AGUSTOS2021 Reşat Kutucular
Yeni Türkiye'nin Çeşme'si...
Yeni Türkiye'nin Çeşme'si... Bazı okuyucular bu yazıdaki duygu ve düşüncelerime hak vereceklerdir. Sayıları az da değil, biliyorum. Bir kısım okuyucu “bunlar da hiçbir şeyi beğenmiyorlar, hep olumsuz hep olumsuz” diyebilir. Ben onlara “naif kapitalistler” diyorum. Ana akım sever bazı okuyucular ise “Çeşme gayet güzel oldu işte, mesele nedir” diye kaş kaldırabilirler. Çünkü onların dünyasında trend neyse olması gereken odur! Burada Çeşme’den kasıt Alaçatı’dan Şifne’ye, Ildırı’dan Çiftlikköy’e uzanan geniş Çeşme bölgesidir… Zaman akacak. Çok değil bundan üç beş yıl sonra bu yazı belki çöp olmuş olacak. Belki hem naif kapitalistler hem mesele nedir diye soranlar bile söylenmeye başlayacak. Göreceğiz. Çeşme eskiden İzmir'in sayfiyesi idi. Doğal güzellikleri ancak Alaçatı’nın yükselişiyle beraber epeyce geç keşfedildi. Ardından "yeni Türkiye” Çeşme’yi ruhen ve bedenen ele geçirmeye başladı. Çeşme artık yeni Türkiye’nin can sıkıcı yüzlerini barındıran bir sembol! Biliyorsunuz yeni Türkiye varsa yoksa “büyümeci” ve dibine kadar “özel sektörcüdür”. Kamusal alan, kamu malı, kamu çıkarı gibi kavramlar yeni Türkiye'nin değerler setinde pek yer bulmaz. Zaten kamunun kendi malının hesabını sorma, kendi çıkarlarını kollama pratiği şu veya bu sebepten bir türlü gelişmediği için kamusal alan kapanın elinde kalır. Ya tahsisle alınır, ya kiralanır, ya fiilen işgal edilir, ya da üzerine çökülür! Çeşme’deki kamusal alanlar da ülkenin başka yerlerindeki gibi yıllar içinde giderek daraldı. Güzelim sahillerin önemli bir bölümü beach clubların, otellerin, rezidansların kontrolüne geçti ki bu yasal bir durum değil. Yasallığın maalesef yeni Türkiye’nin kafaya taktığı bir şey olmadığını biliyoruz. Yeni Türkiye’de gelir dağılımı da bozuktur servet dağılımı da… Çeşme artık “parasını göstermek isteyen” üst gelir grubunun yazlık mekânıdır. Sıradan vatandaş için yaşam zordur. 3 milyon TL’lik SUV aracıyla plaja giden kadına haftada 2 bin TL kazanmak için ölümüne çalışan üniversite öğrencisi hizmet eder. Kucaklardaki Pomeranian köpeklerin fiyatı dört asgari ücrete bedeldir… Restoranlarda kişi başı 500 TL’den 5.000 TL’ye (evet, yazıyla beş bin) kadar fiyatlara rastlanır. Çeşme bu aşırılıkların, bu aykırılıkların kasabasıdır artık. Biliyorsunuz, inşaatçılık yeni Türkiye’nin kutsalıdır! Düzen inşaatçıyı el üstünde tutar. Gerekirse ucuza kredi sağlar, ihtiyaç halinde imar durumu “iyileştirilmeleri” yapar, kanunu ihlal eden inşaatçılar için af çıkarır. Yaşayarak gördük, öğrendik. İnşaat bu coğrafyada aslında işgalin bir aparatıdır. Yeni Türkiye metrekare boyutunda bile fetihçidir! Çeşme’deki imarı delme işleri 90 yıllarda bizzat kamu eliyle başladı. Sonrasındaki yirmi yedi yılda sessiz sedasız çok yol kat edildi. Yerelden ve merkezden yapılan imar dokunuşları ile inşaatçının önü açıldı. Bölge hızla "betonlaştı". Rezidans kılıfı, turizm ambalajı, yandaş müteahhit becerisi, hepsi kullanıldı. Kolektif olarak Çeşme’nin bugünkü “dengesiz” silueti çizildi. Yeni Türkiye “oldu bitticidir”. Yapar, olur! İstemezükçüleri, idari yargıyı, yerel itirazları, doğal dokuyu pek iplemez. Gelişmenin önünde duran unsurlardır bunlar… Aceleye gelmiş yapılanma yeni Türkiye’nin doğasıdır. Altyapı yetersizlikleri, üst yapı aksaklıkları hayatın parçasıdır. Yollar bozuktur, sular her an kesilebilir, elektrik arada gider gelir, trafiktir kolaylıkla tıkanabilir. Hem çevre hem gürültü kirliliği vardır ancak o kadar da mühim değildir. Bu böyle bir gelişme modelidir. Yeni Türkiye’de nicelik nitelikten önemlidir, slogan şöyledir: “elitizme geçit yok, yaşasın vasatizm!” Kasabanın yenisi Cahide’nin gürültüsüyle kasabanın en eskilerinden Agrilia’nın canına okuduğu bir yerdir artık Çeşme… Alkışlayanı çok olsa da ağlayanının içi yanar!