OCAKSUBAT2025
TATARİLER DÜNYANIN HER YERİNDE
Tatariler dünyanın her yerinde Türkiye'den Halep'e, oradan tekrar Türkiye'ye, sonra Mısır, Fas, Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Beyrut, İspanya, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, ABD ve Kanada'ya, yani dünyanın dört bir yanına yayılmış Tatariler. Ailenin İzmir kolu, tekstille duyurmuş adını. 1950 sonrası İzmir'de başlayan sanayi hareketi içinde ilk kurulan tekstil fabrikası olan Taç Sanayi, hem aile hem de kent tarihinde bir dönüm noktası olmuş. Yeni kuşak, biraz da sektördeki durgunluk nedeniyle farklı alanlarda faaliyet gösteriyor. Yine de Tatari denilince akıllara tekstil ve Taç Sanayi geliyor... Posta tatarından Tatari'ye... Tatari soyadı, Halep yollarında dokunmuş. 1768 yılında Osmanlı Sultanı III. Mustafa'nın özel kuryesi, yani "posta tatarı" olan Hacı Ahmet Cemalettin, dokuma mallarının kontrolü için Halep'e tayin ediliyor. "O zaman da bu iş at sırtında yapılıyor. Düşünün atla buradan Halep'e gidildiğini" diyor Hamit Tatari. Rivayetlere göre, emekli olduğu, diğer yandan da bir kıza tutulduğu için geri dönmeyen Hacı Ahmet Cemalettin, Halep'e yerleşip soyağacının bir kolunu orada büyütmeye başlıyor. O yıllarda Halep'in ipeği meşhur, dokuma sanayii oldukça güçlü. Yani kumaş işine girmek kaçınılmaz oluyor. 1900'lü yılların başında ise amca çocukları olan Hacı Mehmet Hüseyin, Hacı Ali ve yeğenleri Hacı Osman, baba mesleği olan kumaş işini İzmir'e taşıyor. Ne de olsa Ege pamuğu Halep'in ipeği kadar değerli... Aile, kente ilk geldiğinde Tilkilik ve Namazgah'a yerleşiyor. "Nüfus kağıdımızda, Altınordu Mahallesi yazar" diyor Kemal Tatari: "Daha sonra Köprü tarafına gelip, sahilde bahçeli bir eve yerleşmişler. Benim de çocukluğum o evde geçti. Tabii ev yıkılıp, apartman oldu. Hepimize de birer daire kaldı. Ben hâlâ orada oturuyorum." Ailenin bir kısmı İzmir'de tekstil sektörüne girerken, diğer kısmı İstanbul'da kuyumculuk işine soyunuyor. Hamit Tatari anlatıyor: "Hacı Ali'nin çocukları Kapalıçarşı'da kuyumculuk yapmaya başlıyor. Ailenin bir kolu orada şimdilerde bu işi sürdürüyor. Zaten o yıllarda farklı olan tek sektör buydu. Ailenin geri kalanı olduğu gibi tekstilciydi." İzmir'de ise manifaturacılık, ithalat, Sümerbank temsilciliği derken, iş büyüyor. 1928'de Mimar Kemalettin'de ilk mağaza açılıyor. Ne var ki, 1942'deki Varlık Vergisi, onları tekrar sıfır noktasına getiriyor. Ahmet Tatari, "Varlık Vergisi, gayrı Müslim ve gayri Türklere gelen bir vergiydi. Bizimkiler de Arap asıllı diye, 'Türk değil' damgası yiyerek, vergiye dahil edilmişler. O günkü parayla 700 bin. Hiç bir şey kalmıyor tabii. Her şeye sıfırdan başlamak zorunda kalıyorlar" diyor.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.