Sayı Seçiniz Pınar Tekeş
Dönüşüme köprü kuran mevsim yaklaşırken
Birkaç yıl öncesine kadar yılın en sevdiğim zamanı Haziran’la başlardı. Geceleri cıvıl cıvıl sokaklar, hep sevdiklerimizle birlikte olduğumuz, bize kısa gelen ama standart tatillere göre aslında bitmek bilmeyen şahane Çeşme günlerine yıl boyu olan özlemimdi buna neden herhalde. Fakat son yıllarda havanın soğumasını da sevmeye başladım. O, hep hayata geçirmek istediğimiz ama yazın telaşından, sonbaharın da yazı uğurlamak zorunda kaldığımız için gelen depresifliğinden bir türlü harekete geçemediğimiz planları devreye alma zamanı gibi geliyor artık. Güneş sonbaharı terkedip kışa yaklaşırken, sizde de o kabuğuna çekilmiş kendini herşeyden soyutlamak isteyen halden kurtulup yeni birşeyler yapma isteği olur mu? Çocukların da artık okul düzenleri oturduktan sonra hareket kısıtı kalmayan bünye, bahanelerin de tek tek titizlikle elenmesini mütakip artık değişime başlamaya hazırdır. Hani o meşhur laf var ya “İhtiyacın olan neyse sana gelecek olan odur.” O sırada en çok neye ihtiyaç duyuyorsak onunla ilgili seçenekler serilir önümüze. Görmeyi bilirsek değişimden gelişime dönüş başlar. Yok o gözümüzün önündekini yok saydıksak bir başka kışa kalır dönüşüm. Ama o kışta bizi bekler. Ta ki biz onu farkedene kadar. Akışa karşı kürek çekmek yerine kendimizi bırakıp suyun bizi götürdüğü yere gitmek. Suya güvenmek. Su aslında hayattır. Hayatın kendisine güvenmek için direnmeyi bırakmak. Peki en çok neye karşı direniyoruz? En çok kendimize direniyoruz. Direnirken kendimizi yok sayıyoruz. İsteklerimize direniyoruz, ruhumuzun bilip bize hatırlattıklarına direniyoruz, hayatımıza direniyoruz. İnsan olmayı mı kaçırıyoruz aslında? Sadece zihnimizin sesini dinlemek yerine ruhumuzun, bedenimizin de sesini dinlediğimizde hayat amacımıza ulaşmamız, en azından yol almamız kolaylaşıyor. Zaten kendi gücümüzü fark edip ortaya koyduğumuzda bu bizi sıra dışı sonuçlara götürüyor. Aslında hepimizin çabası hayat amacımızı bulmak değil midir? Var olan inançlarımız, bilinçaltımızda yer alan kayıtlarımız, belki genetik travmalarımız bizi durduruyor. Kendimize ulaşsak, kendimizin tıkanıklıklarını bulup blokajlarını çözsek. “Ne arıyoruz? Ya yanlış bir şeyin peşindeysek?” endişeleri olmadan kendimize “Seni duyuyorum, anlıyorum, neler yapabileceğini biliyorum” desek! Herkesin hayatı 10 adımda kişisel gelişime giriş rehberi maddeleri uygulanamayacak kadar benzersiz. Şahane olan şu ki kişisel gelişim yolculuğumuz hayat boyunca devam edecek. Unutmayalım, her zaman bir üçüncü yol olabilir. Çözümler bazen satır aralarındadır, doğru soruları sorarak çözümleri bulacağımız satır aralarında... Yolculuğu dönüşümlerdeki mutluluğu tadarak sürdürmek... Doğrusunu Çehov söylemiş aslında. “İnsanlar mutlu olduklarında mevsimin kış mı yaz mı olduğunu fark etmezler.”