TEMMUZAGUSTOS2024
DOĞA VE SANAT
Doğayı sanatla korumak Önce “Aynı Denize Bakmak’ isimli İzmir Akdeniz Bienalinde çevre kaygıları ile sanatın bütünleşme hikayesinde gördük Foça’daki deniz çayırlarını… Kaş’taki Su Altı Parkı dünyada eşi benzeri olmayan bir iş… Kaş’ta da deniz çayırlarının korunması için mesajlar veriliyordu. Biraz araştırınca gördüm ki dünyanın hemen her yerinde su altında hem koruma hem de sanatsal farkındalıklar yaratma adına çok değerli işlere imza atılıyor. Çevre koruma kaygıları ile sanatın bir araya gelmesi, hem estetik açıdan güzel hem de çevresel açıdan son derece önemli bir birleşim… Su altı heykel parkları gibi projeler, deniz yaşamının korunması ve sürdürülebilirliği konularında toplumda farkındalık yaratıyor. Sanat eserleri, ziyaretçilere doğal yaşamı keşfetme ve koruma sorumluluğunu anlama fırsatı sunuyor. Bu deniz çayırları için yaratılmaya çalışılan farkındalık benim bu yazıyı yazmama ilham verdi. Bu yazıda Avrupa ülkelerinin su altı kültürel ve korumacı parklarından söz edeceğim. Dünyanın başka yerlerindeki parklar başka bir yazının mevzuu. Elbette deniz çayırlarının kıyılarımızdaki durumu ve geleceği de uzun bir yazıyı hak ediyor. Sanatsal su altı projeleri, dalış turizmini teşvik ederek bölge ekonomisine katkıda bulunuyor. Yapay resif oluşturmak da çok önemli… Su altı heykelleri, çevresel olarak sürdürülebilir yapılar olarak düşünülebilir. Doğal mercan resiflerinin yerine geçmese de bazı türler için uygun bir habitat sağlayabiliyor ve deniz biyolojik çeşitliliğini artırabiliyor. Sanat eserleri, doğal ortamla etkileşime geçerek farklı bir estetik deneyim sunuyor. Deniz altındaki heykeller, dalış yapanlar için büyüleyici ve ilham verici bir atmosfer yaratıyor. Su altı sanat projeleri genellikle uluslararası sanatçılar, bilim insanları ve yerel topluluklar arasında işbirliği ve kültürel değişimi teşvik eder. Bu projeler, farklı kültürel perspektifleri bir araya getirerek küresel bir anlayış oluşturabilir. Çevre koruma kaygıları ile sanatın bir araya gelmesi hem toplumsal hem de çevresel faydalar sağlayan önemli bir yaklaşımdır. Sanatın, doğanın ve insanın uyum içinde olduğu projeler, gelecek nesiller için sürdürülebilir bir dünya vizyonunu destekler. Mavi Ege Denizi Rotary Kulübünün BEAP projesi kapsamında "Bodrum Deniz Çayırları" sıkça dile getirildi. Akdeniz’in çeşitli bölgelerinde açılan su altı sanat parklarının neredeyse tamamında aynı kaygılar var. Şimdi en büyüğünden başlayarak sanat ve korumacılığın yaşadığı su altı parklarını size anlatayım…
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.