NISAN2020 Gülhan Berkman Yakar
Doktor olmak
“Corona günleri”, tüm dünyada bir kâbus gibi yaşanırken bir yandan da değişik farkındalıkların da kapısını açtı aslında; ben de kariyer çerçevesinden bir bakış açısı getirmek istedim bu yazımda. Anne babalara hatta teyze halalara ve komşulara bir soru sorarak başlamak istiyorum: - Çocuğunuzun doktor olmasını hala istiyor musunuz? Hani şu akıllı çalışkan kızınız/oğlunuz keşke “Tıp” yazsa da hayatı kurtulsa… Ne dersiniz? Hala bu meslekteki iş garantisi ilginizi çekmeye devam ediyor mu? İçinden geçtiğimiz süreçte gerçekten yanıtını çok merak ettiğim bir soru bu… Aslında belki de üniversite sınavında “Tıp” alanını seçip “Doktor” olmayı hedefleyen gençlere bu soruyu sormak en iyisi: - Hala doktor olmak istiyor musunuz? Yanıtınız “Evet” ise tamamdır. Başka sorum yok. Hala bu konuda kararsız olanlara ise “Coronalı günler” belki de bu mesleği biraz daha yakından tanımak anlamında bir fırsat olabilir diye düşünüyorum. Örneğin; Kalp Damar cerrahı Doç.Dr. Cem Arıtürk “Doktorluk” kariyerine ilişkin bir röportajında en zor kısım “Doktor olduğunuz zaman hayatınızın nasıl olacağını öğrenip kabul edip buna karar vermektir diyor. Örneğin Liseden tanıdığınız bütün arkadaşlarınız üniversite kampüslerinde ders aralarında çimenlere uzanırken siz hastane koridorlarını arşınlıyor olacaksınız. Onlar mezun olduğunda sizin okulu bitirmeniz için en az iki yılınız daha vardır. O da yetmez aslında, eğer bir uzmanlık istiyorsanız altı yıl daha eklemelisiniz . Tabii ki bu eğitim ve kendini geliştirme süreci ise hiçbir zaman bitmeyecektir o da ayrı. Doç.Dr. Cem Arıtürk 24- 30 yaşlar arasında ayda 10 veya 15 günü nöbette geçirdiğini ve uyuma süresinin de o günkü duruma göre değiştiğini belirtiyor.” -Bazen hiç uyumuyorsun bazen 15 dakika… Rahat bir nöbet geçiyor isen 4-5 saat uyuyabilirsin diyor. - İyi bir doktor olmak için ne gerekiyor? Sorusuna ise, kısa ve anlamlı bir yanıtı var: “- İyi bir insan olmak gerekiyor.” Hastalar ile yapılan bir Mayo Clinic çalışmasında da ; bir doktorun hastasını nasıl tedavi edeceğini bilmesinin yanı sıra , bu tıbbi bilgiyi güven, empati, insanlık, saygılılık ve titizlik ile birleştirebilmesi çok önemli olduğu belirtiliyor. Biraz daha araştırarak, hastanede görev yapan hekimin en önemli yetkinliklerinin neler olduğuna baktım elde ettiğim verilere göre de iletişim becerilerinin en üst düzeyde önemli olduğunu söyleyebilirim. Her yaştan ve farklı kültürlerden gelen kişiler ile ayrı ayrı açık net bir iletişim kurabilmesi (o kişiyi anlamalı ve ona kendini ifade edebilmeli) ayrıca şefkatli olması, güçlü bir çalışma etiğine ve iş ahlakına sahip olması, bilgili ve güvenilir olması, alçakgönüllü olması, pratik olarak sorunları çözebilmesi, etkili karar verebilmesi, liderlik ve yönetim becerilerine sahip olması , analitik bakış açısı, zamanı iyi yönetebilmesi, kariyeri boyunca öğrenmeye devam etmesi “Corona günleri”nde şahit olduğumuz gibi cesur bir şekilde hasta konsültasyonları ve fiziki muayeneler yapabilmesi, Sonuç olarak doktorluk herhangi bir meslek değil, daha başlarken “Hekimlik Andı” ile hayatınızı insanlık yoluna adayacağınızı açıkça bildirip söz vererek başlıyorsunuz ve ne kadar yorgun, uykusuz olduğunuza veya kişisel yaşamınızda neler olup olmadığına bakılmaksızın her gün% 100 kendinizi işinize adıyorsunuz ve tüm bunların sonucunda da kendinizi gerçekleştirmiş ve mutlu hissediyorsunuz. Tüm bunlar sizin için uygun görünüyor ise mutlaka doktor olmalısınız… Tüm doktorlarımıza ve sağlık çalışanlarımıza minnetle, Sağlık ve sevgiyle kalın.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.