KASIM2019 Pınar Tekeş
Son günlerde neler oluyor?
Son zamanlarda kendinizi eskisine göre daha fazla sorgularken bulduğunuz oluyor mu? Şu ana kadar sizi rahatsız etmediğini düşündüğünüz şeylerin gözünüze battığı? Kolaylıkla hallettiklerinize elinizin değmediği? Daha mutsuz ve isteksiz hissettiğiniz? Aramızda yaşanmışlıklardan öğrenmeyi seçenler bu sorgulamaları çoktan geride bıraktı. Ama eski düzeni sürdürebilmek için yoğun bir çaba harcıyor. Bu çaba sonuçsuz olduğu için yorgunluk daha yoğun hissediliyor, hatta sık sık tekrarlayan hastalıklar beliriyor. Hep deniyor ya dönüşüm zamanlarından geçiyoruz diye. Dönüşüm aslında kendi merkezimizde olabilmeyi deneyimlemek. Varım, buradayım yeterliyim ve değerliyimi keşfedeceğiz. Yeni adımlar atacağız. Bunun için, ben kimim ve gerçekten ne istiyorum? Kendimde neyi öldürüp neyi yaşatacağım sorularının peşine düşeceğiz. Bilinçaltımız konfor alanından çıkmamak için engeller çıkartmaya çalışacak. Bu kimi zaman ailemizin bir müdahalesi, kimi zaman işimizle ilgili bir sorun, bazen de sosyal hayatımızda bir engel olarak karşımıza çıkacak. En derin korkularımızla yüzleşeceğiz. Yapamadıklarımızı gösterecek hayat bize. Doğru yolda değilsek eğer yaşadıklarımız canımızı acıtacak. İşte tam da burada, gerçekten ne istediğimizi bilmek ve irade koymak, hareket etmek zorundayız. İstediğimizi almak içinse, bizi korkutan neyse onun karşısına çıkmalıyız. Çünkü buradaki gücü görmeye ihtiyacımız var. Bütün bunları neye dayanarak mı yazıyorum? Gökyüzünde ne varsa yeryüzünde de o var derler. Astrolojik hareketlerin yaşamlarımızdaki değişimlerin habercisi olması yüzyıllardır bilinen bir gerçek. Sadece son zamanlarda ağır abiler denilen yavaş hareket eden gezegenler toplanmaya başladılar. Pluton Aralık 2008 den beri aslında Oğlak’ta. O zamandan beri usul usul etkisini hissetmeye başladık. Ama esas ağırlığını Aralık 2017 de Satürn’ün de ona eşlik etmesiyle gösterdi. 2018 sonunda ikiliye Ay Düğümleri de eklendi. Peki içinde bulunduğumuz Kasım ayının diğer aylardan farkı ne? Gruba bir de Jüpiter ekleniyor. Pek çok kişinin en sevdiği gezegendir. İyicil, şans getirir diye bilinir. Ama işin gerçeği evet şans varsa büyütür, yoksa tam tersi. Jüpiter’in en önemli özelliği olanı büyütmesidir. Bu sefer büyüteceği, dönüşümün gücü. Bu bizim olayların üstesinden gelme gücümüzü de artıracaktır. Olaylarla baş etmek ne demek? Kendi gücümüzü görmek! Kendimizi konumlandırdığımız gerçeklikten çıkarıp kalbimizi coşturan gerçek merkezimize taşımak. Üstelik bu taşınmaya süprizlerin kralı Uranüs de eşlik ediyor. Konfor alanından çıkarken bizi görünmeyen bir el yardımıyla destekliyor. Hani yıllardır önlemini almadığımız, gözden geçirip yapılandırmadığımız her olaydaki zanlımız Merkür var ya, bu ay da iş başında. O da geri gidiyor ki hayatımızda enerji içe aksın. Aksın ki kendimizde neleri dönüştürmemiz gerektiğini daha kolay farkedebilelim. Aslında hayatın bizim sahnemiz olduğunu hatırlayalım diye. Kime hangi rolü veriyorsunuz? Kendi rolünüz size uygun mu? Aslında kendimizle tanışıyoruz. Ve tanışıp gördüklerimizi sevmeyince öfkeleniyoruz. İstediğimiz gerçekleşmeyince aslında onu gerçekten istemediğimizi anlamıyoruz. Hatta isyan ediyoruz. Olmadıkça direniyoruz. Takıntı yapıyoruz. Acı çekiyoruz. Nisan ayından beri çoğumuz sarsıcı kırılmalar yaşadık. Her birimiz kendimize göre fark ettik. Ağladık kalbimiz kırıldı, sevgi dolu sandığımız ilişkilerin bağımlılık olduğunu anladık (ya da anlamadık), yalnız kaldık, işsiz kaldık, kaybettik bazen de kazandık, hayatımıza başka insanlar girdi yol gösterdi yoldan döndürdü bir dolu hızlı deneyimin içinden geçtik. Hatta bir ara gökyüzü öyle bir dizildi ki karanlıkla aydınlığın sevgi ile korkunun bir birine meydan okuduğunu gördük. Değiş dönüş ama nerede? Artık bu ortaya çıkıyor. Gerçekten sen kimsen o ol. Madem herşey yıkılacak ve yeniden yapılandıracaksın taşları yeniden dizeceksin hayatında o zaman kendini ruhunu işin içine kat. Dışarılarda dolanma. Duygularınla bağ kur. Açığa çıkar gizleme. Aksine duygularında kendine karşı dürüst olduğunda gerçek diyebildiğinin değişeceğini göreceksin. En çok korktuğun ve reddettiğin şeyin aslında en çok istediğin şey olduğunu anlamaya çalış. Ruhunu besleyecek ne ise onu bul. Mutlu olduğun işi yapmalısın, bundan para kazanmalısın. Sadece para kazanmak için yaptığın iş’tir. Mutlu olup para kazandığın ise kariyer. Seni mutlu eden kişiyle yaşamalısın, huzur bulduğun yerde olmalısın, kendinle barışmalısın ve hiçbir olayı kendinden bağımsız sana karşı oluyormuş gibi düşünmemelisin. Peki seni neyin mutlu edeceğini bilmiyorsan? Çocukluğunu düşün. Yapmaktan en çok keyif aldığın şey neydi? En çok yapmak istediğin şey neydi? Bırak yol götürsün seni gideceğin yere...