MARTNISAN2024
2024 KÖTÜ SEÇİMLER YILI
2024 Kötü Seçimler Yılı! 2024 “tarihin en büyük seçim yılı” olarak anılıyor. ABD’den Brezilya’ya, Hindistan’dan Kore’ye kadar dünya çapında dört milyardan fazla insan (küresel nüfusun çoğunluğu) ulusal ve bölgesel seçimlerde sandık başına gidecek. Biz de Mart sonunda yerel seçimlerde oy kullanacağız… Bu seçimlerin çoğunda sağ görüşlü ve sıklıkla otoriter bir dürtüye sahip popülist politikacıların yeniden canlanacağı öngörülüyor… Popülist liderler arasında neredeyse evrensel olan bir duruş da “iklim miklim krizi yok” diyerek dünyadaki acil iklim durumuna karşı çıkmaları… “Dezenformasyon ve demagoglar… Bu sandıklardan dertlerin en büyüğü olan iklim krizine çözüm çıkmaz…” diyenlerin sayısı hiç de az değil. Sağ politikacılardan başka ne beklenir ki diyebilirsiniz… Bazı sözde solcu politikacılardan beklenen de bu zaten… Sağcı veya solcu olsun fark etmiyor… Dünya genelinde çevrecilere gösterilen popülist tepkinin iklim çöküşüne karşı mücadeleyi tehlikeye attığı kesin ve buna acilen karşı çıkılması gerek. Aksi takdirde gezegenimizde büyük bir yıkımla karşı karşıya kalacağız. Popülist liderler “dezenformasyon” ve “demagoji” peşindeler. İnsanlara net sıfır sera gazı emisyonuna geçilmez ise ne olabileceği konusunda gerçek söylenmiyor maalesef. Gerçeklerden habersiz milyarlarca insan var ve gerçekleri çarpıtan demagog politikacılar ahaliyi bilerek korkutuyor. Hatta açıkça yalan söyleniyor. ABD’de çevre konusunun en önemli ismi iken istifa eden ya da etmek zorunda bırakılan John Kerry, Londra’daki bir röportajda Guardian’a şöyle konuşmuş: “Erteliyorlar ve buradaki seçimlerinin ardındaki siyasi motivasyonlar nedeniyle tüm dünyayı riske atmaya hazır dezenformasyon kalabalığının bir parçası bunlar.” Kerry’nin bu baharda ABD iklim şefi görevinden ayrılacağı haberi Ocak ayında geldi, ancak henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Kerry, Joe Biden’ın 2021’de göreve gelmesinden bu yana iklim özel elçisi olarak görev yapıyor ve daha önce Barack Obama’nın ikinci başkanlık döneminde dışişleri bakanı olarak görev yapmıştı. Kerry’nin şu sözleri ayrılmakta kararlı olduğunun önemli bir göstergesi: “Yaptığımız hiçbir şeyin, Başkan Biden’ın yapmaya çalıştığı hiçbir şeyin herhangi bir siyasi motivasyonu veya ideolojik mantığı yok. Bu tamamen bilime, iklime neler olduğunu açıklayan matematiğe ve fiziğe aykırı!” Her ne kadar Kerry belirli çıkar gruplarının veya politikacıların isimlerini vermeyi reddetse de, sözleri birçok kişinin, dünya çapında milyarlarca insan sandık başına giderken bu yıl ABD seçim kampanyalarında ve diğer ülkelerde iklimin silah haline getirilebileceği yönündeki endişelerini yansıtıyor. Bakalım sağ politikacılar ne yapıyorlar Beyaz Saray’da ikinci dönem Cumhuriyetçi aday olmak için kampanya yürüten Donald Trump, iklim bilimi konusunda defalarca şüphe uyandırdı ve ABD’yi Paris anlaşmasından çıkaracağına ve Biden’ın benimsediği temiz enerjiyi destekleyen politikaları geri çekeceğine söz verdi. Trump yalnız değil; dünya genelindeki sağcı partiler ve popülist liderler, iklim krizi ile mücadelenin çok pahalı olduğunu ya da hiçbir anlamı olmadığını iddia ederek iklim politikalarına karşı artan tepkiyi körüklüyor; X gibi sosyal medya platformlarının kullanıcıları ise iklim değişikliğini inkâr edenlerin yalanları ve dezenformasyonları ile giderek daha fazla bombalanıyor. Seçim şu: İklim krizinin en kötü sonuçlarından kaçınmak için bunu zamanında yapabilecek miyiz? Soru şu; açgözlü olduğun için kafanı kuma gömüp işini her zamanki gibi mi yapacaksın? Bazı ülkelerin acil iklim durumunu