Bulunduğu sayı belirtilmemiş. Tutku Konuk Altındal
Oscar Aslinda Ne Renk?
88 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen Oscar Ödül Töreni, bu sene de 28 Şubat’ta pek çok film ve oyuncuyu onurlandırmaya hazırlanıyor. Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından verildiği için ‘Akademi Ödülleri’ olarak da anılan tören, bu sene ırkçılık skandalından nasibini aldı. Amerikalı aktörlerden Spike Lee’nin iki yıl üst üste 40 beyaz aktörün aday gösterilmesini eleştirip ‘Biz oyunculuk yapamıyor muyuz?’ diye sormasıyla tetiklenen ırkçı protestolar, Will Smith’in eşi olan oyuncu Jada Pinkett Smith’in de ödül törenini boykot edeceklerini açıklamasıyla iyice tırmandı. Son olarak Lee’nin konuyla ilgili instagramda paylaştığı #oscarsowhite (oscarçokbeyaz) hashtagi sosyal medyada yankı yarattı. Hal böyle olunca Akademi Oscar'ın geleceğinin tehlikeye girmemesi için konuyu görüşmek üzere olağanüsü bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, Oscar adaylarının belirlenmesindeki oylama süreci, üyelik şartları ve idare yapısı konusunda değişiklik yapılması oy birliğiyle kabul edildi. Değişikliklerden en dikkat çekeni yeni ve var üyelerin oylama statülerinin her 10 senede bir gözden geçirilmesi kararı oldu. 2012'de bir araştırma sonucunda, Akademi üyelerinin yüzde 94'ünün beyaz, yüzde 77'sinin erkek, yaş ortalamasının da 62 olduğu belirlenmişti. Gelelim en az bu boykot kadar konuşulan adaylara… Önceki yıllarda Leonardo Di Caprio’nun 3 kere ‘En İyi Erkek Oyuncu’, 1 kere de ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ ödülüne aday gösterilmesine rağmen henüz bir heykelcik alamamış olması herkese dert olmuş sanırım. Sanatçının fanları sosyal medyaya gönderdikleri destek mesajlarıyla Akademi’yi şimdiden ablukaya almış gibi görünüyor. ‘The Revenant/Diriliş’ filminde aktörün bir ayı ile dövüştüğü sahneyi gördükten sonra ben de aynı şeyi düşündüm. Eğer bu performansla da ödül almazsa bir daha hiç alamaz dedirtecek cinsten bir oyunculuk sergilemiş. Matt Damon gibi (The Martian/Marslı) güçlü rakipleri olmasına rağmen Di Caprio’nun önce Grammy’i, sonra Kristal Ödül’ü alması Oscar’ın da yaklaştığı yönünde sinyaller veriyor. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ kategorisinde ‘Joy’ filmiyle öne çıkan Jennifer Lawrence Oscar’ı ikinci kez kucaklayacak gibi duruyor. Şayet ‘Carol’ filminde canlandırdığı karakter ile aynı ödüle aday olan Cate Blanchett’i geçebilirse.. ‘En İyi Film’ adayları ise şöyle; The Big Short (Paramount) Bridge of Spies (Walt Disney Studios) Brooklyn (Fox Searchlight) Mad Max: Fury Road (Warner Bros.) The Martian (20th Century Fox) The Revenant (20th Century Fox) Room (A24 Films) Spotlight (Open Road Films) Benim favorim Michael Lewis'in 2008 krizi sonrası yazdığı romandan uyarlanan ‘The Big Short/Büyük Açık’. ‘En İyi Yönetmen’ dalında da yine Diriliş ve Büyük Açık rakiplerinden bir adım önde görünüyor. Bir de Mustang var Diğer kategorilerdeki favorilerimi tek tek yazmaya yerim yetmez ama son olarak ülkecek ilgilendiğimiz ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisinden sözetmek istiyorum. Türk olan Deniz Gamze Ergüven’in senaryosunu yazıp yönettiği ancak destek bulamadığı için yarışmaya Fransa’dan katılan ‘Mustang’. Konusu kısaca şöyle: İnebolu yakınlarında deniz kıyısındaki bahçeli evde, büyükanneleriyle yaşayan, en küçükleri ilkokul öğrencisi 5 yetim kızkardeş, yaz tatiline girdikleri gün, erkek okul arkadaşlarının omuzuna çıkarak denize girip eğlendikleri için, komşuların dedikodusu üzerine, tatili evlerinde hapis olarak yaşamaya ‘mahkûm’ edilirler. Ev çevresinde ve pencerelerde yükselen demir parmaklıklar; etekleri uzayan çirkin giysiler; komşu kadınların gelip verdikleri ev işi dersleri; İlk gençliklerini yaşamaları yasaklanan ve hemen görücü usulü evlendirilen lise öğrencisi iki ‘büyük kız’... Bağnazlığın şiddetine karşı her biri farklı biçimde direnen genç kızların dizginlenemeyen özgürlük arayışları... Film ile ilgili çeşitli yorumlar yapıldı. Geleneksel örf ve adetlerimizin yanlış yansıtıldığını ve bu tip korumacı davranışların olumsuz sonuçlara yol açtığını söyleyenler Mustang’i ‘İkinci Geceyarısı Ekspresi Vakası’ olarak adlandırdılar. Ben öyle düşünmüyorum. Evet bir Türk kızı olmama rağmen, filmi izledikten sonra Anadolu’nun taşralarında yaşamı belirleyen örf/adetleri büyük bir şaşkınlık ve hayalkırıklığıyla izlemiş olabilirim. Ama böylesine bir hikaye bu kadar dengeli anlatılamazdı. Üstelik genç bir bayanın böyle bir proje için (ki kendisinin ilk uzun metrajlı film denemesidir) kolları sıvamış olması bile umut verici diyebilirim. Türkiye bu filmi sevmedi, hatta izlemedi ama Oscar dahil 34 ayrı Yabancı Film Festivali’nde aday gösterilmiş ve 23’ünden ödülle ayrılmış. Herşeyden önce sağlıklı bir başkaldırının öyküsü olan filmin finalinde, mahalle baskısından doğan sorunun çözümü Türk eğitim sisteminin kollarına bırakılıyor. Umarım ödüllerinin arasına bir yenisini daha ekler. Töreni sunma görevi ise siyahi aktör, yönetmen, senarist ve film yapımcısı Chris Rock’a verildi. Bu seçim bile ırkçı protestoları yanıtlıyor. 2004 yılından sonra ikinci kez töreni sunacak olan Rock’un ince esprilerini heyecanla bekliyorum. Bakalım tahminlerimden kaçı tutacak. Hep birlikte izleyip göreceğiz.