Bulunduğu sayı belirtilmemiş. Reşat Kutucular
Kültürpark'a Dokunacaklar İyi Düşünsün!
Baştan belirteyim: Kültürpark benim için İzmir’in Gezi Parkı'dır. Yani bir yeşil alan olmaktan öte hayati anlamlar taşır. Uğruna mücadele edilesi bir semboldür. Siz Kültürpark’la ilgili hayallerinizi söyleyin, size kim olduğunuzu söyleyeyim bile diyebilirim. Kırk yıldır içinde güzel anılar biriktirdiğim için midir nedir, bu alanla ilgili onlarca yazı yazdım. Sergi alanlarının Gaziemir’e taşınmasıyla beraber alanın nasıl kullanılacağını hep merak ettim. Sorguladım. Durumdan vazife çıkarıp WWF Türkiye ile gayrı resmi olarak yazıştım neler yapılabilir diye. Zamanının İzfaş Genel Müdürüne de bir iki eposta yolladım. Dolayısıyla Kültürpark’a uzanan eller konusunda, kimin eli olursa olsun, aşırı hassasım. Her türlü adıma şüpheyle bakıyorum. Bu ülkede nelerden yola çıkılıp ne beyanlarla nerelere varıldığını gördük. Doğal olarak temkinliyim, tetikteyim, tedirginim. O yüzden şık sunumların içine serpiştirilmiş güzel tasarımlara bakarken benim aklımdan geçen düşünce şu oluyor: “Bunlar neden böyle bir Kültürpark peşinde, arka planda göremediğim bir şey mi var?”. Efendim şöyle şahane olacak, böyle muhteşem olacak diye parlak cümleler kuran akademisyen, mimar, Belediye görevlisini dinlerken de “yeni oyuncak, yeni bir iktidar alanı mı yaratıyorsunuz kendinize?” diye mırıldanmadan edemiyorum. Evet, bende derin bir rahatsızlık var. Aşırı defansifim. Ancak rahatsız olan sadece ben değilim. Rahatsız olan sanılandan çok daha fazla… Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz çok şey var. Öyle olmasa Facebook'taki Kültürparka Dokunma grubunun üye sayısı nasıl 13.000’i buluversin ki bir anda? Tabii burada Gezi Parkına göre daha rahatız. Yerel idare de bizim kafadadır diye bir kabulümüz var. Yani inşallah öyledir. Yok, yerel idare de bildiğini okuyacak, bir takım tasarruflarda bulunup Kültürpark’ı yeniden yapılandıracak ve eksiltecekse o çok acı olur işte. Yani partinin Genel Sekreteri İzmir’deki “sürdürülebilirlik anlayışının” eski ve önemli bir temsilcisiyken, sorumlu Belediye’nin Ak Partivari işlere kalkışması hakikaten dramatik olur. Konunun sosyal demokratlık kısmına hiç girmiyorum. “Yapılmak istenen” çok net değil. Tam bilmeden itiraz ediyorum. Bakıyoruz etrafta zemin yoklanıyor, bazı “tasarımlar“ ufak ufak paylaşılıyor. Kültürpark’ın içine bir şeyler tıkıştırılmaya çalışılıyor. O da olsun, bu da olsun anlayışıyla. Bir niyet beyanıdır bu. Ben de şimdiden niyetimi belli edeyim de. Herkes bir netleşsin. Kültürpark zaman içinde yeterince “mimari darbe almış” bir alan. Daha da doldurmak yerine, şöyle iyice bir boşaltıp ferahlatmayı düşünsek? Şahsen kentin hafızası olarak bazı şeylerin korunması gerektiğine katılıyorum. Nitelikli bir yapılanmayla... Ancak hafızadaki bazı noktalar silinse daha iyi olmaz mı diye de düşünüyorum. Tartışmanın alevlenmesi en büyük dileğim. Tam da Gezi’ye yeniden dil uzatılmışken bir de şu Kültürpark’a dikilmiş gözleri bir görelim, bir okuyalım bakalım
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.