SUBAT2018 Reşat Kutucular
Kaosun içinde yüz yüze
Yıllar önce bir arkadaşım yakınmıştı. “Tekel bayileri neredeyse sabaha kadar açık, gece nöbetçi eczane ara ki bulasın!” Bir ilave yapayım. “Hadi eczaneyi buldunuz, sıranın size gelmesi kaç dakika alacak onu bilemiyorsunuz!” Efendim olay yeri memleketimizin yeni popülerleşen kasabalarından Urla… Gün Cumartesi… Saat 14 suları… Afrin operasyonu yeni başlamış. Gelişmeleri takip ederken eşim “Urla’dan şu ilacı alman mümkün mü?” diye sordu. Tamam dedim, on dakika gidiş, on dakika geliş, on dakika da nöbetçi eczane bulmak, yarım saatlik iş... Hem gazete de alırım… Arabaya atladım, hemen her tarafı tarafı kazılı, bazı yolları kapalı, sular içindeki Urla merkeze ulaştım. Çok trafik yoktu. Yol çalışmalarından dolayı bir kaos vardı tabii. Affedersiniz kaos bizim kültürel kodlarımız önemli bir rengidir! Kaos yoksa kendimizi eksik hissederiz. Sistem, düzen bizi sıkar. Gelişmeyi kaos üzerinden okuruz. Kentlerimiz böyle yaşar, kasabalarımız kentlerimizi taklit eder. Trafik düzenimiz kaostan beslenir mesela. Yayalar yollarda yürür, otomobiller kaldırıma park eder, motorlar tek yöne tersten girmek için kullanılan araçlardır, kentin içinde lojistik hizmetleri gün boyu sürer, hafriyat kamyonları cinayetler işler! Bu kültürü imar işlerinde de görebilirsiniz eğitim sistemimizde de… Futbolumuz bile kaosu sever… Şanslıydım. Nöbetçi eczanenin ismini çabuk öğrendim. Yerini bilmiyordum, esnaftan tarifi aldım. Sıkışmış trafikten sıyrılıp park yeri bulmam herhalde bir yirmi dakika aldı. Hızla eczaneye doğru yürüdüm. Tabelayı görünce rahatladım. Tabii henüz eczanenin önündeki kuyruğu görmemiştim. O da ne? Rahat bir on kişi eczanenin önünde bekliyor. Hayatımda ilk kez bir nöbetçi eczanede kuyruğa girmiş oldum. 70’li yıllarda yokluktan kuyruk olurdu. Bu seferki varlık kuyruğu olsa gerek. Eczane yirmi metrekare falan… Arkada deposu var. Tezgahın arkasında bir eczacı kadın ve yardımcı olan bir genç bir kız . Sıranın ilerleme hızı devlet dairesi hızı! Tabii mevsim kış, grip vesaire salgını var deniyor, Urla giderek kalabalıklaşıyor, günlerden Cumartesi, çarşının içindeki nöbetçi tek eczane bu, insanlar giderek daha çok ilaç kullanır oldular diye diye kafamda kuyruğu normalleştirdim. Memlekette bu aralar yaptığımız bu. Anormallikleri itinayla normalleştirmek. Yarım saat sürdü sıranın gelmesi. Bu ne kuyruktur böyle diye söylenirken ya aradığım ilaç yoksa diye kaygılandım bir yandan? İlacı sordum. Belli ki eczacı işine hâkim. Oldukça da kibar… Güven veriyor. Birazcık yatıştım. İlacı aradı buldu, tavsiyelerde bulundu, geçmiş olsun demeyi de ihmal etmedi. İşte “mesleki duruş” budur dedim içimden. Eczane bir anda gözümde büyüdü. Gergin girdim sürpriz şekilde memnun ayrıldım. Kendimdeki rahatlamaya şaştım. Diyeceğim o ki bu kaotik düzenin panzehiri düzgün insan ilişkileri… İnsan insana temasta biraz özen… Biraz yumuşaklık, biraz güler yüz, biraz anlayış karşımızdakini dönüştürebiliyor. Yüz yüze bakarak birbirimizi olabildiğince iyiye, güzele, olumluya dönüştürmeye ihtiyacımız var.