OCAKSUBAT2025
İKLİM FALI
2025’in iklim falı fena görünüyor Yeni yılın ilk yazısına kötü haberle başlamak istemiyorum ama 2025 yılı, iklim açısından kötü bir mirasla başladı. 2024’te yaşanan sıcaklık artışı ve La Nina’nın etkisinin henüz belirginleşmemesi, gelecekteki iklim durumu hakkında endişeleri artırmış durumda. Bilimsel belirsizlikler ve süregeldikçe kötüleşen iklim koşulları, 2025’in daha da zorlayıcı bir yıl olabileceği beklentisini doğuruyor. Bu durum, iklim değişikliğiyle mücadelede daha acil ve etkili önlemler alınması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Ama “bizde para yok” diyen devletlerle bu iş nasıl olacak bilen yok! İklim değişikliği, 2025 ve sonrasındaki yıllar için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. 2024, birçok açıdan iklim bilimi için önemli bir dönüm noktasıydı, çünkü hem El Nino'nun etkileri devam etti hem de La Nina'nın beklenen serinletici etkileri geç başlamış oldu. Bu durum, iklim modellerinin tahmin yeteneğini sorgulamamıza neden oluyor. İklim bilimcilerinin öngörüleri, artık daha da karmaşık hale gelmiş gibi görünüyor ve bu da insanları daha fazla belirsizlikle karşı karşıya bırakıyor. İklim değişikliğinin etkilerinin görüldüğü bu dönemde, aşırı hava olayları, sıcak hava dalgaları, kuraklıklar ve deniz seviyesi yükselmeleri gibi olaylar artmaya devam ediyor. 2024’te, 2023’e göre daha sıcak bir yıl yaşanması, daha önce beklenen La Nina’nın bile bu sıcaklık dalgasını dengelememesi, doğanın dengesinin ne kadar bozulduğunu gösteriyor. Bir başka endişe verici nokta ise, iklim değişikliğinin sadece doğa üzerindeki etkilerle sınırlı kalmaması. Tarım, su kaynakları, insan sağlığı ve ekonomi gibi pek çok alanda da olumsuz etkiler gözlemlenmeye başladı. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, yoksulluk ve açlık gibi sorunlar daha da derinleşiyor. Bu durum, küresel anlamda işbirliği ve dayanışma gerekliliğini vurguluyor. Bunların yanı sıra, 2024’teki bu sıcaklık artışının, 2025’teki iklim hareketleriyle birlikte gelecekteki felaketlerin habercisi olabileceği kaygısı da var. Bu sebeple, bilim insanları, politika yapıcılar ve toplumlar olarak bu konuda acilen adımlar atmamız gerektiği bir döneme girdik. Sıcaklık artışını sınırlamak, karbon emisyonlarını düşürmek ve iklim adaptasyon stratejileri geliştirmek, sadece doğayı değil, tüm insanlığı koruma adına kritik öneme sahip. Bilim insanları da şaşkın Bilim insanları da şaşkın durumda. 2023 yılı sona ererken, “2024 çok daha sıcak olmayacak, büyük ihtimalle” demişlerdi. Çünkü onlara göre 2023, bir El Nino yılıydı, bu yüzden “son 125 bin yılda en sıcak yılımızı yaşadık” diye bir çıkarım yapmışlardı. 2024'ün ilk aylarında La Nina’nın geleceği bekleniyordu. Bu beklentiyle, 2024’ün daha serin olacağı düşüncesi ortaya çıkmıştı. Şu yazıyı yazdığım 28 Aralık günü henüz ciddi bir La Nina başlamış değildi. La Nina, Pasifik Okyanusu'ndaki yüzey suyu sıcaklıklarının normalin altında olduğu bir iklim olayı. El Nino'nun tersi ve küresel iklim üzerinde önemli etkiler yaratması beklenir. Genellikle Pasifik'in tropikal bölgelerinde meydana gelir ve okyanus yüzeyi suları soğur. La Nina, atmosferdeki hava akımlarını değiştirir, bu da dünya genelinde hava koşullarında farklılıklar yaratırdı eskiden. Galiba çok eskiden diyeceğiz. Ancak, “en azından El Nino bitti, biraz daha serinlemiş olmamız gerekmez mi?” derseniz, haklısınız. 2024’ün, 2023’e göre daha serin olması gerekirdi, fakat 2024, 2023’ten bile daha sıcak geçti. Bilim insanları da bunun nedenini tam olarak bilmiyor ve bu belirsizlik, gelecek için pek de olumlu bir işaret değil. Eğer 2024 yılı beklenmedik bir şekilde serinlemiş olsaydı, “Bilmiyoruz ama en azından bize fayda sağlayacak bir durum” düşüncesiyle bu durumu kabullenebilirdik. Ancak, olaylar tahminimizden daha hızlı bir şekilde kötüleşiyor ve neden olduğunu hâlâ tam olarak anlayabilmiş değiliz. Küresel ısınmayı ilk tahmin eden kişi kimdi? Nobel Ödüllü Svante Arrhenius 128 yıl önce!. İklim bilimcileri, iklimin hangi yönde değişeceğini tahmin edebiliyor olsalar da, kesin olarak bildiğimiz bilgi, Svante Arrhenius’un 128 yıl önce ortaya koyduğu sonuçların ötesine geçebilmiş değil. Arrhenius, “Atmosferdeki karbondioksit oranı iki katına çıkarsa, dünya yaklaşık 5 derece ısınır” demişti ve biz hâlâ aynı sonucu dile getiriyoruz. Fark, şu an yeryüzündeki ortalama sıcaklık dışında, yüksek çözünürlükle hangi bölgelerde daha fazla ısınma olacağını ve hangi alanlarda yağışların azalacağını tahmin edebiliyor olmamız.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.