KASIM2016 Tutku Konuk Altındal
Senden Sonra Ben
Sana kavuştuğum andan itibaren içimden yeni bir ben çıktı. Önceden hiç görmediğim, görsem de tanımayacağım yepyeni bir ben. Daha güçlü, daha sakin, daha yorgun, daha olgun, daha mutlu ve daha suskun bir ben. Teninin tenime değdiği ilk anda, sonsuza dek sürecek karşılıksız bir aşkın esiri olduğumu anlamıştım. Gidişimi pek hatırlamıyordum ama dönüşüm muhteşem olmuştu. Titrek ellerin ve çaresiz bakışların bir yana, ağlamaktan gün batımı kızılına büründüğün o geceyi nasıl unutabilirim. Sonra her an yeni bir endişe, yeni bir coşku, yeni bir heyecan, yeni bir korku. Bir anda bütün hayatım sen oldun. İçimden çıkan yeni ben ile sen bilinmeyen bir gezegende keşfe çıkmış gibiydik. Ya da kurallarını kimsenin bilmediği yeni bir oyun oynar gibi... Gecem gündüzüm birbirine girdi. İkimiz dışında hiçbirşey düşünmüyor ve yaşamıyordum. Normalde bana sıkıntı verecek şeyleri bile umursamaz olmuştum. Dünyanın en mükemmel duygusu derlerdi de inanmazdım… Gerçekten de öyleymiş ve bunun ne demek olduğunu en iyi yaşayanlar bilirmiş. Nil’in de dediği gibi; “Meğer sütmüşüm ben, ilaçmışım, balmışım / Meğer kokum birine cennetmiş, sığınakmış, yuvaymış / Meğer kaderde en sevdiğim adamdan çocuk yapmak da varmış. ” İsmin bir büyü gibi dilime dolandı, artık varsa yoksa sen, varsa yoksa ben ve biz. Bundan sonra bütün cümlelerimin öznesi sen, yüklemi ise yaptıkların. Gittiğim yerleri geçtim, yediğimi içtiğimi bile (son 9 aydır olduğu gibi) sana göre seçiyorum. İnsan bir avazda içinden çıkan mucizeyi görünce, kendini unutabiliyormuş. Anladım. Ve annem ah canım annem. Meğer benim için neler yapmış, yaşamış. Şimdi olsa yine yaparmış. İçindeki eşsiz şefkatin nasıl birşey olduğunu sana bakarken bir kez daha anladım. Bu süreçte o benim içimden çıkan yeni ben ile tanıştı, bense onun içindeki anneyi yeniden çağırdım. Doğduğum andan bugüne kadar onun biricik prensesi olmak harikaydı. Ama sen hayatımıza girdikten sonra tacımı sana devrettim. Şimdilerde ise bir köşeye geçmiş pabucumun dama atılmasını keyifle izliyorum. Neden mi? Çünkü insan bir tek annesine bu kadar güvenebiliyormuş. Şiirle başladık şarkıyla bitirelim. “Günlerin getirdiği mutluluk olsun sana, sevdiğin ve sevildiğin bir hayat sür bebeğim. Günün günden güzel olsun. ” Hoşgeldin herşeye değerim! 1- E bebeğim e: Söz & müzik Kayahan
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.