Bulunduğu sayı belirtilmemiş. Şükran Yücel
Öykülerle Çoğalmak
Konak Belediyesi'nin düzenlediği 14. İzmir Öykü Günleri 12-13-14 Şubat'ta Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek. Üç gün boyunca zengin bir programla İzmirli edebiyatseverleri buluşturacak. 14. İzmir Öykü Günleri'nin teması Gençlik ve Barış. En önemli ihtiyacımızın 'barış' olduğu bu günlerde, dünya tarihi kadar yaşlı ama her daim genç kalmayı başaran ÖYKÜ, yüreklerimize bir tutam umut serpecek. Öykü Günleri'nin başlangıcı Ankara Öykü Günleri'ne dayanır. Öykü Günleri'nin başlaması, yaygınlaşması ve yaşatılması, Özcan Karabulut'un eşsiz çabalarıyla mümkün oldu.Yıllar önce gene Konak Belediyesi'nin düzenlediği bir öykü gününde 14 Şubat'ın Dünya Öykü Günü olarak kutlanması fikri de gene Özcan Karabulut tarafından önerilmişti. Her yıl Dünya Öykü Günü bildirisi usta bir öykücümüz tarafından kaleme alınıyor ve öykü günlerinde okunuyor. Öykü Günleri izleyicilerin geniş ilgisiyle karşılanıyor. Öyle ki, öykü okurlarının sayısının gün geçtikçe arttığını sanırsınız. Elbette burada büyük bir yanılsama var. Öykü kitaplarının, ilgili okurlarının sayısı ne yazık ki, çoğalmıyor. Biz yine de, öykü günlerinin gördüğü ilgiyle orantılı olarak umut yeşertelim. Sanatın, edebiyatın amacı biraz da umut vermek değil midir? Umut, Pandora'nın sandığından çıktı çıkalı öykülerde yeşermekte, çoğalmakta, karamsar yüreklere teselli olmakta... Hayatın onca acımasızlığına, zulmüne, kötülüğüne karşın varolma inadını, sonsuz direnişini sürdürmekte... Öyküler sayesinde umut dimdik ayakta durmaya devam edecek mi? Gerçek, onca çarpıtılıp gözlerden saklanırken, öyküler bize gerçekleri fısıldar. En karanlık günlerde ışık saçar kararmış ruhlara. Nefes verir soluğu kesilmiş bedenlere. Sesini duyurur vakitsiz ölülerin. Azrail'e meydan okuyup asırlar ötesinden meseller taşır kulağımıza. İnsandan insana, ülkeden ülkeye, şehirden şehre sınır tanımadan aşar sıra dağları, ırmakları, denizleri, okyanusları... Mitolojiden efsanelere, masallardan hikâyelere, kıssalardan mesellere bu akışı durdurmaya hiçbir insan oğlunun/kızının gücü yetmez. İnsanlar, muktedirler gelir geçer; öykü, sonunda galip gelendir. Öyküyü anlatan da, yazan da bilmez, öykünün bunca güçlü olduğunu. Çünkü, öykü, sihrinin sırrını öyle kolay elevermez. Şekilden şekle, biçimden biçime dönüşerek yeryüzünü dolaşır. Bir kızılderili, bir Eskimo, bir Aborjin, bir Tilingit, bir Wapisiana yerlisi kılığına girip görünür. İnsan hikâyelerinin birbirine benzerliği ile okuyanları şaşırtır. Julio Cortazar’ın deyişiyle: 'Tüm kalıcı öyküler içinde dev gibi bir ağacın uyumakta olduğu bir tohum gibidir. Bu ağaç bizim içimizde büyür ve gölgesi belleğimize düşer.' İnsanlığın belleğine düşen o gölge, er ya da geç gerçeğin günyüzüne çıkmasını sağlar. Hakikatler, öykülerle insanlığın hafızasına kazınır. 2015 Dünya Öykü bildirisini usta yazar Murathan Mungan yazmıştı. Onun çok güzel ifade ettiği gibi, 'Edebiyat ve sanat, bizi o biricik olan hayatımızın dışına çıkararak bize başka hayatların ve varoluşların kapılarını açar, bizimkine benzeyen ve benzemeyen öykülerle tanıştırır. Bizi başkalarının yerine geçirerek çoğaltır, ruhumuzu, aklımızı, iç dünyamızı zenginleştirir. Başkalarını tanıdıkça yabancı dediklerimize, öteki, hatta düşman bildiklerimize karşı duyduğumuz korkuları yeneriz. Edebiyat, dünyayı farklılıkların zenginliğinde, benzerliklerin ortaklığında buluşturup yeryüzünün dört bir yanına dağılmış insanları birbiriyle kaynaştırır.' Bu yılın Dünya Öykü bildirisini genç ve başarılı öykücü Kerem Işık okuyacak. Bizi biz yapan hikâyelerdir. Belki de, bu hayatın ta kendisidir, gerisi hikâye… Bana bir öykü anlat, sana kim olduğunu söyleyeyim. Bizi bize anlatan öyküleri yazarlarından dinlemek için öykü günleri iyi bir fırsat. Bu yılın onur konuğu değerli yazar Necati Tosuner. 1965'te yazdığı Özgürlük Masalı adlı ilk kitabından bu yana öykü dağarcığımıza güzel öyküler armağan eden Tosuner'in ellinci yazın yılı kutlu olsun. Nice verimli sanat yılları diliyorum Necati Tosuner'e. Yakında kaybettiğimiz ismi İzmir'le özdeşleşmiş usta yazar Tarık Dursun K da 14. Öykü Günleri'nde anılacak. İzmir Öykü Günleri'nde buluşmak dileğiyle, öyküsüz (umutsuz) kalmayın.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.