EKIM2016
EKİM 2016
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Ne var ki biz artık Cumhuriyet’e dönük bir kaygı ve kaybetme korku- su içindeyiz. Siyasal İslam’ın tüm unsurlarıyla yerleş- tiği bir rejim değişikliği endişesi çok da yabana atılır değil. Bu durumda Cumhuriyet’in kurucu değerle- rini yeniden konuşmaya başlamak gerek ama öncelikle doğru bir tarih okumasına ihtiyaç olduğu ortada. Tarihi karşılaştırmalı kaynaklardan okumak, idealize edilmiş anlatılardan uzaklaşmak adına da önemli. Bu karşılaştırmalı tarih okumasını Hollandalı tarihçi, akademisyen ve Türkolog Erik-Jan Zürcher’in “Modernleşen Türkiye’nin Tarihi” kitabı ile ve de gazeteci İsmail Küçükkaya’nın Prof. Dr. İlber Ortaylı ile sohbet ederek yaptıkları, bir belge kitabı değil yorum kitabı olduğunu vurguladıkları “Cumhuriyetin İlk Yüzyılı 1923-2023” kitabı ile yapmaya çalıştık. Hep diyoruz ya “Sokak sokak yaşıyoruz İzmir'i” diye, bu ay sizin için epey gezdik. Malum sonbahar, yollara düşmenin ve tabii İzmir’i gezmenin en güzel zamanı. Her ay yaptığımız sokak haberinde bu ay yolumuz Bornova'ya düştü. Bornova'da üniversite- nin de etkisiyle her yaş grubuna hitap eden birçok mekân açılıyor. Eğlence, Küçükpark'tan Süvari Caddesi'ne kaydı diyebiliriz. Bizimle beraber bu sokağı keşfetmeye ne dersiniz? “Bir enfes üzüm almaya geldim Kavacık’tan...” Kavacık Üzümü ya da diğer bilinen adıyla söylersek Enfes Üzüm’ün tadına baktınız mı hiç? Karabağlar’a bağlı olan Kavacık Köyü, doğal güzelliğiyle de tanı- nıyor. Geçen yıl yapılan ulusal anketlerde Ege Bölgesi’nde görülecek ilk beş köy arasına girmiş. Sonraki durağımız Torbalı Karaot Köyü. Türkiye’nin ilk yerli tohum derneğinin kurulduğu köy, meydanı, sokakları ve yerel ürünleriyle görülmeye değer. Yarımada rotalarında ise bu ay Gödence- Efemçukuru-Kavacık-Payamlı güzergâhındayız. Rota Gödence gibi çok güzel bir köyde başlıyor, ondan güzel olmasın, Payamlı’da bitiyor. Uzaklara doğru yol almak isteyenler için ise bu ay Karadeniz taraflarında, Olgunlar Yaylası’ndayız. İzmir manzarasının tadı en güzel nereden çıkar? Teleferiğe binip bir kenti alabildiğine seyretmek en çok bu zamanda güzel. Yeni halini görmediyseniz, kara kış gelmeden gidip bir görün deriz. Sonbahar yurt dışı için de doğru bir dönem. Hem doğa hem tarih diyorsanız Oslo’nun küçük kardeşi Bergen size ikisini de sunuyor. Bol keşifli gezi yazılarımızın ardından, biraz da dünya sorunları, memleket meseleleri diyor ve Civil Talks ile tanıştırıyoruz sizleri. Civil Talks isimli oluşum, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni cumartesi günleri düzenlediği yuvarlak masa toplantılarıyla genç kitleye ulaştırıyor. Kemal Gülpınar ve Yusuf Can Gökmen ile konuştuk. Nedim Atilla bu ay Tekirdağ'da Atatürk'ün isteğiy- le oluşturulan ve Anadolu'nun dört bir yanında yetişen üzümlerin peşine düştü. Üzümlerimizin milli koleksiyonunu anlatan bu yazıyı kaçırmayın. İzmir’in belirli semtlerini çok iyi biliriz de, bazılarına hiç uğramaz, bazılarının da kenarından geçip-gide- riz. Karabağlar da böyle ilçelerden biri, en azından İzmirlilerin bir kısmı için. Oysa İzmir’in en büyük ilçesinden, neredeyse 81 ilden insanın olduğu koz- mopolit bir yapıdan söz ediyoruz. Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu ile konuştuk. Ve biraz sanat! Nar’ın Sanat Günlüğü... Nazlı Eda Noyan, İzmirli bir canlandırma filmleri yönetmeni, illüstratör, Bahçeşehir Üniversitesi Fotoğrafçılık ve Video Bölüm Başkanı… Nar’ın Sanat Günlüğü adını verdikleri serinin ilk altı kitabında çocuklar resim sanatının öncü kadınları; Mihri Müşfik Hanım, Fahrünnisa Zeyd, Aliye Berger, Hale Asaf, Semiha Berksoy ve Neş’e Erdok ile tanışıyor. Kitapların her biri farklı bir çizerin elinden çıkmış. Eda Noyan ile Çekirdek adını verdikleri atölyelerinde buluştuk. Yaratıcı yazarlık atölyeleri çok revaçta. Peki, ya yaratıcı okuma olabilir mi? Pek tabii… Yazar ve şair Onur Caymaz'ın, eşi benzeri olmayan Yaratıcı Okurluk Atölyesi’ne katılmaya ne dersiniz? Ekim sayfalarımızda bolca gezi ve sanat varken bilimi unuttuk mu sandınız? Çocuklara bilimi sevdi- recek yeni bir yol var: Eğlenceli Bilim... Eğitim siste- minin karmaşası malum. Ezberleyerek sınıf geçilen, bir şey üretmekten ziyade kalıplara sıkışıp kaldığı- mız bu sistemde geleceğin bilim insanlarını yetiştir- mek için bir şeyler yapmak gerekiyor. Çocuklara bilimi sevdirme konusunda çalışmalar yapan Yunus Erduran ile Eğlenceli Bilim hakkında konuştuk. Mekanlarımız sizin için özel olarak seçiliyor. Hepsini not almakta fayda var... Keyifle okumanız dileğiyle…
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.