Bulunduğu sayı belirtilmemiş. Ayse Perin (Tatari)
İzmir'e doyamayalım...
Birkaç yazdır Alaçatı’da şöyle bir gezmek, sokaklarda yavaş yavaş bakınarak yürümek ve -adeta sokaktaki- mekânlarda yemek yemek çok moda… Sokakların da modaları var; bu yazki “in” sokak, gelecek yaza değerini kaybedebiliyor ve yerine hemen bir başkası geçip oturuyor. Tüketen bir toplumuz… Sokakları bile birkaç ayda tüketebiliyoruz. Nedenlerine gelince, mevcut kalitenin sürdürülememesi mi yoksa hercai gönüllü oluşumuzdan mı bilemiyorum… Vefa duygusu ve başka durumların incelenmesi bir, Alaçatı’daki mağaza ve mekânlara dikkati çekmek istiyorum. Hacı Memiş’in eskisi ve yenisinde toplanıyor son zamanlarda seçkin ve havalı mekânlar. Eski harap bir ahır ya da dam iken sihirli bir değnek ile son derece rafine bir zevk ürünü bir mekana dönüşüyorlar ve sundukları hizmet ya da ürün kalitesi ile de bir o kadar üst seviyedeler. İş edinip tek tek geziyorum… Mükemmel detaylar var, hangisini anlatsam hangisinden başlasam bilemiyorum. Akşamların birinde dikkatimi çeken bir tabelaya bakarken adeta büyüleniyor ve kendimi mekânın içinde buluyorum. Mekanın sahibi Can Jarna Öztürk… Dünyanın çeşitli ülkelerini gezmiş, kabilelerin arasında zaman geçirip incelemelerde bulunmuş, onların giysilerini, aksesuar ve takılarını biriktirmiş… Kendisi antropolog ve yaratıcı direktör. Mağaza sizi öyle bir yolculuğa çıkarıyor ki Alaçatı’da olduğunuzu unutuyorsunuz. Teşhir ilginç ve rafine… Ortam ilkel kabilelere ait eşyalar ile dolu olmasına rağmen etnik duruş sizi zamansızlığa taşıyor. Geçmiş ve gelecek bir arada… Bir köşede giysiler var, onlar da satılık. İpek, keten gibi has doğal malzemelerin kullanıldığı, bugünün hayatına uyarlanmış kılıklar ama gezilen yerlerden esinlenilerek tasarlanmış. Az ilerde Bazen Atölye, Banu Maga’nın mekanı… İçinde minik bir bahçe, değişen sergiler, dinletiler ve şimdilerde Günseli Kato’nun sergisi. Günseli Kato’nun Uzak Doğu- Orta Asya Türk kültürü sentezi ürünleri yer alıyor bu sergisinde. Kimonolar, saç süsleri, yastıklar, duvar panoları, fil objeler… Sonrasında canınız canlı müzik isterse Yeni Memiş’te Take Five’a takılın. Biraz caz dinler, salınırsınız. Haftada bir-iki akşam herkese açık ücretsiz dans dersleri var; salsa, samba yaparak mutlu olabilirsiniz. Hacı Memiş’in baş köşesinde bir sanat galerisi Art Shop; resim ve heykel sanatının seçkin eserlerini sunuyor… Galeri sahibi Melih Balcıoğlu gece ve gündüz mekanda meraklılara bilgi veriyor. Bu sokaklar herkesin ilgisini çekiyor. Ama sıcak, ama kalabalık, ama nefes alınmıyor, ama gene de herkes oralara takılıyor. Yerli ve yabancı insanlar akın akın yürüyorlar… Buradan varılacak nokta nedir? İnsanlar bu tür bir ortam istiyorlar, bunu seviyorlar… İzmir büyük bir kent; şimdilerde “İzmir’e Doyamazsınız” sloganı ile bir kampanya başlatıldı. Amaç turizmi canlandırmak. İzmir, harika gün batımı, balık- rakısı ve uluslararası festivali ile sevdiğimiz, gönülden bağlı olduğumuz bir kent. Ancak acaba İzmir, İzmirliler için doyumsuz bir kent midir? Alaçatı’da, yazları nüfus yoğunluğunun arttığı kentin sokaklarında güzel mekanları müze gezer gibi gezen bizler, İzmir’de hasretiz bu tür mekanlara… İzmir önce içinde yaşayanları doyurmalıdır.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.