ARALIK2019 Prof. Dr. Levent Kırılmaz
Düşüncenin gücü
Evrenin temel yasalarından biri de “çekim yasasıdır”, benzer benzeri çeker… Bu yasa düşüncelerimiz aracılığıyla işlemektedir. Çekim yasasını harekete geçiren de bizleriz. Bunu düşüncelerimizi kullanarak yaparız. Bolluk, bereket, başarı, başarısızlık, kaybetme korkusu vb. hepsi bu yasayla aktif hale gelir. Bizler evrendeki en güçlü mıknatıslarız. İçimizde barındırdığımız manyetik güç yeryüzündeki her şeyden daha güçlüdür. Bu çekim gücünü yayan da bizim düşüncelerimizdir. Bu en güçlü yasa sayesinde düşüncelerimiz yaşamımız içinde somut şeylere dönüşür. Düşünceler manyetik sinyaller yayar ve bu sinyaller de ait oldukları düşüncelere sizi çeker. Gönderilen her şey kaynağına geri döner ve o kaynakta bizleriz. Televizyon istasyonlarının vericileri, görüntüye dönüşen frekanslar aracılığıyla yayın yaparlar. Her kanalın bir frekansı vardır. Televizyonu bu kanala ayarlarsak görüntüleri izleriz. Kanalı seçtiğimizde frekansı da seçeriz ve böylece o kanalın yayınlamakta olduğu görüntüleri izleriz. Bizler de aynı mantıkla, birer yayın merkezleriyiz. Evrenin en güçlü istasyonlarıyız. Bizim ilettiğimiz frekanslar hayatımızı şekillendirir, bizim hayatımız da dünyayı şekillendirir. Düşüncelerimizden elde ettiğimiz görüntüler yaşamımıza ait görüntüler haline gelir. Düşüncelerimizle hayatımıza yön verip düşlediğimiz hayatı yaşamak mümkün iken neden her kes bunu başaramaz? Bunun başlıca nedeni, olmasını istediklerimiz yerine olmasını istemediklerimize odaklanmak, onları düşünüyor olmamızdır. “İstemiyorum” kelimesi evren için çok önemlidir. Çekim yasası bir şeyi iyi ya da kötü olarak algılamaz. O sadece düşüncelere yanıt verir. “İstemiyorum” kelimesini duyduğunda da herhangi bir yorum yapmaz. “Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür..” “Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür..” “Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür..” “Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür..” “Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür..” “Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür..” “Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür…" (Mahatma Gandghi) Örneğin “geç kalmak istemiyorum” dediğinizde sizin bunu istemediğinizi duymaz, öyle anlamaz. Geç kalmak istediğiniz şeklinde yorumlar. Bu cümle yerine “…………………. zamanında gitmek istiyorum” cümlesini kullanmamız daha uygun olur. “Tartışmak istemiyorum” cümlesini, “daha çok tartışmak istiyorum” olarak algılar. “Bu kadar işle başa çıkamam” cümlesini de “başa çıkamayacağım kadar çok iş istiyorum” olarak kabul eder… Günün büyük kısmını düşünerek geçiririz. Düşünceye ara verdiğimiz tek zaman, uyku hali gibi görünmekle birlikte aslında öyle değildir. Uykuya dalmadan önce düşündüğümüz şeyler üzerinde çekim yasası çalışmaya devam eder. Bu bakımdan uyumadan önce de iyi şeyler düşünmeye çalışmalıyız. Sevinç, sevgi gibi olumlu duyguları her gün hissettiğimizde kendimizi daha iyi hissederiz ve mutlu oluruz. Devamında daha fazla olumlu duyguyu da kendimize çekeriz. Güne güzel başlar ve o mutluluk duygusu içinde kalırsak ve herhangi bir olumsuz durumun da o ruh halimizi değiştirmesine izin vermediğimiz sürece çekim yasası gereği yaşadığımız mutluluk duygusunu sürekli kılacak birçok durumu da kendimize çekeriz. Ters giden bir durum dolayısıyla verdiğimiz olumsuz tepki nedeniyle işlerimiz daha da ters gider. Kendimizi moralsiz hissettiğimizde bunu değiştirmek bizim elimizdedir. Güzel bir müzik dinleyerek, şarkı söyleyerek, güzel şeyler düşünerek, çok sevdiğimiz birisini düşünerek ruh halimizi değiştirebiliriz. Gerekli durumlarda kullanmak üzere bir liste yapmamız bu anlamda çok faydalı olabilir. Bunlar güzel anılar, gelecekle ilgili hayaller, eğlenceli anlar, doğa, sevdiklerimiz, en