OCAK2021
JAPON KURTARMA GEMİLERİ
Vladivostok’ta esir Türkler ve “Heimei Maru” Japonya, Nisan 1920’de Rus uzak doğusundaki Vladivostok bölgesini tamamen kontrol altına aldığından, bölgede bulunan Türk esirlerin sorumluluğu Japonlara geçmişti. 1921 yılının Şubat ayında Japon askeri yetkilileri, esir Türkleri ülkelerine taşımak için Heimei Maru isimli gemiyi göndermişlerdi. Aracılık yapan İngiltere; Anadolu’daki direnişe destek olacakları bahanesiyle esirlerin naklini geciktirmişti. Heimei Maru gemisine binenler arasında yedek subay Halil Ataman da vardı. Hatıralarını her gün not etmişti. 1916’da askere alınmış, aynı yıl Ruslara esir düşmüş, yıllarca yurda döneceği günü beklemişti. Gemiye 1030 kişi binmişti. Bunların 12’si Türk esirlerinin orada evlendikleri eşleriydi. 22 Şubat 1921’de gemi hareket etmiş, 5 Nisan günü Midilli açıklarına gelmişken, yolları bir Yunan savaş gemisi tarafından kesilmişti. Yunanlılar esirlerin kendilerine teslimini istemiş, kaptan Yarbay Yukichi Tsumura esirleri vermeyince; gemiyi 12 Nisan'da Pire limanına çektirmişlerdi. 395 hasta 6 Ağustosta Pire’den İstanbul’a gönderilirken, Halil Ataman’ın da içinde bulunduğu grup 17 Ekim 1921’de Sardunya adasındaki esir kampına gönderilmişler, 19 Haziran 1922’ye kadar orada kalmışlardı. Ancak 25 Haziran 1922’de İstanbul’a varabilmişlerdi. Halil Ataman’ın yaklaşık 8 yıllık esir hayatının 415 günü Yunanlıların elinde geçmişti. (4) İzmir Limanında bir Japon gemisi ve Tokei Maru Japonya, Kurtuluş Savaşı süresince İstanbul ve Ankara hükümetlerine eşit mesafede durmuş, bir denge politikası gütmüştü. 8 Eylül 1922 tarihini taşıyan bir kartpostalda İzmir limanına demirlemiş bir Japon gemisi görülmektedir. Limandaki halk gayet sakin biçimde günlük hayatını sürdürmektedir. Yaklaşmakta olan Türk ordusundan dolayı bir panik havası yoktur. Bazı Yunan kaynakları bu fotoğraftan yola çıkarak bir tarih yazmaya çalışmaktadırlar. Yunan Empos gazetesi “Bir Japon gemisinin Türk askerinin baskısına rağmen İzmir’den kaçan Rumları kurtardığını” yazmıştır.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.