ARALIK2020
LUC FERRY
Ustam Bellediklerim
Luc Ferry
Hegel, felsefenin, “yaşanan zamanı düşünce içinde kavramak” olduğunu söylüyordu. Bu sayıdan başlayarak siz İzmirlife okurlarını, “ustam bellediğim” ve Türkiye’de de az tanınan bazı yazar, edebiyatçı ve felsefecilerle buluşturacağım… Yaşanan zamanı kavramaya ne dersiniz? Aristoteles mi, Descartes mı? Bazen kendi kendime sorarım; eğer çağdaşlarımız hala onları okumaya devam etselerdi, acaba hangisini daha fazla kınarlardı. “Doğal olduğu” için köleliği doğrulamış olmasından ötürü birincisini mi, yoksa insanları hayvanlardan son derece iyi bir şekilde ayırmak suretiyle işi, hayvanları sıradan makineler olarak düşünmeye kadar vardırdığı için ikincisini mi? Bu ayki konuğumuz Fransız Sosyolog Luc Ferry… Giriş cümleleri de Luc Ferry’nin Yapı Kredi Yayınlarından çıkan “Ekolojik Yeni Düzen” adlı kitabından… Şöyle devam etmiş Ferry: "Demokratik kültürümüzün içine işlemiş olan hayvansever zihniyette, insanlık ile hayvanlar alemine dahil olma arasındaki ayrımın etik bir anlam taşıyabileceği fikri dogmatik görünmektedir. Bu fikir, farklı olma hakkı ideolojisinin hemen hemen her yerde egemen oldu…" İnsan dışındaki doğanın, örneğin ağaçların, bitkilerin, toprağın, hayvanların yaşama hakları, ilişkiler hukuku var mıdır? Varsa bunları kim düzenleyecektir ve ne adına? Fransız felsefeci Luc Ferry'nin, tarihte belgelenmiş olaylara dayanarak yazdığı ve tartıştığı bu kitap doğaya ve doğayla ilişkilerimize yeni bir bakış getiriyor. "Ağaç, hayvan ve insan" denkleminde, insanlık tarihi boyunca süregelmiş olan çözümsüz bir sorunun da altını çiziyor: İnsanoğlunun doğa karşısındaki konumu nedir? İnsan, doğa karşıtı bir varlık mıdır? "Doğayla Sözleşme" mümkün müdür?