AGUSTOS2020
DR. ALBERT ECKSTEİN
Doktor Albert Eckstein ve bozkırın çocukları 1960 yılı Mart ayının son günlerinde Ramazan Bayramı kutlanacaktı. O yıllarda Kocakapı Mahallesinde yaşayan çocukların ancak bayram öncesinde yeni giysileri ve ayakkabıları olurdu. Annesi ayakkabı almaya gideceklerini söyleyince, dünyalar 1,5 yaşındaki çocuğun olmuştu. Evlerinden çıkarken annesinin ve anneannesinin ellerinden tutarak ortalarında yürümüş, Kemeraltı Çarşısı'na doğru yönelmişlerdi. Vitrinlerdeki çeşit çeşit ayakkabılar göz kamaştırıyordu. Fakat ayak sırtlarının şiş olması nedeniyle çocuğa uygun bir ayakkabı bulunamamıştı. Annesinin “Ayağındaki şişlik inince birkaç gün sonra tekrar geliriz” diyerek, oğlunu avutmaya çalışması boşunaydı. Gözü yaşlı çocuğun tüm hayalleri yıkılmıştı. Sonraki günlerde çocuğun yüzü ve bacakları da şişmeye başlamıştı. Mahallede muayenehanesini yeni açmış bir pratisyen doktor, çocuğun Dr. Selahattin Tekand veya Dr. Sabiha Cura’ya götürülmesini önermişti. Çocuğu her iki doktor da değerlendirmiş, böbrek hastalığı teşhisi koymuşlardı. O yıllarda ülkemizde pek kolay bulunmayan “ACTH” ve “Periston N” isimli ilaçlarla tedaviye başlanmış, hastalık 2 yıl süreyle takip edilmişti. Bu küçük çocuk yıllar sonra Prof. Dr Sabiha Cura Özgür’ün Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrencisi olmuştu. Prof. Dr. Selahattin Tekand ve Prof. Dr. Sabiha Cura’nın hocası 2003 yılında Prof. Dr. Nejat Akar tarafından kaleme alınmış, “Anadolu’da Bir Çocuk Doktoru Ord. Prof. Dr. Albert Eckstein” isimli kitabı okuyunca; Dr. Albert Eckstein’ın Tekand ve Cura’nın hocası olduğunu öğrenmiştim. “Bozkır Çocuklarına Bir Umut Dr. Albert Eckstein”, Prof. Dr. Nejat Akar’ın 2008’de basılan bir diğer kitabının adıdır. Dr. Refik Saydam ve Dr. Albert Eckstein Nazi Almanya’sından 1935’de kaçmak zorunda kalan Yahudi inançlı Dr. Albert Eckstein’ı Türkiye’ye davet eden zamanın sağlık bakanı Dr. Refik Saydam’dı. Bilindiği gibi Dr. Refik Saydam 27 Mayıs 1928'de kendi adıyla anılan Hıfzıssıhha Enstitüsünü kuran, ileri görüşlü bir kişiydi. Dr Eckstein’ı seçmesinin de çok doğru bir karar olduğu kısa süre sonra ortaya çıkacaktı. Genç Cumhuriyetin yöneticileri sıtma, verem, trahom, frengi ile mücadelenin yanında çocuk sağlığının da ülkenin geleceği için çok önemli olduğunu saptamışlardı. Osmanlı döneminde doğan çocukların yaklaşık yarısının ölmesi, sağlık sisteminin ve beslenmenin ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyordu. Dr. Refik Saydam, Dr. Albert Eckstein’ın öncelikle Anadolu’yu karış karış gezmesini ve Türkiye’de çocuk sağlığı ve hastalıkları konusunda bir rapor hazırlamasını istemişti. Eckstein, yanına Dr. Selahattin Tekand’ı da alarak bu görevi en iyi şekilde yerine getirmişti. Raporunu “Süt çocuğu ölümünün azlığından dolayı memleketi tebrik ederim” sözüyle tamamlamıştı. Ülkemizde bebek ölüm oranı sürekli düşerek 2018 yılında binde 9,2 olmuştur. Bu oran bile gelişmiş batı ülkelerinin iki katıdır.