SUBAT2019 Pınar Tekeş
Uzun yemek masaları
UZUN YEMEK MASALARI Annem çalıştığı için küçükken bana rahmetli anneannem bakardı. Her daim dolup taşan bir evdi onunki. Kuzenler, torunlar, yeğenler... Sabah ezanıyla kalkar, namazdan sonra ocağın başında yemek yapmaya girişirdi. Sevgisini kattığı yemekler müthiş bir lezzetli ve bereketle pişerdi. Mutfaktaki yemek masası devamlı kurulur ve toplanırdı. O kadar kalabalık olurduk ki, bana o kocaman gelen, gerçekte de çok uzun olan masada bile parti parti yemek yenirdi. Kaç kişi gelirse gelsin hep yeterdi. Misafir odasının kapısı ise her daim kapalı olurdu. Oraya girmemiz yasaktı. Ancak yabancı misafirler geleceği zaman önceden soba yakılıp ısıtılırdı ve ancak onlar varken orada oturmamıza izin verilirdi. Aslında daire kaloriferliydi ama o zaman dilimin dönmediği fuel oil günde sadece iki saat yakıldığı için odayı ısıtmaya yetmiyordu. Odanın tam ortasında kurulan sobanın etrafında oturmak ve sadece dedemin oturabildiği tek kişilik görkemli o kahverengi kadife koltuğa yakın olmak biz çocuklar için çok büyük keyifti. Koca yemek masası büfenin önünde dururdu. Çok zarif, beyaz oymalı, incecik sandalyeleri ve beyaz minderleri vardı. Kirlenmesin diye oturmamız yasaktı. Upuzun masa genelde sadece dantel örtüye ve üzerinde şu anda sigara içmememe rağmen çok benzerlerini aldığım iki kül tablası ve ortasındaki vazoya ev sahipliği yapardı. Çok uzun yıllar geçmesine rağmen bazı eşyalar gözümüzün önüne o günkü yakınlıklarıyla canlanabiliyorlar. Bir tarafta yasakların çekiciliğini hatırlamama rağmen bendeki anıların tazeliği aslında o günlerdeki hep beraber yaşıyor olmanın mutluluğu ve paylaşmanın keyfi ile ilgili diye düşünüyorum. Yeni eve taşınırken epey bir süre yemek masası aramıştım. Çok uzun, aynı çocukluğumdaki gibi paylaşımlar yaşayabileceğim, çocuklarımın da benimkiler gibi anılar biriktirebileceği. Günümüze uyarlarsak da aynı zamanda Ferzan Özpetek filmleri tadında davetler verebileceğim. Buldum da, saatler süren yemeklerde harika zaman geçirmeye devam da ediyoruz. Hafta sonu bütün kardeşler, kuzenler bizdeydik. Boy boy her yaştan çocuk... Şükür duygumu arttıran bir gün geçirdim. Aynı çocukluğumdaki lezzette. Tek farkı çocukların her tarafı alt üst ederek oynayabilme özgürlüğüydü. Zarar vermeden ama gönüllerince. Çocukluğumun koşullarında büyüklerimin salonu kapalı tutmalarının kendilerince haklı sebepleri vardı. Ben eşyaların da odaların da enerjileri taşıdığına inanırım. Bana göre enerji dolaşımda olmalıdır. Aynı bizim gibi. Bırakın sandalyeler özgürce kirlensin, kapılar açılsın; yeter ki her daim sofralar paylaşalım mutlulukla...