NISAN2021 Pınar Tekeş
Sen ve diğer yarın değil, sen ve eşin
Diğer yarını bulmak, tamamlanmak; bunlar kuşağa hoş geliyor değil mi? Hep bu cümlelerle büyütüldük. Oysa ki diğer yarını aramak istediğinde önce bir durup düşünmeliyiz. Ben neden yarımım? Ben yarım olduğumda, tamamlanmaya ihtiyaç duyduğumda karşıma gelecek eş de yarım olup beni tamamlamaya çalışacak. Ve tabii ki ben de onu. Buraya kadar yazdıklarımı Ruh Eşi ile ilgili yazılarımdan hatırlayanlarınız vardır. Önce kendimi fark edip tamamladığımda benimle eşleşecek kişinin de tam ve bütün olması gerçekleşecektir. İki yarımın birlikteliğindense, iki tamın ortaklığı taraflar için çok daha besleyici, kazandırıcı, çoğaltıcı olacaktır. Aile en basit tanımıyla toplum şahitliğinde yapılan bir ortaklıktır. İdeal bir ailede büyümek toplumun sağlıklı olmasının temellerini oluşturur. Bu içinde yetiştiğiniz ailedeki anne ve baba arasındaki ilişkinin gücüne bağlıdır. İlişkinin gücü nedir? İlişkinin gücü eşlerin sahip oldukları iletişim yeteneklerini yeterlilik olarak sergilemelerinde gizlidir. Birbirlerine karşı duydukları sevgi ve saygıda gizlidir. Çocuklarının duygusal sağlıklarını en üst düzeyde düşünmelerinde gizlidir. Eş olmakla ilgili planlarınızı veya kendinizi eş olarak konumlandırma deneyiminizi aşağıdaki aşağıdaki noktalarla bir değerlendirin. Size neleri fark ettirecek? • Kalbinizi biriyle nasıl paylaşacağınızı biliyor musun? Kalbinizi paylaşabilmek için önce kendi kalbinle temas kurmalısın. Kendinizi seviyor musun? Kendinizi tüm yönleriyle iyi kötü diye ayırt etmeden kabul ediyor musunuz? • Sizin için uygun olduğunu düşündüğünüz mü yoksa yaşamak istediğin gerçekliği mi hayal ediyorsunuz? Bizim topraklarımızdan değil de Japonya’dan örnek verelim. Japonlar sadece son 50 yıldır istediği eş ile evlenebiliyorlarmış. • Gözünüzü kapatıp düşünün eşinizde istediğin özellikler neler? Nasıl biri olmalı? Peki siz istediklerinizin hangilerini kendinde taşıyorsunuz? • Atalarımızdan gelen en büyük korkularımız aslında çok fazla sevmek ve sevilmektir. “Çok seversen kötü birşey olur.” “Seversen kaybedersin” “Seversen kalbin kırılır.” “Seversen aldatılırsın” “Mutlu olursan başına kötü birşey gelir.” Bunlar en büyük ilişki korkularındandır. Hangilerinin enerjisini alanınızda tutuyorsunuz? Mutlu olmayı seçmeye var mısınız? • Zaman bir ilişkide çok belirleyicidir. Bir başkasına ve aynı zamanda kendine zaman ayırmak konusunda dengede olabilmeniz mümkün mü? Eril ve dişil yönlerinizi de dengede kullanabiliyor musunuz? Sahip olmak ile sahiplenilicilik arasındaki farkı anlamaya var mısınız? Birinde saf sevginin gözü diğerinde ego baskındır. • İlişkide beklentileriniz ve istekleriniz konusunda dengede olabilir misiniz? “Erkek ve kadın beyni farklı çalışır” düşüncesinin arkasına saklanıp isteklerinizi mantığa rasyonelize etmeye çalışmak yerine; herkesin beyninin farklı çalışabiliceğini kabullenmeye var mısınız? Dengeyi sağlamak beraberinde karşılıklı anlayışı da getirecektir. • Dna’larımızdaki “Benim param benim param, senin paran benim param” veya “Evi erkek geçindirir” tuzaklarına düşmeden kaynaklarınızı paylaşabilir misiniz? • Eşlerimiz aslında bize ayna tutar. Kendimizde görmek istemediğimiz veya göremediğimiz, hayatta kısa kaldığımız yönlerimizi onların aracılığıyla farkedip hayata geçirmeyi öğreniriz. Bunu aynayı kırıp dökmeden yapabilir misiniz? • Klasik bir söz vardır. “Evlenince, tüm ailesiyle evlenirsin.” Bu bir yerde doğrudur. Bunu kabul etmenin kendi ailene ihanet olmadığını ayırt edebilecek kadar objektif olabilir misiniz? • Birini tüm hayatını paylaşabilecek ve aileyi büyütebilecek kadar sevmeye ve onun seni bu kadar çok sevmesine hazır mısınız? • Eşinizin ebeveyni olmaya çalışmaktan özgürleşmek ister misiniz? • Kendinizin pozitif yönleri neler? Partnerinizde nelerin olmasını istersiniz? • Haklı olmayı mı mutlu olmayı mı seçersiniz? Mükemmel olmaya çalışmak yerine ideal bir eş olmayı seçin. Bunu gerçekleştirmekle ilgili minik ipuçlarına ne dersiniz? • Vakit ayırıp öz eleştiri yaparak kendinizde yukarıdaki maddeleri ve değiştirmek istediklerinizi dönüştürmek adına neler yapabileceğinizi fark edin. Kendinizi tanıdıkça daha kolay yol aldığınızı da hissedeceksiniz. • Ortak ilgi alanlarını, paylaşımlarınızı çoğaltın. • Teşekkür ederim, harikasın, ne kadar iyi birşey yaptın gibi sihirli cümleler kullanın. • Affedin. Affetmek ilişkinin en büyük korumasıdır. Geçmişteki kavgalarınızın deneyimlerinin bittiğini kabullenip ilerleyin. • Bizden geçti artık düşüncesini bırakın. Her zaman iletişim biçiminizi daha da geliştirmenize açılacak bir kapı vardır. • Empati kurun. Ben dilini kullanın. Suçlayıcı tavırdan uzak durun. Biz olmayı hatırlayın. • Eşinizle çocuklarsız başbaşa kalın. • Çatışmayı sürdürmeyin, uzlaşma yolları arayın. • Hayatınızın merkezine onu değil kendinizi koyun. Bunu bencillik tuzağına kaçmadan gerçekleştirin. Onun da hayatının merkezine kendisini koyabilmesi için alan açın. • Karşınızdakini değiştirmeye çalışmak yerine kendinizi değiştirin. Ve hep aklınızda tutun: “Sen değiş, dünyan değişsin.”
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.