KASIM2021
Brueghel’in Flemenk Atasözleri ve İzmir
Brueghel’in Flemenk Atasözleri ve İzmir Oğulları ve torunları da kendi gibi ressam olan Pieter Brueghel (1525-1569), 1530’ların Brüksel’inde, Osmanlı İstanbul’una seyahatler yapmış Flaman ressam Pieter Coecke van Aelst (1502-1550)’in öğrencisidir ve Coecke’nin eşi ressam Mayken Verhulst (1518-1596)’dan öğrendiği tempera tekniğiyle alegori ve köy yaşamı temaları üzerine yoğunlaşır. Tempera, su, tutkal ve boyanın çoğunlukla yumurta akıyla (bazen balmumu ile) karıştırılması ile elde edilen bir boyadır, hızlı kurur ve uzun ömürlüdür. 1551’de Flaman Rönesansı’nın önemli merkezlerinden Belçika/Antwerp’e yerleşir ve kısa sürede şehrin Aziz Luka Ressamlar Loncası’na “usta” unvanıyla kabul edilir. 1563’te hocalarının kızı Mayken Coecke (1545-1578) ile evlenir ve kısa hayatının geri kalan kısmında biri kız üç çocukları olur. Mezarı Brüksel/Kapellekerk’tedir. Antwerp, ticaret ve sanat piyasasının merkezi, Brüksel’se hükümetin merkezidir. Flaman koleksiyoncuların aradığı bir ressam olarak Brueghel, konusu alışılmadık olsa bile resimlerini yönlendiren dini idealler ve atasözleri ile Kuzey Rönesansı’nın tipik örneğidir. Dönem ressamları üzerinde biçimlendirici etkisi olan; Fransa, İtalya ve İsviçre’ye seyahatler yapan; resim tarihinde Köylü Brueghel, Yaşlı Brueghel, Baba Brueghel gibi lakaplarla anılan; doğduğu Breda şehrinin, bugün yarısının Hollanda/Breda diğer yarısının Belçika/Bree şehri sınırları içinde kalması ile her iki şehrinde sahiplendiği Brueghel, uzun yıllar unutulmuştur, ta ki Charles Baudelaire (1821-1867), her resmine bir şiir yazıncaya kadar… Buraya kadar anlattıklarım; sözü, Brueghel’in 100’den fazla atasözünü bir araya getirip resmettiği Flemenk/Hollanda Atasözleri tablosuna getirmek içindi. Felemenk Atasözleri (orijinal adı Felemenkçe Nederlandse Spreekwoorden; diğer adları Mavi Pelerin, Alt Üst Dünya; boyutları 1,17 m x 1,63 m), 1559’da meşe ağacından tuval/pano üzerine yağlı boya ile yapılmıştır ve dönemin Flemenk atasözlerini betimlemekte, birçok deyimi resmetmektedir. Tablonun ilk adı olan Mavi Pelerin, tablonun ortasında karısı tarafından mavi pelerin giydirilen adama ithaftır. Ressam, eşini aldatan kadınlar için kullanılan “kocasına mavi pelerin giydirmek” deyimine işaret eder. Tabloyu çözümleyen resim eleştirmenleri ve sanat tarihçileri, bu atasözlerinin büyük bölümünün halen kullanılmakta olduğunu belirtmektedir bir kısmı unutulmuş olsa da. Atasözleri ve deyimlerin ağırlığını insanın ahmaklığına dair olanlar oluşturur: Bir adam, danasının içine düşüp öldüğü çukuru, iş işten geçtikten sonra doldurmaya çalışır; mavi pelerinli adamın hemen üstünde yer alan bir başkası günlerini sepette taşır yani zamanını boşuna harcar. Bazı figürler iki farklı atasözünü/deyimi çağrıştırır. Örneğin tablonun sol alt kısmında yan yana oturan iki adamdan biri koyun, diğeri domuz kırkar. Bu figür, bir kişinin diğerine göre daha avantajlı durumda olduğunu anlatan “biri koyun kırkar, diğeri domuz” deyimine gönderme yaptığı kadar “elindeki olanaklara göre davran” ya da “hayvanların tüylerini kes ama derilerini yüzme” atasözünü anlatıyor olabilecektir. “Büyük balık küçük balığı yutar’’ atasözü tabloda resmedilenler arasındadır. Tabloda kullanılan atasözleri ve deyimlerin ortak özelliği, insanların aptallıklarıyla ve ahmaklıklarıyla dalga geçmesidir. İlk bakışta pek anlam veremediğimiz bir Flaman köyünü anlatıyor etkisi uyandıran tablo, atasözleri ve deyimlerin birbirinden ilgisizliğine karşılık resmin genelinde ilginç ve estetik bir bütünlük oluşturmakta. Brueghel’in tablolarındaki genel tema olan insanın absürtlüğü, Felemenk Atasözleri’nde bütün cepheleriyle görülmektedir. Resimdeki insan figürlerinin tamamı, bu bağlamında “boş yüz ifadesi”ne sahiptir. Brueghel’in tablosu, tarım, avlar, yemekler, festivaller, danslar ve oyunlar dahil olmak üzere köy yaşamı ritüelleri hakkında 16. yüzyıla dair ikonografik kanıt niteliğindedir. Brueghel’in, sıradışı ve dahice olduğu kadar eğlenceli, ahlaki şifrelemeleri ile bir “konuşan tablo” olarak Felemenk Atasözleri, sanatçının en popüler eseridir. Dönemindeki ressamlar gibi azizleri resmetmek yerine günlük hayatı hiciv eden Brueghel’in tablolarının kopyalarını yapmak konusunda uzmanlaşan oğul Pieter Brueghel, bu tablonun yirmi kadar kopyasını yapmıştır. Meraklısı, tabloda tespit edilmiş atasözü ve deyimler hakkında www.wikipedia.org’a bakabilir. Resim tarihinin en ilginç fikirlerinden olan tablo, bugün Almanya/Berlin Gemaeldegalerie’dedir. Görmenizi tavsiye ederim. Tabloyla tanışma tarihim 2007 Eylül’ü. Tabloyu çıplak gözle gördüğüm tarihten bugüne her hatırlayışımda, İzmir’le ilişkilendiriveririm hemen: Gevrek, çiğdem, Kordonboyu, kumru yengen, asfalya, domat, istifno, iki boyoz bi’yumurta, tırışkadan teyyare, Gönül Yazar ne yazar, Karantinalı Despina, bizim mahalle tenekeli mahalle, Eşrefpaşalıyız eli maşalıyız, enginar, 78 çeşit köfte, zeytinyağı gibi üste çıkmak, Klazomenai, Karaburun’da Börklüce Mustafa, Çeşme, Foça, çipura, fayton, Dario Moreno, Homeros, parşömen, menemen, GözGöz, fırın kelle, Ömeraga salep, sübye, Yalova Restoran, Kantar Polis Karakolu, Mustafa Kandıralı, Mimnermos, Mezarlıkbaşı, Varyant, Asfalt Osman, Boksör Alyanak, İEF, Metin Oktay, 35 buçuk… İzmirli sözcükleri, İzmir’in değerlerini böylesi bir tabloda birleştirecek bir ressam ararım da bulamam…
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.