göz ardı ederek kısa vadeli kârları artırabilecekleri inancıyla iklim eyleminden geri adım atmaya yöneleceklerini düşünenler bence haksız değiller. Ama dünyadaki gidişat seçimi kazanmaya çalışan politikacıların anlayamayacağı şekilde kötü gidiyor. İşte size pek yeni üç gelişme: Antarktika’daki deniz buzu üst üste üçüncü yılda endişe verici düzeyde düşük seviyeye ulaştı. Kıta etrafında yüzen buzun boyutu art arda üç yıl boyunca 2 milyon kilometrekarenin altına düştü ve bu da kritik sonuçlara gebe… Antarktika’nın deniz buzu her Eylül ayında zirveye ulaşıyor, ancak geçen yılın maksimum kapsamı, önceki rekoru yaklaşık 1 milyon kilometrekareyle rekordaki en düşük seviyeydi. Bilim insanları geçen yıl buzun yeniden ne kadar az büyüdüğünü ve daha önce görülenlerin oldukça gerisinde kaldığını görünce şok oldular. BM rakamlarına göre her yıl 1,2 trilyon ton buz kaybediyoruz. İklim değişikliği gerçekleri listemizdeki bu maddenin anlaşılması zor olabilir çünkü kavrayışımızın ötesinde bir hacimle uğraşıyoruz. 1990’ların ortasından bu yana yaklaşık 28 trilyon ton buz kaybettik; bugünün erime hızı yılda 1,2 trilyon ton. Bunu daha iyi anlamanıza yardımcı olmak için, insan yapımı tüm nesnelerin toplam ağırlığının 1,1 trilyon ton olduğunu belirtelim. Bu, dünyadaki tüm canlıların ağırlığıyla hemen hemen aynı ağırlık. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre son zamanlarda hava kirliliği yılda 9 milyondan fazla insanı öldürdü… Güney Asya ve Afrika’da gelişmekte olan sıcak noktalar, önümüzdeki yıllarda kötü hava kalitesiyle karşı karşıya kalacak, ancak bir umut ışığı da var. Sigaranınkine benzer olumsuz sağlık etkilerine neden olan PM10 veya PM2.5 gibi kirletici parçacıklar aslında güneşin ısısını hapsetmek yerine yansıtır. Atmosferi 1,5 °C ısıtmaya yetecek kadar sera gazını atmosfere pompaladık, ancak ince parçacıklar şimdiye kadar sıcaklığı 1,1 °C civarında tuttu. Daha fazla güneş ışığını yansıtmaya yardımcı olmak için parçacıkların atmosfere kasıtlı olarak yayılmasını önerildi, ancak potansiyel öngörülemeyen sonuçlar bunun yapılmasını engelledi. 2023 sonunda bilim insanlarının ortak aklı şunu söylüyor: Artık doğal afetleri kesin olarak insan kaynaklı iklim değişikliğine bağlayabiliriz. Veri eksikliği ve ilişkilendirmeyi tespit etmeye yönelik gelişmiş teknikler, her aşırı hava olayıyla ne kadar ilgilenmemiz gerektiğini söylemeyi zorlaştırıyor. Ancak uzmanların, Kuzey Amerika 2023 yaz sıcak hava dalgasının 30 kat daha fazla gerçekleştiğine inandığı, Hindistan sıcak hava dalgası gibi şeyleri ne kadar olası hale getirdiğimizi artık kesin bir şekilde söyleyebiliriz. Ve bunların tek nedeni var : İklim krizi! Vee… Yüzyılın sonuna gelindiğinde birçok yerde havalar yaşanamayacak kadar sıcak hale gelebilir. Bu, iklim değişikliğiyle ilgili gerçeklerimizin en büyük felaketi olabilir. Kayıp çalışma saatleri, özellikle uzun süre devam ettiğinde aşırı sıcaklığın etkilerinin yalnızca bir örneği… Diğerleri arasında tarımsal verim kayıpları, hastalık taşıyan sivrisineklerin yayılması ve artan iklimlendirme ihtiyacı ile birlikte enerji tüketimi yer alıyor. Mevcut yolda iklim değişikliği yüzyılın ortasına kadar küresel GSYİH’nın yüzde 11 ila 14’üne mal olabilir. Yüksek emisyon senaryosunda gerileme yüzde 18’lik bir kayıp anlamına gelirken, 2°C’nin altında kalmak hasarı yalnızca yüzde 4’e düşürecek. İklim değişikliğini sona erdirmenin önümüzdeki yirmi yılda 300 milyar ila 50 trilyon dolara mal olacağı öne sürüldü. Fiyat etiketi 50 trilyon dolar olsa bile, bu yılda 2,5 trilyon dolara, yani küresel GSYH’nin yüzde 3’ünün biraz üzerine çıkıyor.