OCAK2022
YORGANCIOĞLU AİLESİ
Siyaseti yönetip markalar yaratan Yorgancıoğlu Ailesi Dedeleri Cebbarzâdeler, 17-19’uncu yüzyıllar arasında Bosna-Hersek’i yönetti.Torunlarından biri, Türk siyaseti tek partili sistemden çıkış sancıları çekerken Adalet Partisi’ni kurdu. İki amca oğlu, Süleyman Demirel’i Türkiye’nin üç kuşağına hediye etti. Moda, sanayi ya da ticaretteki Yorgancıoğulları da ailenin adını marka yaptı. Onlar, Osmanlı ‹mparatorluğu’nun Bosna-Hersek’te ba? kaldıran e?kıyayı sindirsin diye 1600’lerin ba?ında gönderdiği “Cebbar” ağaların soyundan. Belki yöneticilik, sava?çılık ailenin ruhunda vardı; 20’nci Yüzyıl ortasında Türkiye’de dengeler deği?ir, ülkenin gelecek 10 yıllarına damgasını vuracak siyaset yapılanırken, Cebbarzâde torunları tarih sahnesindeki rollerini aldı yine. Öyle bir rol oldu ki bu; nine-dedelerimizi, anne-babalarımızı, bizi, çocuklarımızı yöneten; yani etkisi 50 küsur yıldır süren merkez sağın temelindeki harç oldular. Biri ?kir ve te?kilat önderi, diğeri ‹zmir neferi olarak Adalet Partisi’ni kurdular. Sonra bize Süleyman Demirel’i yadigâr bıraktılar. Cebbarzâdelerin torunu Yorgancıoğulları anlattı: Hem mühendislikten modaya; Mey ‹çki, Kipa, Dorya, gibi markalara uzanan soyadlarının hikayesini, hem de Türkiye yakın tarihinden bir dönemi... Cebbarlıktan yorgancılığa... 17’nci Yüzyıl... Osmanlı’nın Duraklama Dönemi... Saraybosna’da eşkıya, halkı taciz etmeye başlıyor. Sultan emir veriyor; bölgede inzibatı temin etmek üzere Konya’da yaşayan Zülfikâroğulları Aşireti, bir başka aşiretle birleştirilip askeri güç olarak gönderiliyor. Tarih boyunca Türkmenistan-Sivas-Yozgat-Konya hattını yurt edinen Zül?kâroğulları, “cebbar” yani savaşçı, yiğit sıfatıyla Bosna-Hersek’in beyi oluyor. Bölgede düzeni sağladıktan sonra saray, “Orada kalın” deyince aileleriyle oraya yerleşiyorlar. Cebbarzâdeler namıyla, 200 yıl boyunca bölgenin egemeni olarak askeri iaşe ediyor, sefere gönderiyorlar. Nasıl ki ailenin ilk Bosna-Hersek Beyi Zül?kâr Ağa ise, 1800’lerin ortasında Anadolu’ya dönme kararı alan da torunu Zül?kâr Ağa oluyor. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna-Hersek’e girince Ağa’ya diyor ki “şimdi de bize hizmet edin. Hasılatı bize gönderin.” Zül?kâr Ağa "Biz başka bir sancak altında olamayız" diyor; aile önce İstanbul’a, sonra İzmir’e geliyor. Zül?kâr Ağa’nın 11 yaşındaki oğlu Muharrem’in tuttuğu meslek, ailenin soyadını belirliyor. Torunu Hayri Yorgancıoğlu, büyükannesinden dinlediği hikayeyi anlatıyor: “Ağa çocuğu olarak yetişmiş bunlar. Meslek yok. O zamanlar el sanatları çok tutuluyor. Yorgancılıkta İzmir’de en önemli el sanatı. Her sene yarışlar yapılırmış; en güzel yorganı kim dikti, diye. Dedemiz Muharrem Bey, Hisarönü’nde meşhur bir yorgancının yanına çırak olarak giriyor. Gün geliyor, dükkân sahibi hacca gidecek.