ARALIK2019 Günter Soydanbay
İzmir Toplumsal Refah Endeksi
İzmir Toplumsal Refah Endeksi Geçtiğimiz günlerde IPSOS araştırma firmasının dünya genelinde yaptığı bir çalışma basında yer aldı. Araştırmaya göre dünya genelinde her 100 kişiden 64’ü çok mutlu veya yeterince mutluymuş. Dünyanın en mutlu ülkeleri Avustralya ve Kanada olarak saptanmış (%86.) En mutsuzlar ise Arjantinliler (%34.) Onu İspanyollar ve Ruslar takip ediyorlar (%46 / %47.) Türkiye dünya ortalamasının bir hayli altında (%54.) Ayrıca Türkler, dünya genelinde Arjantin’den sonra en sık “çok mutsuzum” diyen ikinci toplum (%19.) Neresinden bakarsak bakalım iç açıcı bir manzara değil. IPSOS’un araştırması ülke bazında yapılmış. Bu yüzden bize, hangi şehirlerin daha mutlu veya mutsuz olduğunu söylemiyor. Öte yandan TÜİK’in 2017’de yaptığı Yaşam Memnuniyeti araştırması var. Verilere göre, Türkiye’de mutlu olduğunu beyan edenlerin ortalaması %58. Mutluluk düzeyi en yüksek olan kent Sinop (%77.66), en düşük olansa Tunceli (%41.98.) TÜİK’e göre İzmir 51. sırada. (%58,24.) Referans vermesi açısından, İstanbul 50, Ankara ise 64. sırada. Eski belediye başkanımız Aziz Kocaoğlu’nun en önemli hedeflerinden biri, her yönüyle yaşanabilir bir kent yaratmaktı. Yaşanabilirlik ve mutluluk arasında çok güçlü bir korelasyon olduğunu düşünürsek, bu son derece doğru bir vizyon. Öte yandan yukarıdaki verilere göre, daha kat edilmesi gereken çok yol var. Peki İzmir olarak ne yapabiliriz? Nereden başlayabiliriz? Bu ay Santa Monica’ya gidiyoruz. Bir kaç ay önce Montreal’de düzenlenen Wellbeing Cities Forum’a (Kentlerin İyiliği/Saadeti Konferansı) katılmıştım. Konuşmacılardan biri Santa Monica belediye başkanı Gleam Davis’di. Bu kent 2019 Kent İyilik Ödülü finalistlerinden biriydi. Santa Monica dünyanın ilk kent toplumsal iyilik endeksini yaratmış. Gleam Davis’in vizyonu bize tanıdık gelecek: en yaşanabilir kent olmak. Bu doğrultuda yerel yönetimin planlama, karar alma ve uygulama aşamasında kullanacağı bir veri bankası hazırlamak için yola çıkmışlar. Bu sürece içinde çevreciler, ekonomistler, psikologlar ve bürokratların olduğu geniş bir katılım sağlanmış. Böylece kendini iyi hissetme kavramını (saadet/refah) birden çok açıdan ele almışlar. Peki sokaktaki vatandaşın kendini iyi hissetmesini sağlayan şeyler neler? Santa Monica Toplumsal İyilik Endeksi altı boyuttan oluşmakta: toplumsallık duygusu, ekonomik fırsatlar, sağlık, yaşam alanı ve çevre, bakış açısı, ve öğrenme/kişisel gelişim fırsatı. Santa Monica önce her kategori için birer vizyon belirlemiş. Örneğin sokaktaki vatandaşın kendisini ait hissettiği bir Santa Monica hayal etmişler. Daha sonra bu vizyona ulaştıklarını nasıl anlayacaklarını saptamışlar. Mesela, halkın aidiyet duygusu güçlü olduğu yerlerde sivil toplumların sesi daha gür çıkar. Benzer şekilde güçlü aidiyet duygusunun olduğu bir kentin belirgin bir kimliği/imajı olur. Buradan yola çıkarak her bir hedef için -seçimlere katılım oranı, gönüllü programlara adanan zaman gibi- spesifik ölçüm kriterleri belirlenmiş. Benzer bir süreç geriye kalan beş boyut için de uygulanmış. Santa Monica Belediyesi kişi başına düşen yeşil alandan ev fiyatlarına, obezite oranından ekonomiye olan güvene kadar bir seri veriyi harmanlamış ve düzenli olarak takip etmeye başlamış. Semtler özelinde analiz yapmışlar ve endeksi halkın erişimine açmışlar. Bu noktadan itibaren belediye, aldığı tüm kararlarda endekse danışmaya başlamış. Örneğin, hangi semte park yapılmalı? Veya bisiklet yolu nereden geçmeli? Bu gibi sorulara cevap bulmak için endeks kullanılmış. Ayrıca geliştirilmesi gereken alanlar için mikro kredi programı başlatılmış. Böylece vatandaşlara her gün yaşadıkları problemlere kendi çözümlerini üretme olanağı tanınmış. Yerel firmaların da katılımı sağlanmış ve pilot projeler üretmelerine olanak tanınmış. Santa Monica’nın diğer kentlere, kendi endekslerini yaratmaları için ücretsiz yardım ettiğini biliyor muydunuz? İzmir Büyükşehir Belediyesi onlarla temasa geçse ve Türkiye’nin ilk kent bazlı toplumsal iyilik endeksi yaratılsa sizce de güzel olmaz mı?
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.