MAYIS2021 Gülhan Berkman Yakar
Ah şu üniversite sınavı
Kariyercafe “işini aşkla yapanlar” söyleşilerinde bu ay, tıp doktoru olmak isteyen gençlere ilham vermek için konuğumuz, Aile Hekimi Dr. Özün Altınay oldu. Kendisiyle yaklaşık on yıl önce, “Etkili İletişim” eğitimime katıldığında tanışmıştık. Bir üniversitenin sürekli eğitim merkezi çatısı altında gerçekleşen bu eğitim ile, söz konusu kursa katılaranlar iş ve meslek edinme süreçlerinde kendilerine katkı sağlayacak bir sertifika sahibi oluyorlardı.  Eğitimin başlangıcında katılımcılar, birbirleriyle tanışır katılmalarının nedenlerini anlatırlardı. Özün, o sıralar daha lise ikinci sınıfa giden bir öğrenci olduğunu ve kendini geliştirmek için bu eğitime katıldığını söylediğinde, hepimiz böyle bir genç ile tanışmış olmaktan mutluluk duymuştuk. Geçen on yılın ardından geldiği nokta doğal olarak beni şaşırtmadı. Artık  genç bir hekim olarak karşımdaki ekranda, ilham veren bir konuk olarak oturuyordu, ben de Dr. Özün Altınay’la söyleşime başladım; Bu mesleği seçerken nelere dikkat ettin Özün?  Tıp mesleğini seçerken göz önünde bulundurduğum en önemli şey, insanlara yardım etmenin bana ne kadar mutluluk verdiği idi. Benzer nedenlerle de pek çok STK’ya kayıtlıyım yine de insanlar için biraz daha fazlasını yapmak istedim. Çalışmayı seviyorum; eğer çalışırsam yapabileceğimi kazanabileceğimi de biliyordum. Analitik bir bakış açım vardı yani pazıl yapmak gibi… Farklı farklı parçaları birleştirebiliyordum, çünkü hastalara teşhis koymanın yalnızca kitapta yazılanlarla mümkün olmadığını, onların verdiği bilgileri doğru bir şekilde birleştirmenin önemli olduğunun da farkındaydım. İletişim becerilerimin güçlü olduğunu da biliyordum ki, bu da önemli bir konu… Peki, her şey güzel ama, önünde de geçilmesi gereken bir sınav vardı… Nasıl başardın? Şimdi bunu karşında genç arkadaşlar varmış gibi aktarmanı rica edeceğim senden... Üniversite sınavına hazırlanan tüm gençlere kolaylıklar diliyorum. O dönemde insan, hem kendisine hem de çevresine karşı sorumluluk hissedebiliyor, bu da durumu daha da zorlaştırıyor. En önemli olan şey pes etmemek…  Eğer siz, kendiniz için doğru olan yeri bulduysanız, buna inanıyorsanız ve hedeflerinizin peşinde koşacak bir güce sahipseniz bunu başarabilirsiniz. Önce istemek gerek, istedikten sonra çalışmak geliyor ama ne çalışmak? Hiçbir başarı çalışmadan olmuyor ne yazık ki... Ben üniversite sınavına hazırlık sürecinde kendimi aştığımı düşünüyorum. Ders arasında, vakit buldukça ve geceleri çalışıyordum. Çok çalışmanın yanı sıra, arada da kendime vakit ayırıyordum. Arada bir de neler istediğime, hayallerime, ne kadar ilerlediğime, ne kadar ilerleyeceğime karar verecek şekilde de bir program hazırlıyordum. Çünkü burada programımızı, gideceğimiz yolu netleştirmezsek, başka yollara sapma ihtimalimiz olabilir veya en basitinden belki siz de yapıyorsunuzdur, soru çözerken örneğin, insanın canı ilgisini çeken kolay gelen yerleri çalışmak istiyor ama asıl, zor gelen derslere vakit ayırmak gerekir. Bu yüzden hedefini belirlemek, çalışmak ve bir rota oluşturmak çok önemli. Gençlerin tam da arkadaşlarıyla gezmek eğlenmek isteyecekleri bir zamanda o günü yaşamak yerine, geleceklerine odaklı olmaları isteniyor, bu sence de çok zor değil mi? Kesinlikle çok zor… Genç birey, hem gezmek istiyor, hem de odak dağıtacak çok şey var o dönemde… Bir de sosyal medya var, hele bir de şu telefonlar; hem dostumuz hem de düşmanımız, inmiyor elimizden, bir de algoritmalar öyle ayarlıyor ki kendilerini, hiç o uygulamadan çıkmamanızı istiyorlar. Ama yine de