ARALIK2016 Ayse Perin (Tatari)
Cazibe Merkezi: Alsancak
Alsancak, özellikle de Gül Sokak değerini kaybetti… Alsancak İzmir’in en mutena semtlerinden biridir. Son yıllarda tuhaf bir değişim oldu. O kıymetli sokaklardaki kıymetli dükkânlar birer ikişer boşalmaya başladı. Ve bugün söylenenlere bakılırsa sayıları 90’a ulaşmış durumda. Küçük ve kıymetli bir bölge için son derece vahim bir rakam. Sebeple ilgili söylem, kısaca “mülk sahiplerinin yüksek kira istemeleri”… Aslında mesele çok boyutlu incelenmeli. “Yıllardır yüksek kirayı hak eden bir bölgedeki mekânlar neden şimdi o kirayı hak etmiyor?” sorusu ile yola çıkılmalı. Meseleye “mülk sahipleri kiraları düşürsün” söylemi ile yaklaşmak yeterli olmaz. Batıdaki en güzel kentlerden örneklerle yola çıkalım, doğruları ile yüzleşip kıyaslamalarla farkındalığımızı arttıralım. Paris, Londra, Roma, New York, Barcelona… Bu kentlerin pahalı bölgelerinde dükkânların ne satacağı ve hedef kitle bellidir. Toplu ulaşım o bölgelerin içinde olmaz, metro ve otobüs durakları o noktaların belirli bir mesafesinde yer alır. Miting alanları bu bölgelerde değildir. İnsanlar kaliteli ve lüks kafe ve mağazaların önlerine istedikleri gibi araç park edemezler, değnekçi, otoparkçı gibi birimler yoktur. Çünkü otopark çözümü getirilmiştir. Lüks bir mağazanın yanında bir kasap dükkânı ya da işporta usulü mal satan bir iş yeri olamaz. Aynı sokakta eczane, kuaför gibi iş yerlerinin sayıları gerektiği kadardır. Şehir plancıları ve mimarlar kentleri planlarken pek çok noktayı dikkate alırlar. Kentlerin ekonomik düzeyi yüksek lüks bölgerinde binalar ve kaldırımlar da daha özenlidir. Aslında medeni ülkelerin kentlerinin her bölgesinde binalar ve kaldırımlar düzgün ve özenlidir demek daha doğru olacaktır. Biz özenli bölgeler diye belirterek bir imtiyaz olarak yükledik buralara… “Kaldırım” çok önemli bir konu; geniş ve delik deşik olmayan, insan ölçülerine uygun yükseklikte kaldırımlara hasretiz… Yine özendiğimiz kentlerin kaldırımlarında kafeler hacimlerinden daha büyük bir metrekareyi naylon veya cam ile çevirip kaldırım işgalini akıl etmezler… İşte bu muhteşem Türk buluşu sayesinde Kordon ve benzeri caddelerin kaldırımları yetersiz ve sevimsizdir. Kordon’da restoran ve kafeler yüzünden pek çok apartman maliki şehirden kaçıp Urla, Narlıdere gibi uzak ve sakin bölgeleri tercih etmişlerdir. Pek çok yerli ve yabancı markanın yanı sıra yiyecek-içecek ve sinema gibi mekanlar artık AVM’lerdedir ve insanların çoğu gezme ve alışveriş ihtiyaçlarını buralarda gidermektedirler. Mustafa Enver Bey Caddesi’nin en değerli bölümü ve Kordon park yeri haline gelmiştir. “Taksi deposu” denen kulübeler nerdeyse her köşe başında yer almaktadır. Özetle Alsancak sürekli tadilat gürültüsü, kalıntısı ve çöpleri, bozuk kaldırımları ile tadı kaçmış bir bölgedir. Ekonomik gücü yüksek olan pek çok insanın konut ve gezme tercihi Alsancak olmamaya başlamıştır. Sadece yiyecek-içecek mekânları iş yapmaktadır. Halkın alım gücü giderek düşüyor, yüksek gelir düzeyinde olanlar alışverişlerini İstanbul ya da yurt dışından yapıyorlar, bu da kentin ekonomisine zarar veriyor. Kim etkileniyor? Elbette yiyecekçiler değil; giyecek ve lüks tüketim etkileniyor. Dolayısıyla onların kiraladıkları dükkanlar iş yapmayınca yerlerini daha mütevazı işletmelere bırakıyor; onlar da “Alsancak’ta para kazanırız” düşüncesi ile önce mülkleri kiralıyor, bir süre sonra da talep olmadığı için kirayı ödeyemeyip dükkanı boşaltıyorlar. AVM’lerde birer küçük Alsancak mantığı ile düzenleme yapılıyor… Markalar, yemeiçme, giyim, hepsi buralarda; park sorunu yok ve buralar kente uzak değil. Böylece Alsancak yerine AVM’de bir yaşam tercih ediliyor. Kent planlamalarında toplumun sosyo-ekonomik yapısı ve yaşama alanı tercihleri sebep ve sonuç ilişkileri içinde incelenip, uygulamalar ona göre yapılır. Kentin merkezinin korunması konusu ayrıca ele alınabilir. Değerli mimarlarımız ve şehir plancılarımız var… Onlarla işbirliği yaparak kentlerimizi kurtarabilir miyiz? İzmir Alsancak için bir oturum düzenlenebilir. Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği, Mimarlar Odası ve belediyeler ile ortak bir çalışma yapılabilir.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.