NISAN2021
EUGENE IONESCO
Eugène Ionesco: "Konuşmak anlamsızdır, susmak daha da anlamsızdır" Ionesco’yu 20’li yaşlarda Ferhan Şensoy’dan ilk kez duydum… Türk tiyatrosunun evrimleşmesi için gerekli olan alt yapı halk tiyatrosunun bizatihi kendisinde bulunmaktadır. Tanzimat Döneminde Batılı tiyatro anlayışını merkeze alan yazılı Türk tiyatrosu geleneği, bir yandan geleneksel olan, doğulu halk beğenisini reddederken, bir yandan halk sanatının evrilmesinin ve giderek çağdaş bir forma dönüşmesinin engellenmesine sebep olmuştur. Oysa yirminci yüzyılda Batı tiyatrosunun ülkemizde de en büyük sanatçıları olarak kabul gören Bertolt Brecht, Eugene Ionesco, Dario Fo gibi tiyatro adamları sanatsal anlayışlarını, aynı evrimleştirme üzerine kurup başarıyı yakalayabilmişlerdir. Ferhan Şensoy’un oynadığı ve daha sonra Ferhangi Şeyler’de gönderme yaptığı hikaye “Kel Şarkıcı”dır. 1952 yılında Ionesco tarafından yayımlanan Kel Şarkıcı, Noctambules Tiyatrosu’nda aldığı aşırı tepkilerden dolayı ancak 25 kez oynanır. Yalnızca Renée Saurel ve Jacques Lemarchand gibi eleştirmenlerin savunduğu oyun, uzun süre sahne görmez. Ancak birkaç yıl geçmeden oyunun yazgısı tümüyle değişir. Ionesco’nun birinci dönem oyunlarından olan Kel Şarkıcı, 1957’den beri Le Théâtre de la Huchette’de Quartier Latin’de küçücük bir tiyatroda sahnelenmektedir. Artık türünün bir klasiği olan oyun, Paris’i ziyaret eden turist ve halkın beğenisine sunulmuştur. Nicolas Bataille oyunun hâlâ gösterimde olmasını oyun kişilerinin ve oyuncuların yaş sorununun olmayışına bağlamaktadır. Paris ziyaretlerimizin birinde 64 yıldır aralıksız oynanmakta bu oyunu izleyen şanslı “turistlerden” biriydik. Varlığını sürdürmesine hizmet etmek amacıyla, uzun yıllar daha sahne alacak gibi görünüyor.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.