OCAK2021 Günter Soydanbay
Portekiz Stratejik Bisiklet Kümelenmesi
Portekiz Stratejik Bisiklet Kümelenmesi Geçtiğimiz ay, Bursa’nın otomotivde başardığı stratejik kümelenme işini İzmir’in bisiklette yapabileceğini kaleme almış, Portekiz örneğinden bahsetmiştik. Sizlerden gelen bir kaç soru ve yorum üzerine bu ay Portekizliler’in başarı öyküsünü ele alacağız ve buradan İzmir için dersler çıkaracağız. İlk olarak rakamlarla konuşalım. Nüfus olarak Portekiz Avrupa Birliği’nin sadece %2’sini oluşturuyor. Ancak AB sınırlarında üretilen her dört bisikletten biri, 10 milyon nüfuslu bu ülkede yapılıyor. Bu orantısız başarının sebepleri ne olabilir? Daha önceki yazılarımızdan birinde şöyle demiştik: “İzmir, bisiklet kullanımı konusunda Türkiye’nin öncü kenti. Buna rağmen ulaşımda bisiklet kullanımı oranımız sadece %0,5” Bu rakam sizi karamsarlığa düşürmesin. Çünkü 2017 yılında yapılan bir araştırmaya göre işe gidip gelmek için bisiklet kullanan Portekizliler’in payı %0,4 Buradan çıkarmamız gereken ders şu: Stratejik Bisiklet Kümelenmesi yaratmak için illa bisiklet yollarının kentin dört bir yanına yayılmasını ve İzmirliler’in bisiklete sevdalanmasını beklemek zorunda değiliz. Portekiz yerleşik bisiklet kültürü olmadan bisiklet üretim merkezi olmayı başarabilmiş. Biz de başarabiliriz. Yılda 2,7 milyon bisiklet üreten Portekiz, bunların %95’ini ihraç ediyor. Yani Portekiz kendini iç pazara kısıtlamamış. Aksine, ülke sınırları dışında neler olduğuna bakmış, trendleri analiz etmiş ve kendini dış pazarın ihtiyaçlarına göre yapılandırmış. Türk bisiklet pazarı da oldukça doygun. Marjlar düşük. Rekabet güçlü. Ama bunların hiç biri İzmir’in Avrupa’nın bisiklet üretim üslerinden biri olmasına engel değil. Türkiye bisiklet sektörünün en önemli sorunlarından biri her oyuncunun her şeyi kendi bünyesi altında yapmaya çalışması ya da tedarikçinin sadece onlara üretim yapmasını talep etmesi. Hal böyle olunca ölçek büyütmek mümkün olmuyor. “Yükselen gelgit tüm tekneleri kaldırır” misali, Portekiz bisiklet alanındaki tüm oyuncuları bir araya getirmeyi başarmış. Portekiz Bisiklet Kümelenmesi’nde 20 bisiklet markası, 50 tedarikçi ve 90 teknoloji firması yer alıyor. Üniversiteler ve çeşitli meslek odaları bu girişimi destekliyor. İzmir olarak yapmamız gereken de Türk bisiklet üreticilerini, iç pazarda birbirlerini yemek yerine, Edirne’nin ötesinde hep beraber büyüme konusunda ikna etmek olmalı. Portekiz Bisiklet Kümelenmesi’nin özelliklerinden biri de Endüstri 4.0 ile uyumlu olması. 4. Sanayi Devrimi olarak da bilinen Endüstri 4.0’te makineler birbiri ile iletişime geçiyor, veri analizi yapıyor ve gerektiğinde insana haber veriyor. Bu trend daha çok otomotiv, elektronik ve ilaç gibi beyin gücü isteyen sektörlerde yaygın. Bisikletin bu kategoriye girebilmesinin sebebi pedal destekli elektrikli bisikletler. Teknolojik donanımı yüklü olan e-bisikletlerin katma değeri de yüksek. Portekizliler üniversitelerle iş birliği yapıp, ihtiyaçlarına uygun tasarımcı, yazılımcı, mühendis yetiştiriyorlar. Yani İzmir Stratejik Bisiklet Kümelenmesi'nde montaj yapılan fabrikalar kadar, yazılım yapılan stüdyolar da olmalı. Portekiz Bisiklet Kümelenmesi’nin temelini yerli oyuncular atmış. Ama asıl büyüme doğrudan yabancı yatırımların gelmesiyle gerçekleşmiş. Devlet, yatırımcılara düşük faizli krediler, 8 yıllık geri ödeme süresi ve yatırımın hedeflenen istihdamı yaratması durumunda geri ödemenin bir kısmının iptal edilmesi gibi finansal destekler sunmuş. Yani bir noktada devlet bu işin içine girmek zorunda. Portekizliler’in çılgın projesi, beş yıl içinde 400 milyon Avro gelir getiren bir ihracat koluna dönüşmüş. Kalite, yenilik ve girişimcilik söylemiyle yola çıkmışlar. Dünyanın ilk alüminyum bisiklet kadrosu kaynağı yapan robotunu yapmışlar. En hafif bisiklet selesi burada üretiliyormuş. Sektörün en gelişmiş boyama hatları buradaymış. Böylece 2020 yılında Avrupa’da Şirketlerin Uluslararasılaşmasını Destekleme Büyük Ödülü'nü almışlar. Portekiz Stratejik Bisiklet Kümelenmesi, İzmir için güzel bir örnek. Ne dersiniz bunu hayata geçirebilir miyiz?