KASIM2017 Ayse Perin (Tatari)
Urla–Mimarlık-Tasarım Kütüphanesi
Urla, hızlı yapılaşmadan nasibini alıyor tüm kent ve kasabalarımız gibi… Son yıllarda şarapları ve zeytinyağı üretimi ile ünlenen yerleşim, yarımada projesi ve yerel kalkınma modeli ile ulusal olduğu kadar uluslararası kimliği ile de dikkati çekiyor. Urla, Çeşme-İzmir hattının tam ortasında, her iki yerleşime 35km mesafede… Otoyol ile ulaşım kolay. Denize ulaşan uzantısı Urla İskelesi… İskele İzmir Körfezi’ne bakarken antik Klazomenai kentine de ev sahipliği yapıyor. Merkez ve çevresinde, güzel siteler içinde iyi projeli evler giderek artıyor. Yağcılar ve Kuşçular köylerinde satılık tarla bile neredeyse zor bulunuyor ve fiyatlar gün geçtikçe artıyor. Tarım arazileri imara açılabiliyor yurt genelinde olduğu gibi… Ranta teslim olmamasını diliyoruz Urla’nın da… Kuzeyinde İzmir Körfezi, güneyinde Seferihisar, Sığacık Körfezi ve birbirinden güzel koyları ve doğal plajları ile de bir cennet bölge… Ülkemizde, doğru yapılaşma, korumacılık, önemle üzerinde durulması gereken başlıklar… Bu konudaki yanlışların dönüşü olmuyor. Belediyelerimiz proje onaylarken ve bina ruhsatı verirken son derce dikkatli ve titiz davranmalılar. idealden söz edersek, her bölgede karakteristik bir bina anlayışı olmalı… Bir Urla Evi nasıldır diyebilir miyiz? Urla’da pek çok değerli mimar yaşıyor, proje ve yapıları ile önemli eserler bırakıyorlar… Urla’da yaşayan mimar Prof. Tevfik Balcıoğlu bu bağlamda sayabileceğimiz isimlerden. Konu bir restorasyon projesi… Bir eski yapıya hayat vermek ne güzel. Urla ilçesine girer girer girmez yapılaşmanın kaosu içine düşülür. Aslında durum tüm kasaba ve şehirlerimizde aynıdır. Doğaçlama bir şehircilik anlayışı hâkimdir. Bir mimari üslup olmadan bitişik nizam, çeşitli yükseklik ve cephe görünüşleri ile bol levhalı binalar sizi karşılar. Kaldırımlar eğri büğrüdür ve kaplama malzemeleri genel olarak dükkân sahibinin zevkine kalmıştır ve mutlaka içeride satılan ürün dükkândan adeta taşarak kaldırıma saçılır. Nalburiye, kasap, banka, çerezci, market, emlakçı, manav, butik yan yana dizilmişlerdir… Kent belleğini teşkil eden tarihi yapıların değerleri pek te bilinmez. Bir yerlerde ‘Restorasyon’ kelimesini duyunca çok mutlu olurum… Bir tarihi yapı kurtarılıyor diye sevinirim. Başarılı restorasyon binanın hayatını kurtarır, başarısız ise bina için ölümden beterdir. Bu bağlamda 21 Ekim 2017 tarihinde Urla’daki açılışa heyecan ile gittim. Urla, kasaba merkezinden içerilere doğru yürürken eski Urla yerleşiminden kalan tek tük tarihi yapılara hüzünle bakıyorum, yanlarındaki anlamsız sıradan yeniler ile iyi geçinemiyorlar besbelli... Arasta olarak bilinen Malkaca Pazarı’na birkaç dakikalık mesafedeyim, küçük bir yapının önündeki kalabalık, açılışın burada olduğunu işaret ediyor… Kapan Camii Sokağı’nda 16.yüzyıldan kalma üzeri kubbeli, taban alanı 7.3x7.2m olan iki katlı tarihi yapı, Osmanlı döneminde sıbyan mektebi olarak kullanılmış… Tapuya ev kaydıyla geçmiş. Mimar akademisyen Prof. Tevfik Balcıoğlu tarafından 2005 yılında satın alınmış ve proje çalışmalarına başlanmış. Uzun çalışmalardan sonra projeler Umart Mimarlık tarafından başarı ile hayata geçirilmiş, halka açık özel bir tasarım referans kütüphanesine dönüştürülmüş. Bina, her kesim için çok maksatlı bir alan olarak kullanılabiliyor. Toplantı, seminer, atölye çalışmaları, müzik gibi pek çok işlevi yerine getirebiliyor. Üzeri muhteşem bir kubbe ile kaplı ‘DR. Faruk Tabak Okuma Odası’nda kitaplıktaki koleksiyonun bir tanesi, genç yaşata hayata veda eden ve ‘Solan Akdeniz 1550-1870’ in yazarı olan DR. Tabak’a ait… Yapı şöyle adlandırılıyor TB Evi: Urla Tasarım Kütüphanesi &Faruk Tabak Okuma Odası. Binanın restorasyonu, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri’nde ‘Özgün İşlevin Değiştirildiği esaslı Onarım Ödülü’ kategorisinde ödül almış. Urla’yı anlatırken elbette şarap ve zeytin, zeytinyağı ve de enginar… Ama iyi mimarlık yanısıra korumacılık kentlerin ve kasaba ve yerleşimlerin değerini arttırıyor. Her şeyden önce yerleşim sakinlerinin daha mutlu yaşamasını sağlıyor, hayatlarına konfor getiriyor. Civardaki eski yapıların bir kısmı restore ediliyor… Kaderine terk edilmiş olanlar sahiplenilmeyi bekliyorlar. ‘Tarihe saygı bilinci’ çocukluktan başlayan bir eğitimle var oluyor, gelişiyor… Mahallenin çocukları ve gençleri daha şimdiden kütüphaneyi sevinç içinde geziyorlar…