EKIM2019 Günter Soydanbay
Körfez’de ne zaman yüzülür?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in en önemli seçim vaatlerinden biri Yüzülebilir Körfez’di. Başkan defalarca bu vaadinin arkasında durduğunun altını çizdi ve yol haritasını şu şekilde açıkladı: “Çözüm çok basit. […] Onlarca noktadan akıntı var Körfez’e. Eğer biz Körfez’i temiz tutmaya başarabilirsek, temizlemek için çaba sarf etmemize gerek yok. Biz yeter ki kirletmeyelim. Biz nasıl kirletmeyeceğimiz ile ilgili çalışma başlattık. 3 yıl içinde yüzülebilir hale gelecek. Sadece koruyarak, kirletmeyerek başaracağız. […] Temiz tutarsak doğanın kendi gücü, doğanın sirkülasyonu temizlemeye yetecek.” Körfez’deki sirkülasyon miktarını, İç Körfez’e temiz suyunun nereden ve nasıl gireceğini -ve dolayısıyla da- Körfez’e bir plajdan ne zaman girileceğini ancak uzmanlar bilebilirler. Ancak eğer amaç gelecek yaz Körfez suyunda yüzmekse, bu işin bir kestirme yolu olabilir. Gelin beraber bir ufuk gezisine çıkalım. Su, yaşamın olmazsa olmazı. Öyle ki, dünya nüfusunun %90’ı suya 10 km. uzaklıkta yaşıyor. Bununla beraber dünyanın en büyük kentleri -asırlardan beri- su kirliliği sorunuyla cebelleşmekte. Örneğin, Londra’nın göbeğinden geçen Thames Nehri -aşırı kirliliğinden dolayı- daha 50 yıl önceye kadar biyolojik anlamda ölü olarak tanımlanıyormuş. Ne yazık ki Tuna’dan Hudson’a, büyük kentlerin içinden geçen akarsular uzun zamandan beri foseptik çukuru olarak kullanılmakta. Öte yandan aynı kirli nehirlerde şimdi yüzmek mümkün. Nasıl mı? Cevap sandığımızdan daha kolay olabilir. İlk durağımız Paris. Fransa’nın başkentinde Bassin de la Villette isminde, insan yapımı bir gölet mevcut. Eskiden kirli olan su birikintisinin üzerine bir süre önce üç ayrı havuzdan oluşan geçici bir yapı inşa edilmiş. La Baignade olarak bilinen bu yüzme kompleksi öylesine başarılı ve popüler olmuş ki, Paris belediyesi aynı çalışmayı kirliliği ile bilinen Seine Nehri’nde de hayata geçirmeye karar vermiş - hatta bu projeyi 2024 Olimpiyat bildirgesine eklemiş! Eskiden foseptik çukuru olarak bilinen bir su kütlesinin bugün yüzme amaçlı kullanılması Paris’e mahsus değil. Kısa zamana kadar kirliliğinden dolayı yanına uğranmayan liman bölgesi bugünlerde Kopenhaglıların en popüler buluşma mekanı. 2001’de geçici olarak kurulan yüzer havuz, kısa zamanda önce kalıcı hale gelmiş. Daha sonra da yapılan eklemeler sonucunda bugünkü dev haline kavuşmuş. Bu iki örneği İzmir Körfezi’nden ayıran temel unsur, yüzme kompleksinin içinde bulunduğu suyun hali hazırda temiz olması. Peki ya su -İzmir’deki gibi- temiz değilse? İşte bu noktada işler ilginçleşmeye ve İzmir’in ruhunun bir parçası olan öncülük devreye girmeye başlıyor! New York, Londra ve Berlin… Bu üç kentin bir ortak noktası, içlerinden geçen nehirlerin ciddi düzeyde kirli olmaları. Gerek East River, gerek Thames, gerekse de Spree, eğer içinde yüzülecek olursa, insan sağlığını ciddi şekilde tehdit edecek düzeyde kirliler. Bununla beraber bu üç metropolün ortak bir projesi var: nehirlerin üstüne Paris ve Kopenhag’daki gibi birer yüzme kompleksi kurmak. Ancak bu Zihni Sinir Proceleri bir adım daha ileriye gidiyor. Su önce temizlenip platformda bulunan havuzlara aktarılıyor. Daha sonra aynı su tekrar süzülüp akarsuya geri salınıyor. Yani yüzme havuzu aynı zamanda dev bir filtre işlevi görüyor! Yazının başında da söylediğimiz üzere, Körfez’e bir plajdan girmek belki üç yıl alacak, belki de on üç. Ama o İzmirlilerin kent içinden suya girmek için o kadar beklemelerine gerek olmayabilir. Pasaport Dalgakıranı, pilot proje için uygun bir nokta olabilir. Oraya kurulacak bir yüzme platformu İzmirliler ile Körfez arasındaki soğukluğun geçmesini sağlayabilir. Peki ya halkın ve basının bir kesimi bunu bahane edip Tunç Soyer’in Yüzülebilir Körfez vaadinin fos olduğunu söyleyecek olursa? Bu durumda projenin halkı, Körfez’i kirletmeme konusunda bilinçlendirdiği savunulabilir. Ne de olsa Körfez suyunda yüzmenin tadını bir kez alanlar ellerindeki değeri kaybetmemek için daha dikkatli davranacaklardır!