NISAN2021 Prof. Dr. Levent Kırılmaz
İyiliğin gücü 1
İyilik, içinde kötü hiçbir şey barındırmayan sevgi ve pozitif duygularla dolu bir kavramdır. Her insanın içsel dünyasında iyilik duygusu vardır ancak bunun boyutları ve insanın iyilik konusundaki yaptırım gücü önemlidir. İnsanın kendini bağışlaması olarak algılanan iyilik yapmak aslında iyilik yapanın affedilmesi olarak düşünülür. Ancak iyilik yapmak nasıl algılanırsa algılansın insanın motivasyonu için çok geçerli bir davranıştır. Birine yardım etmenin keyfinin içsel dünyalarında bir eksikliğin giderilmesi olarak hissedilmesi de söz konusudur. Bu sevinç dolu duygu insanda öylesine yüksek duygular yaşatır ki, insan kendisini kuş gibi hafif hisseder, ayakları yerden kesilir, sırtındaki bütün yüklerin kalktığını, içindeki ilahi huzurun ailesi ve işine yansıdığını, yaptığı bütün işlerin iyi gideceğini hissederken kalbindeki sevgi büyüdükçe büyür. Hiç bir davranış insana iyilik yapmanın huzurunu veremez. İnsanın mutlu olmasının en kolay yolu mutlu etmektir. İyilik duygusu içten gelen ve karşılıksız bir duygudur. Hepimiz durup dururken iyilik yapmak isteriz ve bu konuda herhangi bir seçimde bulunmayız, sadece içinde bulunduğumuz şartlara göre davranırız. Eğer yaşamımız boyunca sorunların üstesinden gelme konusunda ciddi boyutlarda huzursuzluk yaşamak istemiyorsanız, yardım ilkesini kalbimizin bir yerinde saklı tutmalıyız. Kalbimizde saklı tuttuğunuz yardım ilkesi bizi zor zamanlarınızda koruyarak zarar görmenizi engeller, bize kol kanat gerer, olası aksilikleri hafif zararla karşılayarak korunduğumuz duygusuyla hayata daha sıkı sarılır ve kendimizi daha güvende hissederiz. İyilik yapma duygusunu hisseden insanın kalbinde kocaman bir sevgi yumağı vardır. İyiliğin kökenine baktığımız zaman içeriğindeki sevginin dayanılmaz görkeminin tüm insanları kucakladığını hissederiz. İyilik aslında her çocukla birlikte doğar dünyaya. O sadece iyidir. Hem de en hakiki ve en saf haliyle. Ama “kötü çocuklar da var” diyebilirsiniz. Oysa onların kalbi kötü değildir. Sadece kötü davranmayı öğrenmişlerdir o kadar. İyilik çocuğun doğasıdır, yapıtaşıdır, değiştirilemez, yok edilemez. Çocuklar da yetişkinin doğasıdır. Etrafınıza dikkatlice bakın, insanlar genelde mutsuz, neyin daha önemli olduğunu unutmuşuz sanki. Para kazanmak için mutluluk ve zaman veren yetişkinler belki de en büyük bedeli doğalarına ihanet ederek ödüyorlar. Ve aslında bu da kısır bir döngüdür. Çünkü yaralanan insanlar başkalarını da yaralıyorlar. Her yaralandığımızda başkasını yaralarsak nasıl iyi bir dünya inşa edebiliriz ki? Peki, bu kısır döngüye meydan okusaydık ne olurdu? Ve arkadaşların da aynı şekilde davransalardı ve onların da arkadaşları ve hatta başkaları da… İyilik bir seçim, hobi veya jest değildir, aslında bir ihtiyaçtır. Sadece iyilik görenlerin değil iyilik yapanların da ihtiyacıdır. Başkasının yaşamına dokunduğumuzda, pek çok insanın yaşamına dokunuyoruz, bu kadar basittir. İyilik adına atılan hiçbir adımı küçümsemeden, yargılamadan iyiliğe izin vermeliyiz. Çünkü “herkese iyilik yapma şansı tanınmalıdır”. İyi olmak öğrenilebilir, tıpkı kas gibi geliştirilebilir. Bu gelişen şefkat kasıyla insanlar, etrafındaki yardıma ihtiyacı olanları daha kolayca görebilir ve yardımlarına daha kolayca koşabilirler. Bir kişinin yaptığı iyilik hareketi domino etkisi yaratarak pek çok kişinin iyilik hareketi yapmasını sağlar. Çünkü iyilik hareketi bulaşıcıdır. İyilik hareketinin pozitif etkileri, o hareketi gerçekleştiren herkes tarafından deneyimlenir ve ruh halini iyi yönde geliştirerek daha fazla iyilik yapmaları ve bu etkiyi daha fazla insana yaymaları için onları teşvik eder. İyilik hareketi, bir kişinin karşılık beklemeden iyilik yapması ve bu şekilde etrafındakilerin de içindeki karşılıksız iyilik yapma potansiyelini harekete geçirmesidir. Biri esneyince karşısındaki esnemeye başlar. Nöronlar karşımızdakini taklit etme dürtüsünü uyandırır ve bu otomatik olarak o hareketi yapmaya iter. İyilik de bumerang etkisi gösterir ve başkalarına dokunarak bize geri döner. Nöronlar sayesinde bir bireyin iyilik hareketi diğer bir bireyin içindeki merhamet duygusunu kolaylıkla aktive eder ve böylece zincirleme bir etki olur. Bilimsel çalışmalar, duygusal, fiziksel ve zihinsel sağlığın iyilik yapmakla yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Küçük te olsa iyilik yapmak vücutta bazı önemli hormonların salgılanmasına neden olur. Örneğin iyilik yapmak beynin mutluluk, sosyal bağlar ve güven kısmını uyaran endorfin hormonunun salgılanmasına sebep olur, endorfin hormonu da enerjiyi yükseltir, iyimser olmayı ve kendini iyi hissetmeyi sağlar. Yine, iyilik yapmakla aktive olan oksitosin hormonu sayesinde stres seviyesi düşerken mutluluk seviyesi artar, kan basıncı dengelenir. İyilik yapmak, çocuklarda ve ergenlerde empati ve şükran duygusunun beslenmesini sağlar. Böylece depresyon riskini ve kaygı duygusunu azaltır, daha mutlu, yaratıcı, sosyal ilişkileri güçlü ve sağlıklı bireyler olurlar. Empati yeteneği yüksek olanlar, başkalarına yardım etmeyi ve iyi davranmayı, empati kapasitesi düşük olanlardan daha çabuk öğrenirler. İyilik yapmak alışkanlık haline getirildiğinde, beyin de eylemlere uyumlanır, iyilik arzusu doğal bir hal olur. Kaynak: Yaşama Sanatı, Levent Kırılmaz, Ege Üniv. Yayınları, 3. Baskı, 2019.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.