EYLUL2020 Gülhan Berkman Yakar
Kovid-19 bizim evde!
Kovid-19 bizim evde! - Bugün nasılsın canım? - İyiyim. Yani her gün nasılsam öyleyim. - Çok sevindim… Nasıl geçiyor zamanın odada? Yalnız kalmak bazen iyi de gelir insana… - Biraz dinleniyorum. Biraz kitap okuyorum. İnternet vs. idare ediyorum bildiğin gibi işte… - Aslında hiç olmazsa, bunca koşuşturmanın sonrasında biraz dinlenme fırsatı… Şimdi bu günü sayarsak teşhis konulalı kaç gün oldu? - Dört gün… Aldığım bilgiye göre, testin sonucunun pozitif çıkması için, en az iki gün önce virüsün bulaşmış olması gerekiyor ve bu durumda bana en az altı gün önce bulaşmış gibi görünüyor. Tam bilemiyorum aslında, ya Kovid-19 teşhisli hastalardan test için sürüntü alırken ya da diş hastalarıma bakarken oldu... - Kim bilir belki market alışverişi sırasında kaptın bu virüsü belli mi olur? - O da bir ihtimal tabii ama işimden dolayı gerçekleşmesi çok daha büyük bir ihtimal bana göre. - Hasta bakarken siz en iyi şekilde korunmuyor musunuz? - Korunuyoruz elbette ama her ne kadar tedbirleri almış olsam da bir yerde bir dalgınlık bir şey yapmışım demek ki yoksa pozitif çıkmazdı sonucum. Düşününce aslında filyasyonda tedbirsizlik yaptığımı sanmıyorum. Baktığım hastalardan olabilir, hastane ortamı -her türlü önlem alınmış olsa da- zaten başlı başına risk… Yine de bu haberi alınca inanamadım, sen de yakından biliyorsun. - Evet, haberi alış anını çok iyi hatırlıyorum. Hatta telefonundan sonuca bakarken yanında küçük kızımız da vardı. İnternetten birlikte öğrendiniz. Haberi alır almaz ikinizin de gözleri fal taşı gibi açıldı onu çok iyi hatırlıyorum. Önce heyecan yaratmak için bir tür şaka yaptığını düşündüm ama sizin yüz ifadeleriniz bu haberin doğru olduğuna beni hemen inandırdı. Sanırım büyük kızımız Defne de ilk önce böyle düşündü ki, “Şaka yapıyorsunuz değil mi?” Diye bir soru yöneltti hemen. Sonra sen hemen oturduğun yerden ayağa fırladın ve eline telefonunu alıp ortamdan ve bizden hızla uzaklaştın. Sanırım yöneticini, çalışma arkadaşlarını konuya ilişkin gerekli kişileri bilgilendirmek için telefonla görüşmelere başladın. O anı hatırlıyor musun? Sen neler hissettin neler yaşadın? - Filyasyon ekibindeki görevim bu hafta sona erdiği için geri dönerken normal olarak bir test yaptırmıştım. Aslında yüzde yüz negatif veya pozitif çıkar diye bir düşüncem yoktu. Daima insanlar ve hastalar ile kontağım olduğu için bu test gerekli diye düşünüyordum yalnızca. O akşam e- Nabız’da tahliller kısmında pozitif yazdığını görünce çok şaşırdım demek ki olumsuz bir sonuç beklemiyormuşum, bozuldum biraz... Tedbiri bir an için bile olsa elden bırakmışım diye düşündüm ve işini ciddiye alan biri olarak, bir tedbirsizlik yapmış olmayı düşünmek bile beni üzdü. Sonra tanımlayamadığım bir korku… Trafik kazasındaki gibi bir şeydi… Şok durumuna girdim açıkçası, düşüncelerimi belli bir yönde yoğunlaştıramadım. Bir saat kadar sürdü, sonra geçti yavaş yavaş ve o ilk şoku atlattım. Sonra o anki sağlık durumumu da düşününce; kendimi iyi hissettiğimi bildiğim için panik halim de geçti. Çevremdekilere bulaştırmış olma riski ise kendimi biraz suçlu hissettirdi. Neyse ki çevremdekilerin testi negatif çıktı. - Aslında işini çok iyi yapan ve bunu yaparken de tedbiri çok önemseyen biri olduğunu son derece iyi biliyorum; o ilk gün bu konuda, kendini suçlamaktan nasıl vazgeçtin ve moralini nasıl yükselttin? Çünkü bu hastalıkta moral çok önemli bildiğim kadarıyla… - Kesinlikle moral önemli çünkü bağışıklık sisteminin iyi işlemesine ihtiyaç var. Üzüntü, kaygı, stres bu konuda tam ters etki yaratıyor. Düşündüm ki; bu süreçte pek çok sağlık çalışanı hastalandı. Ne yazık ki kimileri