EKIM2020
HALK ECZANESİ
Rum eczacının 8 Eylül 1922’de terk ettiği Cumhuriyet'le yaşıt Halk Eczanesi İzmir’in tarihi Kervanlar Köprüsü’nden Basmane’ye doğru yönelince kendinizi “Kapılar” semtinde bulursunuz. Semtin simgelerinden biri “Halk Eczanesi”dir. Burada yaşayan herkes Halk Eczanesi'nden sağlık hizmeti almıştır. 50’li, 60’lı yıllarda eczaneye gidenleri Ali Bey karşılardı. Bugün olduğu gibi raflar ilaçlarla dolu değildi. İlaç hammaddeleri arka taraftaki odada bulunan yeşil ve kırmızı kapaklı dolaplarda saklanırdı. Ali Bey bembeyaz porselen havanda ilaçları hazırlar, hastaya bir gün sonra teslim ederdi. Bugün eczaneye girdiğinizde bir duvarının buranın tarihini belgeleyen resimlerle kaplı olduğunu görürsünüz. Eczacı Ali Dermancı’nın portresinin altında eczanenin eski halinin fotoğrafları ve bir Rum eczanesinin kayıt defteriyle ilgili gazete haberleri vardır. Bu defter incelenirse; 9 Eylül 1922’de Türk Ordusunun İzmir’e girdiğinde, kayıtların bittiği, Rum eczacının da buraları terk etmiş olduğu anlaşılır. Eczacı Ali Bey Eczacı Ali Bey’in kızı Eczacı Nurhayat (Dermancı) Mertoğlu Halk Eczanesi’nin tarihçesini şöyle anlatıyor; “1884 doğumlu Ali Bey ebeveynleriyle birlikte Balkan Savaşları (1912-1913) öncesi Makedonya’nın Köprülü (Veles) kentinden Türkiye’ye gelmiş, İstanbul’da eczacılık eğitimi almış. Savaş sonrasında doğduğu toprak olan Köprülü’ye dönmüş. 1922 yılında tekrar Türkiye’ye gelip, bir süre Turgutlu’da resmi görevli olarak çalışmış. 1 Nisan 1923’te üyelerinin tamamı Türk olan “İzmir Eczacılar Cemiyeti” kurulmuş. Ali Bey de işte o günlerde eczane açmaya karar vermiş. Konak, Alsancak, İkiçeşmelik, Tilkilik bölgelerinde eczaneler olduğundan, bu semtlerde eczane açması olası değilmiş. O tarihlerde her istenilen yere eczane açılma izni alınamazmış. Gerekli müracaatlarını yaptığında; bir sokakta 2 eczacı olamayacağına dair kanuna göre; eczanesi olmayan bir mahallede işyeri açabileceği bildirilmiş. Ali Bey’e Kapılar semtinde Kurtuluş Savaşı öncesi Rum bir eczacıya ait olan yıkık bir yer gösterilince; burayı tekrar kullanılır hale getirmiş. Bu eczane 1930 yılındaki selden büyük zarar görünce, şimdiki yerine taşınmış.” 8 Eylül 1922’de hazımsızlık çeken Manoli ve Vangelis Cumhuriyet öncesinde özellikle Rum kökenli kişilerin yaşadığı Kapılar semti Aya Vukla Kilisesi çevresinde yer almaktaydı. Aya Vukla, Ortodoks inancına göre İzmir’in koruyucu aziziydi. Rum eczacı bu kilise yakınına eczanesini açarak, geniş bir kitleye hitap etmiş olmalıydı. Ali Bey 1923 yılında eczanesini kurarken yıkıntılar arasında Rum eczacının ilaç kayıt defterini bulmuş. Bugün Halk Eczanesi’nde koruma altına alınmış olan deftere kendisi de kayıt tutmaya devam etmiş. Torun Eczacı Ali Dermancı’nın izniyle defteri incelediğimde; defterin 8 Eylül 1922 gününe kadar işlenmiş olduğunu, sonrasında hiçbir kayıt düşülmediğini gördüm. Rum eczacının genelde Fransızca olarak kayıt tuttuğu ilaç defterinde; Rum kökenli hasta isimleri yanında, az sayıda Türk, Ermeni, Yahudi ve Levanten isimlerine de rastlanıyor. 8 Eylül günü Rum kökenli Manoli ve Vangelis isimli 2 hastaya hazımsızlık ile ilgili ilaçlar hazırlanmış, 30’ar kuruş ücret alınmış.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.