TEMMUZAGUSTOS2023 Prof. Dr. Levent Kırılmaz
Kendin Olmak
Kendin Olmak Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. (Mevlana) Kendiniz olun ve başkalarına benzemeye çalışmayın. Bu dünyayı “dünya” yapmak çeşitlilik ister. Dünyanın her birimizin farklılığına ihtiyacı vardır. Her birimiz kendimize ait işi yaparken ve kendi rolümüzü oynarken farklılığımızı korumalı ve aynı zamanda bütünle de mükemmel bir uyum içinde olmalıyız, karışmalıyız. Her birimizin farklı olması demek, uyumsuzluk ve anlaşmazlık olması demek değildir. Bir orkestrada pek çok farklı müzik aleti vardır ve hepsi de bütünün içinde uygun yere sahiptir. Bu müzik aletleri çalınırken de bütünle uyum içinde çalınırlar. Kalbiniz en doğru yerde olduğunda ve siz bütünün hayrına olacak şekilde çalıştığınızda, sizin için yalnızca en iyi olan gerçekleşir. Spiritüel yasa gereği hepimiz biriz. Hiç bir ayrım yoktur, her şey birdir. Birlik yasası, her şeyi ve herkesi olduğu gibi, yargılamadan kabul etmek üzerinedir. Zarif, karmaşık desenleri ve ışıltılı renkleri olan bir halıyı gözünüzde canlandırın. Kullanılan iplerin hepsi aynı olsa da renkleri birbirinden farklıdır. Her renk kendi görevini yerine getirir. Koyu renkler açık renkleri vurgular. Yaşam halısını bu kadar heyecan verici kılan şey, renkleri ve dokuların farklılığıdır. Siz de bu halıdaki önemli bir ip, bütünün bir parçasısınız. İçinizde rekabet duygusuna yer vermeyin. Herkesin, bütüne sunduğu kendine özgü, belirli bir rolü olduğunu fark ettiğinizde, tüm o rekabet ruhu kaybolur ve kendiniz olursunuz. Yaşam, aslında olmadığımız bir şeyi olmayı bıraktığımız zaman çok yalın bir hale gelir. Bütünün içinde herkesin kendisine ait oynaması gereken bir rol vardır. Bu rolü en iyi şekilde oynamalıyız. Bunun için de birbirimizi sevmeyi öğrenmemiz gerekir. Sizi başka bir insan yapmak için çaba harcayan bu dünyada, sadece kendiniz olabilmek, bir insanın girebileceği en zorlu savaştır. Farklı olmak istiyorsanız kendiniz olun. Çünkü her insan özgündür, fakat pek az insan kendisi olmayı göze alabilir. Farklı olmaya çalışmak, insanı farklı yapmaz, olduğu gibi davranması, kendi olması zaten insanın en büyük farkıdır. Kendin olmak mutlu olmak demektir. Dünyadaki başlıca görevimiz kim olduğumuzu hatırlamaktır. Yüksek benliğimiz bizi uyandırmak ve gerçeği aramak üzere yola koyulmamızı sağlamak için karşımıza zorluklar ve acılar çıkarmaktadır. Yaşamınızı istediğiniz şekilde sürdürmek için kendiniz için de bir şeyler yapmaya istekli olmalısınız. Bu şekilde, sizin davranışlarınızı kontrol etmeyi kendisinde en doğal hak olarak görenleri rahatsız edebilirsiniz. Gerçekten istiyorsanız, başkalarının sizin yerinize düşünmelerine izin vermemek için kendiniz olmak, eğlenceli, değerli ve kesinlikle eksiksiz bir yaşam biçimidir. Büyük devrimler başlatmanız gerekmez. Dünyaya ve dünyada yaşayan herkese, “ben kendime ait bir insan olacağım” diyebilmeniz yeterlidir. Birçok kişi, yaşamının kontrolünü elinde tutmak yerine, kurulu bir düzenin parçası olmayı tercih eder. Çoğu zaman başkalarını kontrol etmek isteyenlere boyun eğmemek gerekir. Herkes başkalarının haklarına saygı göstererek kendi yaşamlarını