başarabilir insan, bazı yararlı uygulamalar var örneğin ben onları kullanıyordum. Özellikle Tıpta Uzmanlık Sınavı, sürecinde kullandım. Mesela iki saate ayarlıyorsunuz telefonunuzu, o iki saat boyunca telefonunuzda işlem yapmanıza izin vermiyor. Bu şekilde de kendinizi kontrol etmek için teknolojiyi kullanmanız mümkün. Yirmi beş dakika çalışıp beş dakika mola vermenizi sağlayan uygulamalar da var bildiğim kadarıyla... Pomodoro tekniği evet… Teknolojiyi, onun esiri olmadan kullanmak önemli… Başka neler söylemek istersin? Nasıl ders çalışmayı sevdiğinizi keşfedin demek istiyorum genç arkadaşlara, örneğin, siz gündüzcü bir insan mısınız, gececi mi? Ben gececiyim. İnsanlar uyuduğu, dikkat dağıtacak şeyler olmadığı zaman çalışmayı seviyorum. Mesela iki saat çalışıp yarım saat ara vermek, beni mutlu ediyor. Belki sizi mutlu eden yirmi beş dakika çalışıp, beş dakika mola vermektir. Kendinizi tanıdığınız zaman çok daha verimli olursunuz. Yani insanın kendini tanıması her zaman en başta geliyor. Peki, hedefini nasıl belirledin? Oturup bu konuda çalıştım açıkçası, bir yıl sonra, beş yıl sonra, on yıl sonra, kendimi nerde görmek istiyorum? Aldım çayımı kahvemi, düşündüm; nerde olmak istiyorum? Mutlu olduğum şeyler neler? Bu şekilde şekillendirdim. Herkes için bu soruların cevapları farklıdır. Bu çalışmayı lise çağlarında yapmış olman yolunu çizmeni sağlamış. Üniversite sınavına hazırlanırken kendini kötü hissettiğin, kopma durumunda kaldığın hiç olmadı mı? Açıkça şunu söyleyeyim, bende sınav anksiyetesi vardı. Sınava girmekten panik oluyordum. Elim ayağı titriyordu ama buna rağmen, çok şükür ki pek çok sınavları atlatabildim… Üniversite sınavı sürecinde çok üzüldüğüm, ağladığım oldu. Mesela o kadar çalışıyorsunuz sonra deneme sınavına giriyorsunuz, bir önceki sınavdan daha düşük not alıyorsunuz. Bunlar olacak, yaşanacak… Eğer daha yukarıya çıkmaya çalışıyorsanız, bu dümdüz bir çizgi olmuyor. İnişli çıkışlı oluyor ama sonuçta yukarıya doğru bir yolculuk bu… Böyle çok moralim bozulduğu zaman, yapamayacağım artık dediğimde, öncelikle durup bu durumu kabullenmeyi seçtim. “Evet ben çalıştığım halde bu sınavdan düşük not almış olabilirim” Bunu kabul ettim önce, ardından da bu duyguyu yaşamak için kendime zaman tanıdım. Evet, üzüldüm, moralim bozuk, yarım gün çalışmayacağım ama sonrasında, ben daha iyi bunu nasıl yapabilirim? Diye düşündüm her zaman. Düştüğünüz zaman ayağa kalkmaktan başka çareniz yoktur. Daha güçlü şekilde kalkacaksınız. Bunu nasıl yapabilirim? Neyi yanlış Yaptım? Acaba Türkçe yerine matematikten başlasaydım daha iyi mi olurdu? Gibi seçeneklere bakarak, bunları hep tarttım. Deneme sınavlarına her zaman gerçek bir sınavmış gibi ciddiyetle yaklaştım. Bence bununda artısı bende çok büyük oldu. Son söz ve önerilerini alalım... Tüm genç arkadaşlara önerim ; On yıl sonra hayatınızda neleri yapmış olmak istiyorsunuz? Sizi mutlu eden şeyler neler? Bunları ortaya çıkarmak lazım, hatta belki yazabilirsiniz de… Sonra, bunların üzerine kafa yorduğunuz, uğraştığınız zaman onlarla birlikte derslere de çalıştığınızda hayat çok keyifli oluyor. Genç arkadaşlara, Lütfen çalışın ama hayatınıza sevdiğiniz şeyleri de katın ki hayatınız, yaşanası bir zaman döngüsü olsun. Özellikle sınav sürecinde olanlar bu söylediklerinden çok yararlanacaklardır diye umuyorum. Dr. Özün Altınay, kariyer yolculuğunun başlangıcından bugüne kadar olan süreci, düşüncelerini, değerlerini, olaylara insanlara bakış açısını öyle güzel aktardı ki ,mutlaka youtube kanalımdan söyleşimizin tamamını da izlemenizi öneririm. Sevgiyle Kalın.