EKIM2020
DOKTOR VAGONU
Doktor Vagonu TCDD Cumhuriyetin ilk yıllarında demiryolu hatlarında oluşabilecek kazalarda sağlık yardımı yapacak ve hastaları en yakın hastanelere nakledebilecek “sıhhi imdat” vagonlarını devreye soktu. İlk olarak Eskişehir’de hizmete giren sıhhi imdat vagonlarının sayısı demiryollarının büyümesiyle artırıldı. 1960 yılında Anadolu’yu çelik ağlarla ören demiryollarında 3 tanesi Ege Bölgesi'nde olmak üzere içinde ameliyathane, revir, tabip odası, hemşire odası, mutfağı bulunan 19 sıhhi imdat vagonu gezici hastane hizmeti verdi. Anadolu – Bağdat Demiryolu Ser Tabibi Doktor Mehmet İhsan’ın yazdığı makaleden her türlü tıbbi alet, edevatın bulunduğu sıhhi imdat vagonlarında; kulak, burun, bademcik, boğaz, göğüs, mide, diş, beyin, kırık çıkık, karaciğer, bağırsak, safra kesesi idrar yolları, nisaiye, hıyarcık göz ve diğer hastalıklarla ilgili tedavi ve ameliyatların yapıldığını öğreniyoruz. Sıhhiye veya doktor adıyla bilinen vagonlarda demiryolları personelinin dışında halka da sağlık hizmetleri verilirdi. Doktor, hemşire ve hasta bakıcıların görev yaptığı, özel donanımlı vagonlarda kasaba ve köylerden gelen hastalar muayene edilip, ilaçları temin edilir, gerekirse ameliyatları yapılırdı. Sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması, hastanelerin çoğalmasıyla birlikte doktor vagonları devre dışı kaldı. TCDD 3. Bölge Müdürlüğü tarafından Uşak’ta kaderine terk edilmiş doktor vagonu Alsancak Garı’na çekilerek bakıma alındı, yoğun bir çalışmayla aslına uygun olarak yeniden onarıldı. Zafer Gazi Tunalı ve Atilla Özdemir’in Uşak’tan başlayarak bütün aşamalarını fotoğrafladıkları tarihi vagonda görev yapmış, şimdi rahmetli olan Sayın Dr. Cengiz Uzuncan’a doktor vagonu üzerine sorular sormuş ve hikayeye ilişkin keyifli cevaplar almıştım. İşte sorular ve cevapları...
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.