nasıl sürdüreceğine karar verme hakkına sahiptir. Her kişinin hayatı benzersiz ve gerçek deneyimler anlamında diğerlerinden ayrıdır. Kimse kimsenin hayatını yaşayamaz, vücuduna girip dünyayı sizin algıladığınız gibi algılayamaz. Yaşam kısa ve başkalarının menfaatleri uğruna harcanmasına izin verilemeyecek kadar değerlidir. Yaşamın tek mantığı onu nasıl kullanacağınızdır. Hedef, kendiniz olmak, kendinizi bir bütün hissetmek ve yaşamdan keyif almaktır. HAYAT ÜZERİNE Hayatı, havaya fırlattığınız beş topla oynanan bir oyun olarak hayal edin. Havada topladığınız bu topları iş, aile, sağlık, dostluklar ve benliğimiz olarak isimlendirin. İşiniz, lastik bir toptur, onu düşürürseniz tekrar zıplatabilirsiniz. Oysa hepimiz o lastik topu tutabilmek uğruna başkalarını kırıp dökmüyor muyuz? Diğer dört top ise aile, sağlık, dostluklar ve benliğiniz camdan yapılmıştır. Eğer bunları düşürürseniz, hasar görecek ve hatta paramparça olacaktır. Asla eskisi gibi olmayacaklardır. Hayatınızdaki denge için bunu anlamanız ve bunun için mücadele etmeniz gerekmektedir. Kendinizi diğer insanlarla kıyaslayarak kendi değerinizi, varlığınızı sarsmayın. Çünkü hepimiz farklıyız ve özeliz. Hedeflerinizi diğer insanların önemli saydıkları şeylere göre tespit etmeyin. Neyin en iyi olduğunu en iyi siz bilirsiniz. Size bahşedilenleri kalbinize çok yakın tutmayın. Onlara bağlandığınızda onlar olmadan hayat anlamsız olur. Geçmişte ya da gelecekte yaşayarak hayatın parmaklarınızdan kayıp gitmesine izin vermeyin. Hayatınızı “bir gün” gibi yaşarsanız “bütün günlerinizi” yaşarsınız. Verecek bir şeyiniz olduğunda onu vermekten vazgeçmeyin. Çabalarınızın durduğu ana kadar hiçbir şey gerçekten bitmez. Mükemmel olmadığınızı kabul etmekten ve risk almaktan korkmayın. Risk almak nasıl daha cesur olabileceğimizi öğrenme şansıdır. ADAM OLMAK Çevrende herkes şaşırsa, bunu da senden bilse, Sen aklı başında kalabilirsen eğer, Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır, Hem kendine güvenebilirsen eğer. Bekleyebilirsen usanmadan, Yalanla karşılık vermezsen yalana, Kendini evliya sanmadan, Kin tutmayabilirsen kin tutana, Düşlere kapılmadan düş kurabilir, Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer, Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir, İkisine de vermeyebilirsen değer, Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz, Kandırabilir diye safları dert edinmezsen, Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz, Koyulabilirsen işe yeniden, Döküp ortaya varını yoğunu, Bir yazı-turada yitirsen bile, Yitirdiklerini dolamaksızın dile, Baştan tutabilirsen yolunu, Yüreğine sinirine dayan diyecek, Direncinden başka şeyin kalmasa da, Herkesin bırakıp gittiği noktada, Sen dayanabilirsen tek, Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen, Unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken, Dost da düşman da incitemezse seni, Ne küçümser ne de büyütürsen çevreni, Her saatin her dakikasını, Emeğini katarsan hakçasına, Her şeyiyle dünya önüne serilir, Üstelik oğlum adam oldun demektir, Rudyard KIPLING (Çeviri: Bülent Ecevit)
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.