HAZIRAN2020 Yayın Kurulu
60 Gün sonra...
AVM'ler kapandığında satış noktalarımız kitabevleri ile vedalaştık. Bu lanet virüs kabus gibi üstümüze çöktü. Okurlarımızdan ayrı düşmek hakikaten çok üzüntü verici ve bunu yayın hayatına başladığımızdan 223 ay sonra yaşadık. Nisan(224) ve Mayıs (225) sayılarımızı geriye dönüp arşiv haberlerimize bakarak oluşturduk ve 2 sayımızı internet sitemizden yayınladık. Bu arada "Güzel İzmir"de nerelere uzandığımıza bir kez daha tanık olduk, eskilerle kucaklaşmak hoşumuza da gitti. Umarız okuyanlar da keyif almıştır. Her gün "bu ülkede neler oluyor" diye merak ediyoruz. Peki, bu okuduklarımız ve izlediğimiz haberlerin, yorumların doğruluğu, gerçekliği, tarafsızlığı kimi ilgilendiriyor? Bir kent kültürü dergisi olarak siyasetten uzak kalmaya çalışsak da netice olarak yaşadığımız ülkenin gerçeklerine kayıtsız kalamayız. Bu sayıda dosya konumuz; gerçek bir demokrasi ile yönetilmeye çalışılan ülkelerde özgür olan medya kuruluşlarının ülkemizde baskı altında olduğu gerçeğinden yola çıkıyor ve "iyi ki sosyal medya var" diyerek sizi özgür haber ve yorumların adresleri ile buluşturuyor. Belki hepsini tanıyorsunuz ama destek olmak için bir kez daha hatırlatmak istedik. Herkesin yaşamını etkileyen salgın günleri sonrası için kadın inisiyatiflerince hazırlanan ve dünyada 3 binin üzerinde akademisyen tarafından imzalanan "Krizden Çıkış Manifestosu"nu özellikle iş aleminin okuması ve iyi değerlendirmesi gerekiyor. Türkiye'nin en önemli girişimcilerinden ve Fütüristler Derneği Onursal Başkanı olan Alphan Manas ile zamanı ileriye saran bir söyleşi yaptık. Keyifle okuyacaksınız. Slow Food İzmir'in öncüsü A. Nedim Atilla yazdı. "2021 Terra Madre Anatolia” İzmir’e çok yakışacak. Uz. Dr. Metin Özer yazdı. 19. yüzyılda İzmir’de salgın hastalıklar başlayınca; Levantenler Bornova veya Buca’daki bağ evlerine çekilerek karantina uygularlar, bazı yiyecekleri bahçe kapısının yanında bulunan sirke küplerine daldırılarak sterilize ederler, gerekirse kendilerine ait hastanelerden faydalanırlardı. İzmir evlerindeki sirkelikler konusuna Orhan Beşikçi de yazısı ile katkıda bulunuyor. Tarihten bir yaprak daha... Oyunculuk, müzik ve dans… “On parmağında on marifet” denilen kadınlardan Toprak Sağlam ile “Var olma, âşık olma ve yaşama sebepleri”ni Selin Tekin konuştu. İzmir'de spor kültürünün oluşması, çocukların ve gençlerin spora yönlendirilmesi, halk sağlığına katkı yapan sportif etkinliklerin düzenlenmesi, bireylerin kalabalık ve yoğun kent yaşantısından yani stresten uzaklaştırmada bir araç görevi gören “Herkes için spor” etkinliklerinin programlaması, kentin spor tesislerinin geliştirilmesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübünün faaliyetlerinin yönetiminden sorumlu bir yönetici Hakan Orhunbilge ile buluştuk bu ay... İzmir Life'ın efsane dizisi "Kökler" yeni okurlar için yeniden yayınlanlarına Baltazzi ailesi ile devam ediyoruz. Nisan 2004 sayımızda yayınlanan bu bölümü Deniz Çaba hazırlamıştı. İZDOF Gezgini ve fotoğraf sanatçısı Erol Özdayı bizi Oylat Mağarasına götürüyor. Türk toplumları eskiden bu yana kendisini kötülüklerden ya da hastalıklardan koruduğuna inandığı objelerin resmini vücudunda taşımış. Raşel Rakella Asal'ın "Dövme Sanatı" yazısı çok ilginç... PERYÖN Ege Şubesi Başkanı Serdar Kalaycıoğlu ile "insan kaynakları" üzerine keyifli bir söyleşiyi Zeynep Omay yaptı. Bu sayıyı Ahmed Adnan Saygun portresi ve kitap seçkilerimiz ile tamamlıyoruz Okumanın keyfi, ayrıntılarda...
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.