TEMMUZ2020
NEŞ'E ERDOK
Özgün ve düşündürücü sanatıyla NEŞ'E ERDOK Çağımız sanatı artık akımsal değil, kişiseldir. Artık sanatçı bir düşünür, bir entelektüel kimlik konumunda. Diyebiliriz ki, Türkiye’de günümüzde oluşmuş bir sanat sistemi ve bu sistemin de kabul görmüş usta sanatçıları var. Bu sanatçılardan çağdaş Türk resim sanatında Neş’e Erdok resimleri ve duruşu ile çok özel bir yere sahiptir. O kendi özgün, düşündürücü diliyle yepyeni bir gerçeklik kurmuş ender sanatçılarımızdandır. İlk kişisel sergisini 1972 yılında Paris’te açan Neş’e Erdok’un resim serüveni 60 yılı aşmış durumda... 1953 yılında 13 yaşındayken Almanya’da ortaokul öğrenimini gördüğü yıllarda yaptığı ilk resimlerle başlıyor bu serüven... Resmin peşine düşüyor, onun üzerine çalışıyor, zamanını tümüyle ona ayırıyor. Türkiye’ye döndükten sonra lise yıllarında yaptığı resimler ve karakalem çalışmaları ile devam ediyor. 1959 – 1963 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim alıyor. Akademi’de Neşet Günal atölyesindeki eğitiminden sonra İspanya ve Fransa’da sanat çalışmaları yapıyor. Ve çok doğal olarak yurtdışında yaptığı çalışmalar o ülkelerin sanatlarından etkiler taşıyor. Fransa yıllarında gezdiği müzelerde gördüğü eserlerin ve ülkenin kültür ortamının etkisi olduğunu röportajlarından öğreniyoruz. Kendisi şöyle açıklıyor. “İspanyol resminin üzerimde daha fazla etkisi vardır. İspanyol resminin Goya, El Greco, Velazquez, Zurbaran gibi önemli yağlıboya ressamlarının figür ve insana bakışlarından etkilendim. İspanyol resminde hayatın trajik yönünün kavranması ve çok daha dramatik resimler yapılması beni etkilemiştir.”
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.