NISAN2021 Reşat Kutucular
Bir milat olarak 19 mart...
19 Mart Cuma Urla’da yağmurlu bir gündü. Öğleden sonra “normalleşiyor” olmanın heyecanıyla uzun zamandır birlikte olamadığımız arkadaşlarla Polima restorana gidelim dedik. Polima sevgili Dr. Levent Köstem’in Uzunkuyu’da emek emek ortaya çıkardığı Zeytinyağı Müzesi'nin içinde… Müze Çeşme otoyolunun Zeytinler çıkışına çok yakın… Mutlaka görülmesi bir yer. Otoyolda mola vermeye fazlasıyla değecek bir seçenek… Gelecek ayki yazımı Müze’ye ayıracağım. Ben de zeytin ağacının müritlerindenim çünkü… Polima ferah bir mekân… Yüksek tavanı, huzur veren dekorasyonu ve salgın dönemine uygun ayrık masa düzeniyle insanı hemen kucaklıyor. Şef Hilal Gökmen belli ki gelecek vaat eden bir genç. İçten ve heyecanla yemeklerdeki incelikleri anlatıyor. Mesleğine âşık olanlardan… Ayrıca öğrenmeye ve dinlemeye de açık. Gastronomide iddialı sayılmayız ancak Polima; atmosfer, sunum, lezzet ve fiyat açısından bizim masadan tam not aldı. Tabii o saatlerde gece yarısı Merkez Bankası başkanının görevden alınacağını ve ertesi gün farklı bir Türkiye’ye uyanacağımızı bilmiyorduk. İşte böyle… Türkiye’nin bir yüzü iyi niyetle, hevesle bir şeyler başarmaya çalışırken bir diğer yüzünde eskimiş siyaset ortalığı darmadağın edecek kararlar alabiliyor. Ne yazık ki hevesli gençler eskimiş siyasete tabi olmak durumunda… Düşünürseniz, alt tarafı bir bürokrat görevden alındı. Merkez Bankası’nın kurumsal kimliği olduğu gibi yerindeydi… Buna rağmen ekonomide çok şiddetli sarsıntılar bütün hafta devam etti. Üstelik bu deprem 2018 Ağustos ve 2020 Ekim depremlerinin üzerine gelen üçüncü çok şiddetli sarsıntıydı. Hesabı kolay değil ancak Türkiye’nin varlığı bu kararla bir gecede kabaca 1 trilyon TL azaldı. Elbette mesele bir bürokratın görevden alınması meselesi değildi. Üç yıldır güven kaybı yaşayan piyasalar zaten yay gibi gergin olan biteni izliyordu. Perşembe günü de 200 baz puanlık faiz artırımı gelmiş daha da olumlu rüzgarlar esmeye başlamıştı. Bir kere getirisi nedir belli olmayan ancak götürüsü çok net olan böyle bir kararın neden alındığını anlamak zordu. İkincisi de böyle bir finansal iklimde bu kadar riskli bir kararı alabilen iradenin hala tek başına ülkeyi idare ediyor olması durumu daha da zorlaştırıyordu. Peki, bundan sonra olur? Bence Ağbal döneminde atılan anti enflasyonist adımlar atılmaya devam edilirse güven yavaş da olsa yeniden tesis edilebilir. Tabii o zaman da Sayın Ağbal niye gitti ki sorusu karşımıza çıkar. Eğer büyümeyi önceleyen Albayrak anlayışı geri gelirse o zaman enflasyon yüzde yirmilere, döviz kurları da daha önceki tepelerine doğru hareket etmeye başlar. Kur yukarı, faiz yukarı, enflasyon yukarı gibi can yakıcı bir döneme girilebilir. Şahsen 19 Martın bir milat olduğu fikrindeyim. Bundan sonra Türkiye’de pek az şeyin eskisi gibi olacağını düşünüyorum. Buna siyaseten daha da sertleşme de nihayetinde bir yapıcı yıkım da dahil! Hem Merkez Bankası rezervlerinin seyri hem de Hazine’nin borçlanma ihtiyacı nedeniyle ekonominin ortodoks politikalardan sapmayı kaldırabileceğini sanmıyorum. Saparsa bedeli ağır olur. Benim için artık yıllar sayılı da umarım önlerinde uzun yıllar olan Şef Hilal ve Hilal gibiler heveslerini kaybetmez, inatla çalışmaya devam ederler ve siyasetin yüzünü yenilerler.