de vefat etti… Aslında başlı başına hastane içinde olmak bile bunu mümkün kılabiliyor. Biz de ağızda yani virüs ile ilgili en riskli yerde çalışıyoruz. Bunun başıma gelebilecek bir şey olduğunu biliyordum; beş aydır biz de normalin çok üstünde tedbirlerle çalışıyoruz ama olabiliyor işte, insanız çünkü. - Konuya ilişkin vefat haberleri gözünün önüne geldi mi? - Hayır, hiç öyle bir düşünceye girmedim. Benim zaten yapımda yok. Bir şey olursa onunla savaşırım. Olasılıklar açısından kötüler üzerinde yoğunlaşmadan moralimi yüksek tutmayı başarabilen birisiyim. Kendimi iyi hissettiğim için, virüsü aileme yani sizlere bulaştırmış olmam üzerinden endişelendim yalnızca ama hala olumlu düşünüyorum. Ters bir şey olursa o zaman düşünürüz. Bugüne geldiğimizde hala aynı sağlıklı durumum devam etse de belirtiler ortaya çıkacak mı diye de merak ediyorum, ama kendimi iyi hissettiğim her gün kuluçka süresine ait endişem kademeli olarak azalıyor. - Aslında sende bugün bile herhangi bir belirti yok eskiden nasıl sağlıklı görünüyorsan öylesin. Kendin de bir şey hissetmiyorsun. Hatta bulunduğun ortamda spor bile yapıyorsun biliyorum. Bu çok tehlikeli çünkü virüs, sende hiçbir semptom göstermedi; durumu yalnızca rutin bir kontrol esnasında öğrendin. Toplumda bu hastalığı senin gibi geçiren kaç kişi var sence? - Bu hastalığı benim gibi “Süper taşıyıcı” (Asemptomatik) geçirenler en tehlikeliler arasında yer alıyorlar öksürmedikleri için bulaştırıcılıkları az olsa da her yerdeler ve virüsü taşıdıklarından habersizler. Elde edilen bilgilere göre bu hastalığı geçirenlerin Yüzde sekseni böyle geçiriyor. Bu da bizim toplum içinde virüse dair korunmaya ve dikkatli olmaya ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. - Biz de önce şok olduk. Dünyayı durduran, aylardır kaçıp saklandığımız Covid-19 evimizin içindeydi artık… Çok telaşlandık ve ne yapacağımızı nasıl davranacağımızı şaşırdık. Ailemizin tüm bireylerinin sağlığı için yüksek düzeyde endişelendik… Yine senin durumu iyi yönetmen ile şimdilerde bu endişemiz biraz daha azaldı diyebilirim, Evin içinde bu şekilde izole olarak yaşamak sana nasıl hissettirdi? - Mahallemizi düşününce kapımın üstüne bir çarpı atılmış ve dışlanmış gibi hissediyorum. Küçük kızım belki virüs bulaştırırım diye yüzüme bile bakmaktan korkar duruma gelmiş. Sevdiğin kişilerden uzak kalmak çok zor geliyor ama bu günler de geçecek biliyorum ve durumuma şükrediyorum. - Evet, kızlar hala çok tedirginler doğal olarak. Sence bu yaşadıkları onların hayatlarına nasıl yansır? - Geçtiğimiz altı aylık dönemde kimileri çok ağırlaşan veya kayıplar yaşayan insanlar oldu. Her bir vakada ayrı bir durum yaşanıyor. Onların da aylardır yaşadıklarından ve bu son durumdan önemli ve yaşamlarına olumlu olarak katacakları tecrübeler kazanacaklarını umuyorum. - Biliyorum bu konuda çok tedirgin oldun. Yani bizlere ve çevrene bu virüsü yaymak ile ilgili… Şimdi de kendini iyi hissediyor olman en çok sevindiğimiz şey. Kendini hemen izole ettin ve bizler de evin diğer kısmında tedbirli bir şekilde on dört gün, virüsün kuluçka süresinin tamamlamasını bekleyeceğiz. Filyasyon ekibi şimdi de bizi takip ediyor. Bu süreçte sağlık personelinin yirmi dört saat nasıl bir özveriyle çalıştığına bir başka açıdan da tanıklık etmiş oluyoruz. Bakalım önümüzdeki günler bize neler getirecek? Aslında bu ay İzmir Life Dergisi, tıpkı büyük kızımız gibi 20. yaşını kutluyor. Bu özen ve kalitede pek çok zorluğa rağmen yayın hayatını sürdürebilmek, emek ve yürek isteyen muhteşem bir başarı hikayesi ve ben de tam beş yıldır bir parçası olduğum için gururluyum. Umarım daha nice yıllar sürer ömrümüz… Sağlık ve sevgiyle kalın.