TEMMUZ2022
19. YÜZYILDA MODA
ON DOKUZUNCU YÜZYIL SONRASI MODA DÜNYASINA BİR BAKIŞ Modanın tarihi çok eskilere dayanır. Giysilerin anlamı yüzyıllar boyunca değişim göstermiştir. Giysi aynı zamanda kişinin sosyal statüsünün bir temsili olarak kendini ifade eder. On dokuzuncu yüzyılın kadınları için belirli kurallar geçerliydi. Ev işlerinde rahat hareket edecek giysiler seçilirken, dış giyimde açık pastel renkler, kurdeleler, danteller ve fiyonklar kullanılır, giysilerin fazla gösterişli olmamasına dikkat edilirdi. Viktorya dönemi kadınının giyim kuşamı, yalnızca mesaj taşımakla kalmadı; aynı zamanda kadının davranışının kalıba sokulması amacına da hizmet etti. O günün kadınları üzerine yapılan incelemeler 1879 yıllarının İngiliz kadının giysilerinin dizlerine dolandığını, çektikleri sıkıntıları bir kat artırdığını ve hareket yeteneklerini ortadan kaldırdığını göstermiştir. Dar bluzlar ve dar yenler, kabarık etekler, ayak bileklerine kadar uzanan giysiler ve yerlere değen uzun kadın külotları… Bunların hepsi kadının hareket yeteneğini sınırlamaktaydı. On dokuzuncu yüzyıl boyunca tüm İngiltere ve Amerika’da evrensel boyutta denebilecek yaygınlıkta giyilen, bağlarla sımsıkı oturtulan “sıkı bağlı korseler”in o günün kadınlarının sıkışmışlığını yansıtması bakımından ilginçtir. Şeritli sıkı korselerin savunucuları, “disiplin”, “boyun eğme”, “bağlılık” gibi şeylerden söz ediyorlardı. Bu korselere karşı çıkanlar, onu Çinlilerin ayak bağlama uygulamasına benzettiler ve deformasyona yol açtığı görüşünde direttiler; belin, yumuşak, kemiksiz bölgelerindeki yaşamsal organları sıkıştırmasından, kaburgaları yerinden oynatmasından ve genel olarak zayıflığa, bitkinliğe, halsizliğe yol açmasından kaygı duydular.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.