OCAK2022
ROTA: SARPINCIK FENERİ
Sarpıncık Fenerinde gün batımı Urlalı Yörüvecez grubu Sarpıncık köyünden başladıkları yürüyüşte önce köy camisini ve burada her yıl geleneksel olarak tekrarlanan arife yemeği için ocakların kurulduğu yeri gezdiler. Sonrasında Sarpıncık fenerine ulaşan Yörüvecez grubu dönüş yolunda Gönsüz koyuna uğrayarak harika bir parkuru tamamladı. Güzel bir sonbahar günü araçlarımızı Sarpıncık köyüne bırakarak yürüyüşümüze öncelikle köy camisini ve burada her yıl geleneksel olarak tekrarlanan arife yemeği için ocakların kurulduğu yeri gezerek başladık. Yüzyıllardır süren bu geleneğin Bedrettin destanında bu topraklarda gerçekleşen isyanın Börklüce Mustafa ve müritleri tarafından başlatıldığını duymuştuk. Sarpıncık köyünde, her yıl Ramazan Bayramı arifesinde köyün kadınları evleri dolaşarak yemek için malzeme toplar. Tüm köy halkı bütçeleri oranında katkıda bulunur. Bu bayram sabahına kadar sürecek olan bir yemeğin başlangıcıdır. Akşam olduğunda cami avlusunda herkesin katılımı ile yemek hazırlıkları tamamlanır. Sabaha kadar süren bu eylem bayram namazından sonra herkesin ihtiyacı kadar aldığı yemeklerin dağıtılması ile son bulur. Fenere doğru Caminin önündeki yoldan fenere doğru kekik kokularının arasında yürüyüşümüze başladık. Karaburun yöresinde eksik olmayan rüzgar Ege denizinden almış olduğu iyot kokusunu bizlere getiriyor ve ciğerlerimize bayram ettiriyordu. Maalesef bu içinde bulunduğumuz güzelliklerin dışında RES’lerin (rüzgar enerji santralleri) oluşturduğu görüntü kirliliği eşliğinde patikalardan yola koyulduk. İnsanoğlu eli ile yaratılmış ve yarımadanın neredeyse yüzde 80 yaşam alanını kaplayan, burada yaşayan, hayvancılık ile geçinen köylünün meralarının bu çirkinliğe feda edimesini, kuralına uygun olmadan köylerin dibine dek kurulan RES pervanelerin kulakları sağır edici, psikolojiyi bozacak periyodik sesinin ve gölgesinin yarattığı sorunları her yürüyüşke tekrar tekrar konuşuyorduk, yine konuştuk tabii… Patikamız fenere doğru zaman zaman yükselen ama daha çok yokuş aşağı şeklinde rahat bol manzaralı yürüyüşümüz sohbetler eşliğinde, yarımada hikayelerini konuşarak sürdü. 1938 tarihinde kurulmuş olan emektar deniz fenerine yaklaşıyorduk. Geçmişte fener görevlisinin yaşamış olduğu şirin, küçük bir ev ve yanında yükselen fenere ulaşmamız çok uzun sürmedi. Bugün artık güneş enerjisi ile çalışan fener Karaburun'un oldukça tenha bir bölgesinde yer alıyor. Ege Denizi'nin masmavi güzelliği karşısında denizden yaklaşık 100 metre yükseklikteki bu sevimli fener 12 metrelik siyah beyaz kulesi ile geçen gemileri selamlayarak yalnızlığının hüznünü bir nebze olsun hafifletme peşindeydi sanki... işte nihayet buradaydık sırtınızı fenere yasladığınızda sol tarafta Sakız Adası sağ tarafınızda Midilli Adası manzarası karşısında adeta hepimiz kendimizi Ege denizi üzerinde uçan martılar gibi hissettik. Yaz aylarında ziyaretçisi çoktur fenerin, hiç yalnızlık çekmez. Gün batımının çok güzel izlendiği fenerin altında oturacak yer bulamazsınız. Sandalyesini içeceğini alan buraya gün batımını izlemeye gelir. Ama ne yazık ki gelenlerin bazıları çöplerini bu güzelliğe terk ederek sanki hiç onlar yapmamış gibi arkalarını dönüp gidebilmekte, çok üzücü. Mevsim kışa döndüğünde fenerin ziyaretçiside azalır, derin mavi içinde rüzgarın sesinin ortak olduğu yalnızlığı başlar. Evrendeki yerinizi sorgulamak istiyorsanız Sarpıncık feneri kış ayları için çok uygun bir yer...
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.