beğendiğimiz müzik vb… Evrende sevginin gücünden daha büyük güç yoktur. Bu güç en yüksek frekansa sahiptir. Bu yüzden çekim yasasına “sevgi yasası” da denilebilir. Birisi hakkında hoş olmayan şeyler düşündüğünüzde bu çirkin düşünceleri aynı zamanda kendi hayatınıza da çekersiniz. Düşüncelerinizle başkalarına zarar veremezsiniz, bu yolla ancak kendinize zarar verirsiniz. Sevgiyi düşündüğünüzde de bundan faydalanacak ilk kişi siz olacaksınız. Çünkü iyi şeyler düşünürken kendinizi kötü hissetmeniz imkânsızdır. Ne istediğiniz konusunda son derece net olmalısınız. Aksi takdirde çekim yasası size istediğinizi veremez. Karışık frekanslar yollarsanız alacağınız sonuç ta karışık olur. Evrenin düşüncelerinizi nasıl yerine getireceği sizin sorununuz değildir. Evren için bir dolar da bir milyon dolar da birdir. Sadece evrenin bunu sizin için yapmasına izin verin. Örneğin kilo vermek için “kilo vermeye” odaklanmak yerine size göre mükemmel kilonuz neyse ona odaklanın. O zaman kusursuz kiloyu kendinize zaten çekeceksiniz. Beklenti, etkili bir çekim gücüdür. Şükretmek te isteklerimizi daha çok hayata geçirmemizi sağlayan etkili bir süreçtir. Çekim yasasını bir kerelik olay olarak görmemek, bir yaşam biçimi yapmak gerekir. “Düşüncen konuşmana,” “Konuşman hareketine,” “Hareketin kaderine yansır,” “Güzel düşün güzel yaşa.” (Mevlana) Kendinize de, başkalarının size davranmalarını istediğiniz gibi davranmalısınız. Kendinize yeterince sevgi ve saygı göstermelisiniz, yoksa yeterince önemli, değerli ve iyi şeyleri hak eden insan olmadığınız sinyalini evrene yayarsınız. Kendinize sevgi ve saygıyla yaklaşmaya başlamalı, bu sinyali vermeli ve bu frekansa geçmelisiniz. Böylece çekim yasası tüm Evren’i harekete geçirir ve hayatınız sizi sevip sayan insanlarla dolar. Mutlu olmayı öncelikli isteğiniz haline getirdiğinizde bu ihtişamlı frekans ışımaya başlayacak ve size yakın olan herkese dokunacaktır. Önce kendinizi doyurmadığınız sürece başkasına verecek hiçbir şeyiniz olmaz. Dolayısıyla önce kendinize eğilmeniz gereklidir. İlk önce kendi mutluluğunuz için ilgilenin. Siz mutlu olursanız çevreniz de mutlu olur. İlişkilerimizde başkalarından yakınmaya çok fazla alışkınızdır. “İş arkadaşım çok tembel, kocam beni çok kızdırıyor, çocuklarım çok yaramaz”…Böyle şikâyet etmek ve onların bu özelliklerini düşünmek yerine onların takdir ettiğiniz yönlerine odaklanın. Sağlımızın sırrı da çekim yasasında gizlidir. İyileşmeyecek hastalık yoktur. Placebo etkisi, çekim yasasının işleyişine en güzel örnektir. Hastalar, içinde etkin madde bulunmayan ilacın tedavi edici olduğuna o denli inanmışlardır ki, sonunda inandıkları şeyi elde eder ve iyileşirler. Kahkaha, neşeyi çekerek olumsuzluğu uzaklaştırır ve mucizevi iyileşmeler sağlar. Yaşlanmaya dair tüm inanışlar bizim zihnimizden kaynaklanır. Bu düşünceleri bilincimizden atarak ebedi gençlik ve sağlık üzerinde yoğunlaşabiliriz. Toplumun hastalık ve yaşlanma konusunda verdiği olumsuz mesajları dinlemeyin, size bir yararı yoktur. Olumsuzluklara odaklandığınızda onları çoğaltır ve kendi yaşamınıza da olumsuzluk getirirsiniz. Olumsuzluklara odaklanarak dünyaya yardım edemezsiniz. Dünyaya dair sorunlara odaklanmak yerine dikkatinizi ve enerjinizi güvenmek, sevmek, bolluk, eğitim ve barış gibi konulara verin. Hoşunuza giden şeyleri yapın ve kendinizi mutlu edin. Sizi neyin mutlu edeceğini bilmiyorsanız kendinize bu soruyu sorun. Cevabı bulup kendinizi ona adadığınızda hayatınız değişecek, evrene mutluluk ışıkları yayacaksınız. “İnsanoğlu, ağzından çıkan cümlelerin,” “Beyninden çıkan düşüncelerin..” “Bütün evreni dolaşıp tekrar onlara ,” “Geri döndüğünü bilse ; “ “Eminim çok daha dikkatli olurdu…” (Albert Einstein) Kaynak: Levent Kırılmaz, Yaşama Sanatı, Ege Üniversitesi Yayınları, Üçüncü Baskı, 2019