangileri? gibi konulardan oluşan eşiniz hakkında bilmediğiniz bir soru listesi oluşturun. Tabii ki eşinizden de aynısını yapmasını isteyeceksiniz. İkiniz de listeleri bitirdiğinizde, bu bilgiler hakkında artık konuşabilirsiniz. Ne kadar günceller? Ne değişti? Herhangi bir sürpriz var mı? Önemli bir uyarı: Yargılama yok. Bu alıştırmanın amacı aranızdaki bağlantıyı yeniden kurmak, onu bilmediği şeyler için suçlamak değil. Sonuç olarak; eşinize değer vermeniz, birbirinizin ihtiyaçlarını karşılamak açısından onun ile ilgili bilgilerinizi güncellemeniz, sizin için ne kadar önemli olduğunu fark etmeniz ve bunu ona göstermeniz, onunla birlikte olduğunuz için ne kadar şanslı olduğunuzu da her zaman kendinize hatırlatmanız belki de 14 Şubat Sevgililer günü için paha biçilmez bir armağan olacaktır. Bir ömür boyu sevgiyle kalın...