TEMMUZ2021 Yayın Kurulu
Kuraklık kapımızı çalıyor...
Kuraklık kapımızı çalıyor... Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Kuraklıklar üç ana kısımda incelenir. Bunlar meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklıklardır ve tüm bu kuraklıklar gelip geçicidir. Ancak ülkemizde bilimsel kuraklık öylesine tavan yapmıştır ki asıl olan bu bilimsel kuraklığın hakkından gelebilmektir” diyor. Ve ekliyor; "Önce tarihte yaşananları okuyarak, hatırlayarak, ders çıkararak, araştırarak işe koyulacağız. Bilgi kirliliğine izin vermeden, bilinçli bir şekilde yol alarak… Suçu iklimlere yüklemeden sorumluluğu sahiplenerek… Bilimsel kuraklığın hakkından gelerek… En önemli rol yöneticilere düşüyor! İyi bir su ve tarım politikası şart." Dosya konumuzu Selin Tekin hazırladı. Smyrna kentinin kalıntıları, her geçen gün biraz daha şekilleniyor. Puzzle’ın parçaları teker teker tamamlanıyor. Girişteki kemerlerden yamaçtaki antik tiyatroya kadar… Bu tarihi yapıyı bir “cerrah hassasiyetiyle” ortaya çıkaran Smyrna kazı ekibinin 15 yıllık lideri, Katip Çelebi Üniversitesi Türk İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy ile bölgenin dününü, bugününü ve yarınını Reşat Yörük konuştu… Türk Devleti onlara mal-mülk vermeyecekti. Bu yüzden konuşmalarında, kendilerini “Göçmen” anlamına gelen “Muhacir” veya kısaca “Macır” olarak adlandırdılar. 1912'de İştip'ten İzmir'e göç edenlerin hikayesini Uz.Dr.Metin Özer yazdı. Deniz Sevdalısı Nazmi Elbirlik, Atlantik'te Bordeaux'dan kıyı kıyı Akdeniz'e uzanan 82 günlük macerasını satır satır bir kitapta topladı. Elbirlik ve eşi ile Ayşe Tatari söyleşti. Bitkilerin tedavi amaçlı kullanımının insanlık tarihi kadar eski... İnsanlar binlerce yıldır doğanın sunduğu kaynaklardan çeşitli şekillerde yararlanmakta ve bitkilerin çeşitli etkileri, yararları veya zararları gözlemler ve deneyimler sonucu keşfedilmiş. Doğanın muziceleri olarak tanımlayabileceğimiz bu dünyanın inceliklerini Prof. Dr. Erdem Yeşilada ile sağlık söyleşisini Zeynep Omay yaptı. “İnsan hayatı evren açısından bir istiridyeninkinden daha önemli değil” sözünün sahibi David Hume, Nedim Atilla'nın "Ustam Bellediklerim" dizisinde Temmuz ayının konuğu... Yörüvecez grubu, Frig vadisinde kamp yaparak Frigyalıların yaşamına mercek tutan bir keşif gezisini bisikletle yaptı. Ortopedi ve Sporcu Sağlığı alanında Dünya çapında marka bir hekim olan Dr.Levent Köstem, şehre kazandırdıkları ile tam bir çılgın Türk. Hiçbir destek almadan, hekimlikten kazandıklarını ile, eşi emekli biyoloji öğretmeni Güler Köstem’le birlikte, Urla Uzunkuyu’da dünyanın en büyük zeytinyağı müzesini kurdu. Dr. Köstem, Sibel Önbaş'ın "Fark Yaratanlar" dizisinde... Merdivenli, Dikili'ye 15 km. ve ünlü Bademli mahallesine ise 6 km. uzaklıkta dağın başında bir köy. Çoğu kimsenin bilmediği bu köy hayvancılık ve zeytincilikle geçimini sağlıyor. Oldukça tepelik araziye konumlanmış köye yakın çevrede, çok sayıda ünlü koy var. "Yaşanacak bir köy" diyor Mehmet Gülümser... Abdullah İnaler de beş yıl önce Bandırma’dan gelip, küçük de olsa bir odalı bir mekan bulup satın almış ve günü birlik de olsa Küçükköy’e yerleşmiş. Sabahları kapısını açtığı mekanında akşama kadar, müzikle uğraşıyor, müzik dinliyor, besteler yapıyor, üretiyor, kitap yazıyor, fotoğraflar çekiyor. Işık Teoman yazdı... Hidayet Karakuş’un birçok şiir, roman, çocuk kitapları, radyo oyunları var. Ve böyle bir yazara hayranlık duymamak elde değil. Karakuş "Dil, bir ulusun egemenliğidir" diyor. Gamze Güler söyleşisi... Şair ve yazar Tuğrul Keskin’in ikinci düz yazı kitabı “Karanlığa Kalma”, cesur yazılarıyla dikkati çekiyor. Tarihteki büyük toplumsal muhalefet önderlerinden aldığı güçle günümüzün politik sorunlarına itirazlar yükselten Keskin, “Her çağ, onu anlayan şairler ve yazarlar içindir. Bundan kaçarak sanat yapma şansı da yoktur!” diyor. Duygu Özsüphandağ Yayman yazdı. Gerek otobiyografik bir eser gerekse oto-portre, sanatçının geçmişe yönelik benliğini ortaya koymasıdır. Eserini kurgularken geçmişte yaşadıklarını benliğin bir parçası olarak verir. Sanatçı kendi gerçekliği çerçevesinde, beklenti ve izlenimlerine göre belirlediği bir benliği kurmuş olur. Raşel Rakella Asal'ın incelemesi... Yaz sıcaklarında İzmir Life sayfalarının bu güzel içerikleri ruhunuzu serinletir... Kovit-19 kovalamamıza rağmen henüz çıkmadı yaşamımızdan, sağlığınıza dikkat edin... Ağustos'ta buluşmak üzere...
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.