EKIM2019
Cumhuriyetin 96. yıl dönümünde İzmir’in marka şehir olabilirliği...
Yüksek yoğunluklu yaşam alanları olarak şehirler, günümüzde hizmet sektörü ekonomisi temelinde gelişmekte ve şekillenmektedir. Nüfus ve yüzölçümü büyüklüğüne ya da konumuna (sanayi şehri, ticaret şehri, liman şehri vb.) göre şehir tasnifleri önemini kaybetmiştir. Artık, kabul etsek te etmesek te dünyayı şehirler ve şirketler yönetmektedir.
1.Sanayi Devrimi ile büyülü çekim merkezine dönüşen şehir, şehirleşme olgusunun sürekli zenginleştirilmesiyle kavramsal döngüleri altüst etmiştir. Bu altüst ediş, bugün tüm şehirlerin turizm ve tüketim odaklı radikal dönüşümleriyle yönünü bulurken; “hemşehrilik”, çağrıştırdığı aidiyet duygusu (vizyoner bakış açısı ve adanmışlık) itibariyle yurttaşlığın önüne geçmiştir. Önce İzmirliyim, sonra Türkiyeli… Hâl böyle olunca, şehrin “ışıltısı”, hemşehrisinin en az gönlü kadar aklını da almalı ve almaktadır. Bu ışıltı; mekânsal, ahlaki ve kültürel aidiyetin gelişmesi için şarttır.
Aristo'dan Evliya Çelebi'ye
2006’da ortaya çıkarılan Bornova/Yeşilova Höyüğü ile, geçmişi MÖ 8500’lere uzanan ve o günden 9 Eylül 1922’ye; 36 uygarlığa ev sahipliği yapmış, Homeros (MÖ 9. yüzyıl)’un "Gökkubbenin altındaki en güzel şehir", Aristo (MÖ 384-322)’nun Büyük İskender (MÖ 356-323)’e "Görmezsen eksik kalırsın", Victor Hugo (1802-1885)’nun ise görmeden yazdığı şiirle "Prenses" dediği İzmir, ilk göz ağrısı olabilecek bir şehir değildir aslında. Tanışır tanışmaz vurmaz sizi. Zaman verir, tanımanızı ister. Her şeyini sunmaz, ketumdur. 9 Eylül 1922, Smyrna’dan İzmir’e sil baştan yeni bir sayfadır. Bugün 30 ilçe, 5 milyonu aşan nüfus, 13 OSB, 2 serbest bölge, 8 üniversite, 4 teknopark ve 12.012 kilometre karelik yüzölçümüyle yılın 300 günü güneşli, denizci kimlikli Türkiye’nin 3. büyük şehridir İzmir.
Tanpınar’ın Beş Şehir’inde yer bulamamış olsa da; İbn Battûta (1304-1377)’nın Seyahatnâme 3. Yolculuk’ta; "Deniz kenarına kurulmuş Yezmîr" diye giriş yaparak anlattığı, Evliyâ Çelebi’ninse Seyahatnâme 9. Kitap’ta; Bergama Kalesi, Menemen Güzelhisârı, Kara Foça Kalesi, Menemen Tuzlası, Tarhâniyye Vilâyeti-Kadim Menemenye Şehri, Menemen Ziyaretgâhları, Geçit Kalesi, Halkalı Pınar Mesire Yeri, Şehr-i Azîm ve Taht-ı Kadîm İzmir Kalesi, Bahir Kalesi, İzmir İmaretleri, İzmir Ziyaretgâhları, Sancakburnu Kalesi, Urla Kalesi, Urla’daki Ziyaretgâhlar, Karaburun Kasabası, Çarpan Ilıcası, Hoşâbâd Kalesi (Çeşme Kasabası) başlıklarıyla 18 müthiş anlatımla fotoğrafladığı, Osmanlı Padişahlarının saray mutfağına şerbet yapımında kullanmak üzere suyunu taşıdıkları şehirdir İzmir.