OCAK2018
Reşat Kutucular
Yönetilememe halimiz
Akşam haberlerini dinliyorum. Normalde Fatih Portakal’ı izliyorum ama bu gece böyle bir yazı yazacağım için Ahmet Hakan’a ve A Haber’e de bakıyorum. Yazıda akşam haberlerinden örnekler verip bu ülkenin artık nasıl yönetilemez hale geldiğinin altını çizmek istiyorum.
Laf aramızda tamamen karşı mahallenin en fanatik aklı ne diyor acaba diye ara sıra izlediğim A Haber’i bu ara daha sık izliyorum. Nedeni de İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin başka kanallara verdiği gibi A Haber’e de reklam veriyor olması. Bana göre bu tam bir skandal.
Zira A Haber hemen her gün CHP ve Kılıçdaroğlu’nu hedefe koyan ve lafını sakınmayan bir kanal.
Büyükşehir bunu bilmeden yapıyorsa gerçekten yazık… Yok, reklamları bile isteye veriyorsa seçmenine ve genel merkezine karşı büyük ayıp!
Yok, sevgili Reşat Yörük’ün iddia ettiği gibi bunu mevzuat gereği yapıyorsa o da trajikomik!
Mevzuat böyle bir şeyi şart koşuyorsa reklam vermemek için yeterli sebeptir. Nedir yani İzmir Büyükşehir'in reklama mı ihtiyacı var? Bu tarz “girişimci Belediyecilik” İzmirliye ne kadar uyar o da ayrı bir konu…
Konuyu daha da dağıtmadan haberlere döneyim.
Evet, bu gecenin flaş haberlerinden biri Tuzla’da yüz kişinin hastaneye başvurmasına neden olan kesif koku. Nedeni belli. Birkaç vidanjörle atık su kolektörüne kimyasal bir atık boşaltılmış. Bu arada semt sakinleri her zaman koku oluyordu ama bu seferki dayanılmazdı diyor! Yani sorun belli ki bir gecelik değil. Peki, bu tip bir kirlilik sadece Tuzla’da mı vardır sizce?
Ben diyorum ki ekonomiyi her zaman çevrenin üzerinde tutmuş iktidar için bu olağan bir vakadır. Siz bu satırlara okuyana kadar Tuzla olayı çoktan unutulmuş, muhtemelen yeni çevre vakaları haberlere düşmüş olur.
Durun daha, bunlar iyi günlerimiz. Çevreden çalan hayattan çalar, gün gelir bedelini öder. Türkiye on beş yıldır çevreyi yönetemeyen ya da yanlış yöneten bir iktidarla baş başa.
Bu gece diğer flaş haber 15 Temmuz’da darbeyi bastırırken suç işlemiş olabilecek sivillere yargı muafiyeti getiren KHK düzenlemesi. KHK’la zaten “normal yönetememe” halinin bir sonucu.
Anayasa mahkemesi denetimine kapalı olduğu için kendi başına güven sarsıcı bir aygıt. Buna bir de çoğu KHK’nın Mecilis’ten geçmemiş olması gerçeğini eklerseniz nasıl bir tablo ile karşı karşıyız daha iyi belli olur. Siz bu dergiyi aldığınızda başka KHK’larla başka kaygılar ortaya çıkmış olabilir.
Bir diğer haber Beşiktaş’taki yılbaşı kutlamalarına güvenlik nedeniyle izin verilememesine dairdi. Güvenlik çağımızın en büyük jokeri… Korkan insan izlenmeye de, dinlenmeye de, aranmaya da, asayiş uygulamalarına da, kutlama ya da anma iptallerine de razı geliyor.
Bu da bir yönetememe hali işte! Terörün hedeflediği ne ki? Hayatın doğal akışını bozmak… Bozmuş oluyor mu? Oluyor.
Diğer haberler: Askerler gıda zehirlenmesi yaşamış, hastaneye taşınmış. Şaşırdık mı? Olağan vakalar bunlar artık. Gıda mühendisi bir arkadaşınız varsa bir konuşun da görün meselenin vahametini. Kaç gıda mühendisi atama bekliyor bir de onu sorun bakalım.
Et ateş pahasıymış. Bir iki seneye daha da pahalanacak bence. Geçenlerde Et Konseyi Başkanı Ahmet Hacıince’yi dinledim. Hayvancılık kalmamış ülkede, süt inekleri bile kesilir olmuş. Tablo vahim. Bu gidişler bunlar iyi günlerimiz olarak kalacak!
Konya’da bir felsefe öğretmeni kız öğrencilerin eşofman giymesini caiz görmediğini Twitter üzerinden beyan etmiş. Dil bozuk, bakış bozuk, akıl bozuk. Ha tabi, bu mutlaka münferit bir vakadır! Yoksa ülke ışıl ışıl aydınlanma yolunda hızla ilerliyor!
Böyle haberler bir tek bu geceki bültenlerde mi var? Hayır elbet. Her gün böyle iyi yönetilsek olmayacak işler haber olarak karşımıza çıkıyor. Bu iktidar bu ülkeyi yönetemiyor maalesef.
Evet, bir yıl daha bitiyor. 2017’de ülkedeki yönetilememe halimiz pek çok alanda hissedilmeye başladı. Umarım 2018 ülkede atmosferin değişmeye, güvenin artmaya, hukukun yeniden üstünlük sağlamaya başladığı bir yıl olur. Daha iyi yönetilir, daha huzurlu oluruz.