MAYIS2021
OSMAN HAMDİ BEY
Almanların ve Amerikalıların gözüyle müzeci Osman Hamdi Bey Osman Hamdi Bey ve Carl Humann Osmanlı Devleti, 1864’te Bergama-Dikili yol güzergahının modern usullerle inşası için Carl Humann isminde bir Alman inşaat mühendisini görevlendirmişti. Humann bölgede bulunduğu sırada tarihi Bergama Kalesi duvarları üzerine 8. yüzyılda yapılmış heykel kabartmalarını fark edince; yetki almadan Bergama Kalesinde (Akropolis) kazı yapmaya başlamıştı. Buradan çıkardığı tarihi eserleri Berlin müzesine göndermişti. Yerel yöneticilerin, halkın ve basının tepkileri nedeniyle 3 Nisan1886’da Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey ve Aydın bölgesi müze müdürü Demosthenes Baltazzi Bergama’ya gelmişlerdi. 6 yıldır müze müdürü olan Osman Hamdi Bey’in ilk Bergama ziyaretiydi. Humann ile Hamdi Bey iyi anlaşmışlardı. Humann’a göre, Hamdi Bey; “Alçak gönüllü, sevgi dolu, kusursuz bir dünya adamı olarak yabancı araştırmacılara yol gösterici ve geliştirici yönde yardımlarını sunmuştu. Özellikle bizim Bergama kuruluşumuz (Pergamenisches Unternehmen) kendisine sonsuz teşekkürlerini borç bilmektedir. Bu arada Hamdi Bey, bugüne kadar toparlanan yazıt ve mimari eserleri zaten bize bırakmıştı; kendine ayırdığı birkaç eseri Konstantinopolis'teki yeni düzenlenen okula götürmüştü. Berlin'de bulunan eserlerin devamı olan parçalar, imtiyaz anlaşması gereği, bize söz verilmişti. Ekselansları Türk Müzesi için ayrıca Pazar Yeri'nde bulunan Gigantların Savaşı’nı canlandıran birbirleriyle ilgili iki ayrı dev kabartma parçalarını ve buna ilaveten tiyatrodan çıkan maske ve girlandlarla (çelenk) süslü arşitravı (kiriş) talep etmekteydi. İlk üç parça paketlenip Dikili'ye oradan da Konstantinopolis'e gemi ile gönderildi. Sonradan, Sultan'ın bu çok önemli parçaları Kraliyet Müzesine bırakmasına vesile olan Konsolos'a sonsuz teşekkürlerimizi sunarız ve bunların hepsi Hamdi Bey'in müsaadesiyle gerçekleşti. Bu yüce davranışa karşılık bir hediye niteliğinde iki adet eksiksiz sayılabilecek Bergama'da bulunmuş Ammon ve Hermafrodit heykelleri kendilerine verilmiştir.”(3) Osman Hamdi Bey’in, 1896’da Sadrazamlığa ve Maarif Nazırlığı’na konuyla ilgili resmi raporunda kazı görevlendirmesiyle ilgili ayrıntılı bilgi verilmekteydi. “Almanyalıların önceden aldıkları ruhsat gereğince Berlin’e nakletmiş oldukları Pergamon Sunağı’nın parçalar halinde taşınmasının, eserden geriye kalan yıkıntı ve parçaların son defa olarak bulup, 70 (yetmiş) sandık içine koydukları 1917 (bin dokuz yüz on yedi) parçanın da Berlin’e ulaştırılması isteğinde bulunmuşlardır. Eğer ki önceden verilen kazı araştırması izninin sürenin sona ermiş olması nedeniyle kazıda elde edilen söz konusu parçaların nakline yetkileri bulunmamakla birlikte, bunların Almanya müzesince ehemmiyeti haiz olduğu ve Müze-i Hümayunca işe yarar şeyler bulunmadığı” anlatılmaktaydı. Zeus Sunağı, 19. yüzyılın ikinci yarısında, yoğun olarak 1870’li ve 1880’li yıllarda Alman arkeologlar, araştırmacılar, konsoloslar marifetiyle aşama aşama sandıklarla Bergama-Çandarlı-İzmir güzergahıyla Berlin Müzesine intikal ettirilmişti.(4)