NISAN2018 Pınar Tekeş
Dünyanın en eski kütüphanesi ve ruhun ilacı
Kendime yaptığım yolculuklarda rastladığım bir teknik, mucizevi etkisiyle kişisel dönüşümüme aracı olmuştu. Değişimden öylesine etkilenmiştim ki, eğitmen olup başkalarının da daha sonrasında aynı hisleri yaşamasına aracılık etmeye karar vermiştim. “Daha iyi bir ben”e ulaşmamızın önündeki engelleri kaldırıp daha sağlıklı, daha mutlu, daha başarılı olmamızı mümkün kılan bu teknik Theta Healing Tekniği. İleri Seviye Eğitmenlik Modullerinden biriyle daha hem kendime hem de öğrencilerime katkı olabilmek amacıyla çıktığım yol, beni bu kez İsviçre’nin Saint Gallen şehrine götürdü. Zürih’ten yola çıkıp tüm çocukluğumun efsane çizgi filmi Heidi’nin dağlarından geçip bir masalın içinde yaşadığım duygusuyla trenden indiğimde, her yer karlarla kaplıydı. Türkiye’den sımsıcak bir bahar havasıyla uçağa bindiğim düşünüldüğünde karşılaştığım manzara masalı tamamlar nitelikteydi. Eğitimin bu şehirde gerçekleşmesi de bir tesadüf değil acaba beni hangi süprizler bekliyor düşünceleri zihnimde dolanıyordu. Şehre ayak basıp lapa lapa yağan kar altında tam bir İzmir’li acemiliğinde kayıp düşmemek için dikkat etmeye çalışırken bir yandan da kahramanı olduğum hikayenin enfes görsellerle tadını çıkartmaya çalışıyordum. Zaten oldukça küçük ve derli toplu olan bu şehrin tam ortasındaki bir Katedral bulunuyor. Gece, ne gecesi hatta akşam bile orada hiç kimse yaşamıyor hissine kapıldığınız ıssız sokaklarda çan sesiyle ürperdiğiniz bir Katedral. Gündüz ise tüm ihtişamıyla bahçesinde öğle tatiline çıkmış çevre ahalisinin sandviçlerini atıştırdığı, ellerinde karton bardak kahvelerini yudumladığı cıvıl cıvıl bir yer. İçinde dış görünüşünden çok daha şahane bir yapı daha var. Dünyanın sağlam kalmış en eski kütüphanesi... Aklınıza sakın öyle eski püskü döküntü bir yer gelmesin! İçeri girerken ayakkabınızın üstüne giymek için altı yumuşak yün terlikler veriyorlar. Parke zemini çizmemek için bu terlikleri giymeden gezmek yasak. Kütüphaneye çıkan büyük Rokoko giriş kapısının üzerinde Yunanca yazılmış bir kitabede “Psyches iatreion” yazıyor. Yani kabaca çevirdiğimizde “Ruh için iyileştirme yeri”. Kütüphaneyi kuran keşişler kitapları ruhun ilacı olarak tanımlamışlar. Kitapların çoğunun da Alpler’in o büyüleyici havasıyla tam da orada yazıldığı söyleniyor.O an hepsini okumuş olmayı istiyorum. M.S.600’lü yıllarda oluşturulmaya başlanan “Stistsbibliothek” in 150.000 kitap civarında bir arşivi var. 2000 e yakın el yazması bulunan bu ortaçağ kütüphanesinde Mısır’dan getirtilen 2700 yıllık mumyadan tutun Osmanlı el yazmalarına kadar çok değişik kültür ve uygarlıklardan eserler görmek beni oldukça şaşırtıyor. Kitaplardan önce ahşap işçiliği, zemin parkeleri ve hele tavan süslemeleri insanı büyülüyor. Sanat, zerafet ve kültürel zenginliğin dengesi muazzam bir uyum yaratmış. Kütüphane, 1983’de dünyanın kültür mirası listesine dahil edilmiş. Her ne kadar içeride daha fazla zaman geçirmeyi istesem de yüzyıllardır saklanan eserlere sinmiş başdöndürücü eski kitap ve tahta kokusu buna engel oluyor. Açık havaya adım attığımda kendimi zaman tünelinden çıkmış gibi hissetmemem elde değil. Ruhum o kadar içerisinin etkisinde kaldı ki kendimi tekrar bu dünyaya ait hissetmek için tam karşıdaki deneysel çikolataların yapıldığı atölyeye dalıyorum. Yoğun kakao ve sıcak bir kahve beni kendime getiriyor. Sonrasında da Japonya’dan Amerika’ya, Hindistan’dan Meksika’ya dünyanın dört bir tarafından gelen eğitmen arkadaşlarımla buluşup bilincimizin derinliklerine yapacağımız seyahate başlıyoruz. Sonrasında da tarihi bir binadan otele dönüştürülmüş odamdaki karlı dağ manzarasına karşı yerleştirilmiş cevizden yapılmış zarif ayaklı yazı masası bende de yazma istediği uyandırmadı desem yalan olur. Sevdiğim yazarlardan Umberto Eco’nun bir sözü var. "Kütüphaneler büyüleyici yerlerdir;kimi zaman bir demir yolu peronunda gibisindir,egzotik ülkeler hakkında araştırma yaparken uzak kıyılara yolculuk ediyormuşsun duygusu yaşarsın." Bakalım yolculuğum beni başka nerelere götürecek? Önümde eğitim kitabım, aklımda kütüphanedeki yazı, ruhumu iyileştirme yolunda bir adım daha atıyorum...