EYLUL2019 Gülhan Berkman Yakar
Altın, gümüş, pırlanta...
Eşimle evlenmeye karar verdiğimiz yıl, Çeşme otoyolunun yanındaki orman yangını bizi çok üzmüş, nikahta şeker yerine fidan dağıtmıştık konuklarımıza. Bugün Ege'nin pek çok yerinde 22 yaşına gelmiş ağaçlarımız var. O gün avcumuzda tuttuğumuz o küçücük fidanların kocaman ağaçlar olduğunu görmek, çok güzel bir duygu... Geçtiğimiz Ağustos ayında ise ne yazık ki orman katliamları ve yangınlar nedeniyle üzülmek hafif kalır, ciğerlerimiz de cayır cayır yandı kavruldu. İhmaller, kötülükler yapanların yanı sıra, doğa ve insan sevgisi ile dolu, katkı sağlamak isteyen, çok güzel insanlar da vardı elbette bu tabloda… Fazıl Say’ın Kaz Dağlarındaki konseri, oraya her türlü zorluğa rağmen koşarak konsere gidenler, ağaç dikme kampanyası yürütenler, yangınları söndürmeye çalışanlar… Yıllar boyunca ormanlarımızı şu ya da bu nedenle kendi ellerimizle yok ettik. Dünya çapında ortaya çıkan hasar çok büyük aslında. Ne yazık ki her yıl 74.000 ila 95.000 mil kare arasında ormanlık alanın kaybedildiği tahmin ediliyor ki, bu da kaybın dakikada 48 futbol sahası büyüklüğünde olduğunu söylüyor. wearethehippies.com’un haberine göre, Tayland’da 2013 yılında bu konuda fantastik, hızlı, yeni bir çözüm yolu denenmiş; geçmişte ağaçlarla dolu olan Phitsanulok bölgesinde 800 hektarlık bir alana, askeri uçaklar, tohumlar saçmışlar. Bu yılın yılının sonlarında da elde ettikleri sonuçları değerlendirecek, söz konusu uygulama etkili olursa da her beş yılda bir tekrarlamaya karar vereceklermiş. Diğer yandan weforum.org ’un haberine Drone üreticisi Parrot tarafından desteklenen, İngiltere merkezli bir şirket olan Bio Carbon Engineering, ağaçları hızlı ve ucuz bir şekilde dikmek için bir yöntem geliştirmiş. Söz konusu drone, ilk önce üç boyutlu bir harita oluşturmak amacıyla bölgenin topografyasını tarıyor. Ardından o alan için en verimli bitki örüntüsü algoritmalarını kullanılarak nereye ağaç dikilebileceğini hesaplıyor. Çimlenmiş tohumlarla dolu bir drone, saniyede bir yani günde yaklaşık 100,000 adet ağaç dikebiliyor. Bu şekilde giderse 60 drone yılda 1 milyar ağaç dikebilir deniyor. Bu sistem elbette ağaçların ulaşılması zor olan alanlara dikilmesine de olanak sağlıyor. Yazılanlara göre de yakın zamanda Avustralya Dungog’daki tarihi maden sitelerini bu yöntemle yeniden yapılandırmışlar. Dünyadaki bu gelişmeler bir yana bizim ülkemizde yaşananlar ise, diğer yana diyorum ben ne yazık ki... Ne kadar organizasyon yapsak, fide bağışlasak, ya da teknoloji kullansak bir ormanın eski haline dönmesi kolay mı? Egedeki yangınlar sonrasında bu yerlerin ormana dönüşmesi için en az 60 yıl geçmesi gerek diyor uzmanlar. İçinde yanarak can vermiş olan hayvanların sözünü etmeye bile dilim varmıyor… Bu yaşananlardan ders alarak, ekolojiyi dikkate almayan bir ekonominin olamayacağını anlamış, vicdanlı yöneticiler ile bilinçli bir topluma dönüşebilecek miyiz? Haydi, bu şarkı da size gelsin; “… Altın gümüş pırlanta Zümrüt sedef yakutla Kim mutlu olmuş dünyada …” Sevgiyle kalın.