TEMMUZ2021 Pınar Tekeş
Öfkemiz kime?
Öfkemiz kime? Benzer benzeri çeker ilkesiyle biz kendi alanımızda hangi duygu varsa onunla eşleşecek deneyimler yaşarız. Bizdeki yoğunluk negatif olunca sonucu olan deneyimlerimiz de hep bunu büyütüp bundan özgürleşmemiz gerektiğini bize farkettirecek deneyimler olur. Uzun süren kapanmalar, maskelerle engellenmişlik hissi yaşayan bünyeler, kolektiften de çektiğimiz kayıtlar yardımıyla alt planda yok saydığımız negatif duyguların ortaya çıkmasını kolaylaştırdı. Her gün haberlerde, sosyal medyada; artık bu kadarı da olmaz dediğimiz yüzlerce olay duymaya başladık. Öfke bizi en aşağı çeken duygularımızdan biri. Her duygunun bize verdiği bir bilgi var. Sevgi insanı besler. Öfke genelde engellenmişlik hissi taşır. Beklentilerin karşılanmaması, amaçlarına ulaşamamak, görülmemek, ait olamamak, duyguları kabul edememek gibi bileşenler taşır. Bu da giderek sevgiyle büyütmeye çalıştığımız alanımızı eksiltmeye başlar. Eksiklik duygusu ise yetersizlik ve değersizlik gibi kendimizi hayatta tam kapasiteyle var etmemizin önünü keser. Sonuç agresyon, depresif tavırlar, içe kapanma, mutsuzluk ve daha neler neler... Duyguları reddetmek yerine kabul ettiğimizde onu yönetmeyi de öğrenebiliyoruz. Öfkeyi yok saymadan fark edip kaynağını bulduğumuzda, hayatımızı tamamen çekilmez hale getirmek yerine konfor alanımızı arttırarak durumun üstesinden nasıl geleceğimiz konusunda pratik yapmış oluyoruz. Bu durum kendimize rağmen kendimizle barışık yaşayabilmemiz rahatlığını sağlıyor. Nasıl mı yapacağız? Hadi aşağıdaki maddeleri takip ederek başlayalım: • Öfkeyi başlatan düşünce ne? • Bu ilk ne zaman başladı? • Başladığında yanınızda kimler vardı? • Onlar hakkında neler hissettiniz? • Öfkeden başka hangi duygular bu duruma eşlik etti? • Kendinizi olayın dışına alın ve bir film sahnesi seyreder gibi dış gözle bakın. Böyle bakınca neleri farklı görüyorsunuz? • Şimdi oradaki sizin duygularını gözlemleyin! • Bu duyguları hayatınızda ilk ne zaman hissettiniz? • Yaşadıklarınız değil, yaşadıklarınızı nasıl algıladığınız gerçeğinizi şekillendirir. Oradaki gerçeğiniz ne? • Bu bir sınav sorusu olsa, bu gerçekliğin size hangi kazanımları katmış olmasını isterdiniz? • O kazanımlara sahip olabilmek için artık bu olumsuz duyguları hayatınızda tutmak deneyimlerine son verseniz, hayatınızda neler farklı olur? • Bu farklılık sizde nasıl bir duygu yaratır? Aynı olaylara baktığımızda farklı düşüncelere bağlı olarak çok farklı duygular yaşayabiliriz. Bu durumda o sahnedeki gerçekliği değiştirecek olan bizim düşüncelerimiz. Düşüncelerimizde olumsuza yönelmek yerine; karşılaştıklarımızı kişiselleştirmeden esnek olmak, durumlara karşı algımızı değiştirebilir. Çoğu zaman kendimiz merkezli bakmadığımızda fark ettiğimiz şey aslında olaylara değil de duruma karşı kendimize duyduğumuz kızgınlık olabiliyor. Daha farklı davranabilecekken davranmamış olmanın verdiği çaresizlik olumsuzu büyütüyor.Bu durumdan duyulan pişmanlık, daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Aslında kişi ve durumlara değil çoğunlukla kendimize öfkeleniyoruz. Kendimizle iletişimimizi güçlendirdiğimizde, zihnimizin egosantrik gerçekliğini yaşamak yerine kalbimizin sesini de dinlemeyi öğreniyoruz. Kendimizi kabul edip, hayatımızın merkezine bencil de olmadan kendimizi koymayı öğrendiğimizde de iç sesimizle barışmayı öğreniyoruz. Kendimizi yargılamadan gerçekliği değiştirmek daha rahat olacaktır. “Öfkeli bir ben”i yaşamaya devam etmek ister miydiniz? O halde olmak istediğimiz ben ile uyumlu olmayan tüm hisleri geride bırakma pratiği yapmaya bugün başlayalım mı? Daha mutlu, huzurlu, kendimiz ve dünyayla barışık bir hayat hakkkımız! Değişen koşullarda aynı modelleri tekrarlamak yerine yenilerini sahiplenmeye ne dersiniz? “Daha iyi bir ben”e yolculuk için bundan daha iyi bir gün olabilir mi?