ARALIK2019 Gülhan Berkman Yakar
Neden olmasın?
NEDEN OLMASIN? Üniversitede öğrencilik yaptığım yıllardaki arkadaşlarımı, yaşantımızı, o günkü düşüncelerimizi, hedeflerimizi, kaygılarımızı, yaşantımızı, olan biten hemen her şeyi videoya kaydetmeyi çok istemiştim. Amacım; yıllar sonra, aynı kişilerle temasa geçip yeniden çekimler yaparak aradaki kişisel ,yaşamsal değişimi ortaya koymak ve kendime ait bir tür belgesel oluşturmaktı. Doksanlı yıllarda böyle bir şey yapabilmek için, elimizde kocaman kameraların ve kasetlerin olması gerekiyordu. Tabii ki bu donanımların fiyatları bir öğrenci için servet değerinde olduğundan çok istediğim halde, o dönemde bu çekimleri ancak gözlerimle yapıp her şeyi zihnime yerleştirmekle yetindim. O günlerden bu yana geçen otuz yılda, öyle büyük bir teknoloji devrimi gerçekleşti ki, gençliğimdeki o kocaman video kamera, fotoğraf makinesi, fotoğraflar, jetonla konuşulan telefon, teyp, kaset, saat, radyo, televizyon, mektup, gazete, kitap, oyunlar, tüm sınıfımızın yalnızca onu görebilmek için kapıya yığıldığı bilgisayar, sanal bir bağlantı ağı (internet) ile birlikte, sınırsız bilgi, uzaktan aldığımız eğitimler sayesinde okulumuz, hatta tüm arkadaşlarımız… Hepsi bir arada, her an cebimizin veya çantamızın içerisinde 7/24 bizimle birlikte… Düşününce inanılır gibi değil ama gerçek… Biliyoruz ki yine bu geçen zamanda, teknolojinin gelişmesinden pek çok meslek ve iş alanı da etkilendi. Eski mesleklerin bazıları yok olurken yeni bazı meslekler ortaya çıktı. İş yapış biçimlerimiz ve aslında yaşantımızın tamamında pek çok şey değişti. Bir yılı daha devirip 2020 yılına adım atarken, aslında merak ediyorum, bugünün gençleri, yirmi, otuz yıl sonra, kendilerini nasıl bir dünyada bulacaklar? Hayal etmek zor olsa da, eldeki verilere bakarak mesleki alanlarda bazı öngörüleri sıralamak mümkün; - Şimdi popüler olduğunu düşündüğümüz birçok meslek ortadan kalkacak ve bilmediğimiz pek çok yeni meslek ortaya çıkacak, - Hemen her mesleğin yapılış şekli zaman içinde ciddi olarak değişecek, - Bilişim dünyasında veriye ulaşım (büyük veri), analiz ve sentez becerileri gerekli olacak, - Tıpta devrim niteliğinde yeniliklerin olacağı şimdiden kulağımıza gelen bilgiler arasında, bu da ömürlerin uzayacağına işaret ediyor. Dünya nüfusu yaşlandıkça yaşlılara yönelik sağlık ve hizmet sektörleri de büyüyecek, - Enerji, ulaşım, turizm sektörleri ile finans, sağlık ve eğitim hizmetlerinin önemi artacak, - Sanat, kültür ve spora daha fazla zaman ayrılacak, -Bilişim ve iletişimdeki gelişmeler, birçok sektörde ortaya çıkacak yeni fırsatlar sayesinde kendi işini kuranların da sayısı artacak… Ve çok daha fazlası… Bildiğiniz gibi insanoğlunun en önemli özelliği “uyum” kabiliyetidir. Evrim yasasına göre; “değişime uyum sağlayamayan doğal seleksiyona uğrar.” İvmenin git gide arttığı, öylesine hızlı bir değişim içindeyiz ki, bizler artık hiçbir şeye şaşırmadan, olanı olduğu gibi kabul edip, hızla uyum sağlamaya çalışıyoruz yalnızca. Değişimin hızı ve çeşidi arttıkça, insanın “psikolojik destek” alanındaki ihtiyacı da aynı oranda artacak diye düşünüyorum, bu bağlamda geleceğin en parlak mesleği belki de “ terapistlik ” olacaktır. Bugün, sessiz bir yerde oturup gözlerimi kapıyorum ve geçmişe ait istediğim filmi, zihnimin sinemasında kendi başıma seyredebiliyorum. O yıllardan bir arkadaşıma rastladığımda ise, gözlerim açıkken de zihnimde onunla ilgili belgesele kolayca ulaşabiliyorum. Şimdilik yalnız ben izliyorum ve karşımdaki kişiye gördüklerimi, hislerimi kelimelerle anlatabiliyorum. Bu gidişle, gelecekte zihnimdeki şu belgeselleri, herkesin görebileceği şekilde oynatma şansı da bulurum belki, neden olmasın? Nice mutlu yıllara, sevgiyle kalın.